RİM’İN DEDESİ
VATAN VE İSLAM ŞAİRİ
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
İNGİLİZLER VE HİNDİSTAN’IN KARANLIK TARİHİ
‘DİNDE ZORLAMA YOKTUR’ U NASIL ANLAMALIYIZ?
TÜRKİYE VE SURİYE: DAHA GÜZEL GÜNLERE
Batılı eğitim sistemi ne zaman iflas eder?
Araç satışında yetki belgeli esnafımız bu sistemden muaf olsun
Ticari ahlaksızlık enflasyondan daha hızlı yükseliyor
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
İman-Hikmet-Gayret-Tevekkül
ÖZGÜRLÜĞE SELAM SURİYE
Oynamak İstemeyenler Varsa İsteyenler Oynasın
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -2-
Nasrettin Hoca’nın İzinde:AKŞEHİR
Merhaba Yeni Suriye
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
Ladikli Ahmet Hüdâi hazretlerinin gösterdiği kerametler manevi âlemde ki yüksek mevkisine işaret etmektedir.Ziyaretine gelen misafirlerine kış mevsiminde yaz meyveleri ikram ettiği nakledilmektedir.Hatta kendisinden hurma isteyen birisine dalından yeni kopmuş hurma ikram etmiştir.Bir gün Mevlâna Hazretlerini gecenin geç saatlerinde ziyaret etmiş ,kapılar kapalı olduğundan içeriye girememiş ve şu beyitleri söylemişti.
( Vardım aşkı pervaneye / Hak esrarı divaneye/ Selâm verdim Mevlâne'ye / Açın kapıyı ben geldim)
Ve dergahın kapalı kapıları insan eli değmeden açılmıştır.Hüdâi hazretlerinin en önemli özellikleriği Resûlullah( s.a.v ) a olan derin sevgi ve muhabbetidir.Bu yönünü Peygamberimizin manevi işaretleri vasıtası ile Abdullah Farûki Hazretleri fark etmişlerdir.O günden sonra Hüdâi Hazretlerinin bu yönünden sıkça bahsetmişlerdir. Kalabalık bir grupla Ladik ‘e Hüdâi Hazretlerini ziyarete gitmişler ve iki Resûl aşığının buluşması sağnak bir rahmet altında olmuştur.Ladikli Ahmet Hüdâi Hazretlerinin kabrinde dahi Salavatı Şerife getirdiğini keşfeden Abdullah Farûki Hazretleri onun seneler önce dile getirdiği ve en sevilen şiirlerinden olan'' Ravza ‘' dan şu beyitleriyle işaret buyurmuşlardır.
İstemem dünyayı cihanı versen/ Bu âsi Ravza'ma girmesin desen
Kabire de girsem vazgeçmem senden/ Açın bu Ravza ‘yı Habibi de var
Cümle dertlilerin tabibi de var
Ladik ten birisi senenin birinde hacca gidecektir Hüdâi Hazretleri ie görüşüp bir isteği var mı diye sorar.Hüdâi Hazretleri :İki gün sonra gel sana bir kart vereceğim .İnşallah Mekke ye gittiğinde Arafat a çıkacaksın .Orada onuncu elektrik direğinin yanında ki çadıra varacaksın .Burada sana vereceğim kartı gösterdiğin zaman çadırın önünde ki bekçi seni içeri alacak .Aradan zaman geçer.O köylü hacca gider.Köylü kartı bekçiye gösterdiği zaman orada Ahmet Hüdâi Hazretlerini de görmüştür.Lakin o sene Hüdâi Hazretleri hacca gitmemiştir.Hacdan döndüğünde hemen Hüdâi Hazretlerinin yanına gelir.''Sen bu sene Hacca gitmediğin halde senin o tarif ettiğin kartla içeri girdiğimde seni gördüm .Bu ne haldir?deyince Hüdâi Hazretleri belki benzetmişsindir diyerek kendini açık etmemeye çalışmıştır.Bir gün çok sayıda misafir Hüdâi Hazretlerini ziyarete gelir ve birkaç gün kalırlar.O dönemde memleket savaştan yeni çıkmış hemen herkes fakir duruma düşmüştür.O günlerde Hüdâi Hazretlerinin evinde de ekmek yapacak un kalmamıştır.Akşam yemeği birkaç ekmekle idare edilir. Ama sabah için hiç ekmek kalmamıştır.O dönemde fırın veya bakkal da ekmek satılmamaktadır.Hüdâi Hazretleri un yapılması için buğday almaya Sarayönü ‘ne gelir.Daha önceden kendisininde buğday sattığı arkadaşı elindeki tüm buğdayları Akdoğan Yaylasından birine verdim der.Hüdâi Hazretleri bunun üzerine Akdoğan a gider ve o adamı bulur .Buğdayları Kadınhanı na götürüp un yaptırır.Sonra hemen Ladik e gelir.Hanımı hemen gece tandırı yakıp gelen bu unlardan epeyce ekmek yapıp sabaha hazır eder. Sabahleyin misafirlere ikram ederler.Hüdâi Hazretleri bütün bu mesafeyi bir gecede gitmiştir.Görüldüğü gibi zaman ve mekan kavramı mübarek zatlar için keramet işaretidir.Hüdâi Hazretleri nin daha bir çok kerametleri nakledilmiştir.
Hüdâi Hazretleri ömrünün son zamanlarında rahatsızlanır ve Numune Hastanesinde tedavi görmüştür Burada bile insanlara şifa vermiştir. Hasta yatarken ‘'Sen gidince bizler neler yapacağız Ahmet Ağa diye ağlamaya başlayan misafirlerine ,yataktan doğrularak ‘'Allah var oğlum .Allah var , keder yok demiştir. Oğlu Zekeriya Efendi ye vasiyetini yapar.Kendisine verilen bohçayı açar.İçerisinden beyaz bir gömlek,bir mühür bir sayı gösterir.Bunların sahiplerinin gelip alacağını bildirir. Hacı Osman Karabulut Efendi nin ,kendisini gasletmesini ,tekvin ve techizini yapmasını ,namazını kıldırmasını ,kabre indirilirken başında bulunmasını vasiyet eder.Şeyh Mahmut Sami Hazretlerine( k.s)telefon edilerek cenazesini beklemelerini ister.8 Haziran 1969 tarihinde Cenâb-ı Hak'kın rahmetine kavuşur.Cenazesine dünyanın dört bir yanından arkadaşları(,Hızır A.s)Hacı Mahmut Sami Efendi teşrif ederler.
Mübarek kabr-i şerifleri Ladik Mezarlığında olup,gece gündüz ziyaret edilir. Vefat yıldönümleri her yıl sevenlerini bir araya getirmeye devam etmektedir. Allah dostu Ladikli Ahmet Hüdâi hazretlerinin şefaati cümlemize nasip olsun inşallah .Mübarek ruhlarına bir Fatiha Şerife de biz hediye edelim .
KONYALISIN ETLİEKMEK
ŞİMDİ TAM ZAMANI
ALIŞKANLIK NASIL KAZANILIR
KONYA ŞİİRLERİ
DERGAH-I MEVLÂNA DA
HOBİLERLE HAYATINIZI RENKLENDİRİN
ÇOCUKLARIN İLGİ ALANLARINI VE YETENEKLERİNİ TESPİT ETMEK
YENİ EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILINA HAZIRLIK ÇALIŞMALARI -2
YENİ EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILINA HAZIRLIK ÇALIŞMALARI -1
GÜNE İYİ BAŞLAMAK İÇİN 10 YÖNTEM