DOLAR
38,49
EURO
43,80
STERLİN
51,79
GRAM
4.176,44
ÇEYREK
6.863,16
YARIM ALTIN
13.717,31
CUMHURİYET ALTINI
27.307,17

Benim İçin Mevlana

Konya Büyükşehir Belediyesi Mevlâna’nın Konya’ya gelişinin 785. Yıl dönümünü 3-7 Mayıs tarihleri arasında farklı etkinliklerle adına ve şehre yakışır şekilde alnının akıyla tamamladı. Bu defa farklı olarak sanal âleme de taşıyan ekibe bu fikrinden dolayı teşekkür etmek isterim.( http://www.benimicinmevlana.com/)
Konya’nın bu faaliyetlerinin Kültür Bakanlığına da örnek olması dileğimizdir; çünkü Mevlâna sadece Konya’ya ait bir değer değildir. Bakanlık başta Anadolu olmak üzere dünyanın önemli kentlerinde Mevlâna ile ilgili etkinlikler yapmalıdır.


 Hz. Pîr’in feryadından uzak olmayan sırrını, ona gönül verenler idrak eder. Anmakta üzerimize düşeni yapmaya çalışıyoruz. Peki ya anlamakta? Kabul edelim ki anlamak pek de kolay bir iş değil. Bunu yapabilmek için bilgi ister, âyet - hadis bilmek ister, beyitlerdeki incelikleri çözmek ister kısacası emek ister.
Mevlâna ve mesnevi genel ad iken Celaleddin-i Rûmî şahsında özelleşmiştir. Mevlâna için sözlük taraması yaptığımızda karşımıza efendimiz, molla, bazı sarıklı ilim adamları ve şeyhlerin lakabı, hazret manasında kullanılan bir hitap olarak karşımıza çıkar.  İslâm âleminde ilim adamlarına verilen bir unvan olarak kullanılmasına rağmen “Mevlâna”, Muhammed Celaleddin-i Rûmî şahsında söylenir ve akla ilk gelen isim ola gelmiştir.
Mesnevi ise divan edebiyatı nazım şekillerindendir. Her beyti kendi arasında kafiyeli ve başından sonuna kadar aynı vezinde olan manzumelerdir. Doğu kültüründe hikâye ve romanın temelidir diyebileceğimiz bir türdür. Oysa bugün mesnevi denilince akla ilk gelen Hz. Mevlâna’nın bu şekilde yazılmış olan 26000 beyitlik “Mesnevi”sidir.


Gerçek aşkın ve ayrılık ıztırabının en samimi duygularını O’nda görürüz. Bunun için yirmi altı bin beyti okumaya gerek yok. Daha ilk beytinde bu duygular en sarih biçimde yayılır. Mesnevi’nin özü de ruhu da bu beyitlerde gizlidir.
Bişnev ez ney çün hikâyet mi-kuned
Ez cudayiha şikâyet mi-kuned
Nahîfî’nin aynı vezin ile Türkçeye aktardığı bu beyitler şöyledir:
Dinle neyden kim hikâyet etmede
Ayrılıklardan şikâyet etmede
Tabi bunların sırrına erebilmek için tasavvuf bilmek şart. Yoksa Ene’l Hak dediği için Hallacı Mansuru öldürenlerden bir farkımız kalmaz. Tasavvufa göre insan Allah’ın yeryüzündeki halifesidir.


Tasavvufun kaynağı Kur’an ve Sünnet’tir. Ku’an’ın kölesi, Hz. Muhammed’in yolunun tozu olduğunu söyleyen Mevlâna’nın insana bakışı engin ve eşsiz bir hoşgörüdür. O, insanlığın pusulasıdır. Asla ümitsizlik kapısı olmamıştır. Asırlar öncesinden çağımıza gelen ve çağlar ötesi emsalsiz bir gönül mimarıdır. Kur’an ve Sünnet ile kesinlikle çelişmez. Zümer Suresi 53. Ayet “Ey nefislerine karşı aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin.” Bizim dergâhımız ümitsizlik kapısı değil bin kere tövbeni bozsan da yine gel diyen Mevlâna bu âyet ile aynı çağrıyı yapmaktadır.
Şundan da eminim “gel” derken turistik gezi yap git demiyordur. Yabancılar için turistik tur gezilerine karşı olduğum anlamı çıkmasın. Elbette gezip görsünler. Ben bizim ecnebilerimizi kastediyorum. Bu memleketin başta Hz. Mevlâna olmak üzere Şems-i Tebrizi’den, Sadrettin Konevî’den ve daha nice ulu şahsiyetten öğreneceğimiz çok şey var. Bu kadar da turist kalmayalım.


Yazarın Diğer Yazıları