ÇUMRA KARKIN’DA TANDIR EKMEĞİNİN SICAK YOLCULUĞU

Kızgın çömlekle, soğuk hamurun sıcak buluşmasıyla başlıyordu, Tandır ekmeğinin öyküsü!

Çumra İlçemizde Çumra Yörükleri Derneği ile birlikte, Karkın Kasabası Muhtarı Ekrem Kandemir'in ve ailesinin misafiri olarak gittiğimizde gördüm tandır ekmeğinin serüvenini.

Akşamdan yumruklanmış hamur kabarmış, şekil alıp kızgın çömlekle yüzleşmeyi bekliyordu…

Hayatın köşesindeki örtmenin altındaki tandır gün ağarınca yakılmıştı, tezek ve çuval yakacağıyla! Yanan kor kütlesini görmek için tandır ocağının üstüne çıkmak zorundaydım. Evin annesi hazır bekliyordu orada ve on yıldır kendi eliyle gönlüne göre yetiştirdiği güler yüzlü gelini de karşısında yerini almıştı. Kollarında kolçakları ve yanlarında malzemeleriyle… İnce bakabilen için biraz sonra bir sanat sergileyecekler, ateşe hükmedecek, buğdayı ekmek edeceklerdi.

Örtmenin köşesinde yüksekçe bir yerde yapılmıştı tandır ocağı, yağmur ve yağıştan korumak için…

Anadolu'da tarih öncesi çağlardan beri yapılan aynı teknikle bugün de yapılacaktı ekmek. Sille'li ustaların elinden çıkmış, asırlardır yapıldığı tekniğiyle bin derece ısıda kendini bulmuş özel toprak aşamaları geçerek Muhtarın hanımının emrine verilmişti…

Hanımefendinin yanında yerimi aldığımda; kemrenin kızgınlığı fark edilmeyecek gibi değildi. Alevlerin kızıllığı yüzlerimize yansıyordu. Tandırın kararmış ve yer yer çatlamış kenarları verdiği hizmetin göstergesiydi. Acelemiz vardı ateşe hükmedilmeliydi, teneke parçaları atıldı korların üstüne hızını kessin diye! Suya daldırılan eller tandırın içinde hızla bir daire çizdi, ardından bir çalı süpürge dolandı içinde... Bu hareket "ekmek çırpmasın" diye yapılıyordu. Yapıştırılan hamurun düşmemesi ve tandırla bağlarını sıkı tutması için yapılan bir gösteriydi aslında, ateşe karşı.

Kaynanasından edindiği tecrübeyle ocağın ateşinin hazır hale geldiğini söyleyen yaşı küçük, sorumluluğunun farkındaki evin gelini sinide dizilenmiş bezelere uzandı.

Biraz daha mayalanmış, teslim olmuşluklarıyla şekil aldılar evin annesi ve gelinin ellerinde. Öylece tandırın sıcak gövdesine maharetli ellerin kıvrak hareketleriyle buluştular. Her şey ayarındaydı, ekmekler Çırpmadı!

Ak yüzleri, taze kız yüzünün yanakları gibi şekillenip kızarırken, kokusunu yayıyordu Karkın sokaklarına...

Ekmek kokusu, hepimizin sevdiği anamızla, evimizle, çocukluğumuzla eş tuttuğumuz o rayiha... Hünerli eller o yörede ekmek değil "tandır" dediği sanat eserlerini yerlerine aldılar. Buğusu, sıcaklığı yayıldı etrafa. Biraz serinlesin diye bıraktılar mendilin üstüne sırayla daha sonra da sepetteki yerlerini aldılar.

Kenardaki tereyağı ve tulum peyniri de gülümsüyordu, başına gelecekleri bilerek ve haklı bir gururla...

Güzel İlçemizin en eski yerleşim yerlerinden ve bizim ova köyü diye bildiğimiz köklü bir kültüre ve geçmişe sahip olan Karkın Mahallemizde daha çok hikâye var, bütün köylerimizde olduğu gibi, yemekleri, yaşam tarzı, türküleri ve daha niceleri ile birlikte...


Yazarın Diğer Yazıları