Konforlu iş belediye başkanlığı
ÂRİF OL, ZARİF KAL
SURİYE
Enflasyonu düşürmek için talebi öldürmek yerine, üretim arzındaki sorunlara çözüm aramalıyız
İyi Oyunların Galibiyete İhtiyacı Var
ÇORBA
İNSANLIĞI KAYBETMEYELİM!
AHLAKI DİNDEN AYRI DÜŞÜNEBİLİR MİYİZ?
“Üzümün Sapı, Armudun Çöpü, Muzun Kabuğu” Yenir mi?
Bir imtihandı Gazze ama kimse geçemedi
AİLE KURUMU TEHDİT ALTINDA
TFF, MHK, Müsabaka Hakemleri ve Bir Miktar Fenerbahçe…
OSMANLI’DA ADALET VE BİZANS PAPAZLARININ MÜSLÜMAN OLUŞLARI
AVRUPA’NIN KARANLIK TARİHİ
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -3-
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
Günümüzde insanlar, ahlak din ilişkisi konusunda farklı düşüncelere sahiptirler. Kimileri ahlakı dinden ayırıp farklı bir yere koymakta; kimileri de dinle irtibatlandırmaktadırlar. Ahlakı dinden bağımsız görenleri de farklı iki grupta değerlendirmek gerekir. Birinci gruptakiler; herhangi bir dinden etkilenmeden kendi vicdanlarıyla, fıtratlarıyla sevgi, yardımseverlik, insan haklarına saygı gibi dinin de emrettiği ahlaki değerlerle bütünleşmiş olabilir. Herhangi bir dine mensup olmayan ateist olarak ifade ettiğimiz insanların bazı ahlaki kurallara harfiyen uymalarını buna örnek gösterebiliriz. Burada kanaatimce bireyin yetişme tarzı, aile geleneği, toplumsal yapı, yasalar vb. hususlar etkili olmaktadır. Nitekim İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un Almanya ziyareti dönüşünde Batı toplumunu kastederek "işleri var dinimiz gibi dinleri var işimiz gibi.” sözü de bunu göstermektedir. Esasen din deyince İslamiyet, Hristiyanlık ve Yahudilik gibi bütün semavi dinler hatta Budizm ve Hinduizm gibi bütün inançları kastedebiliriz. Kimilerince bütünüyle örtüşmese de ahlak, "etik” kelimesiyle de ifade edilmektedir. Etik kelimesini kullananların bir bölümü, kendilerini dinden soyutlamak istemektedirler.
Birinci gruptaki yaklaşım tarzına belki hoşgörüyle yaklaşabiliriz; ancak ahlakı dinden ayrı bir yere koyan bir ikinci grup var ki bunlara kesinlikle hoşgörüyle yaklaşabilmek mümkün değildir. Ne yazık ki çevremizde bu görüşte olan pek çok insan vardır. Mensup olduğumuz İslam'ın sütunu/direği kabul edilen namaz gibi kimi ibadetleri yerine getirmeyenlerin bu eksikliklerini kamufle etmek ve kendilerini sorumluluktan kurtarma amacıyla ahlakı öne çıkarmalarıdır. Adeta dinin emrettiği hususların namaz ve oruç gibi ibadetlerden ibaret olduğunu sanmalarıdır. Çoğu zaman çevremizde duyarız "namaz kılmıyorum ama haksızlık yapmıyorum, yalan söylemiyorum.”
Yüce yaratıcının yarattığı insanlara Peygamberler aracılığıyla nasıl yaşamaları gerektiğini belirten kurallar manzumesinin adıdır din/İslam. Yüce yaratıcının yoktan var ettiği varlık aleminin en önemli parçası olan biz insanların bireysel veya toplumsal olarak nasıl davranmaları gerektiğini düzenleme hakkı vardır ve bu çok doğal bir durumdur.
İslam bir bütündür. İnsanların yirmidört saatini düzenleyen, yönlendiren rehber niteliğinde bir kurallar manzumesidir. Ahlak kurallarını dinden ayırmak mümkün değildi. Bir bütünün ayrılmaz parçalarıdır.
İslamiyet'in temel kitabı olan Kur'an-ı Kerim'de ahlaka dair pek çok ayet vardır. Bunlardan bazıları şöyledir: Başkaları hakkında asla suizanda bulunmazlar. (Casiye -24); Asla yalan söylemezler. (Mü'minun-8); Başkalarının gizliliklerini araştırmazlar. (Hucurat, 12); Birbirlerine kötü lakaplar takmazlar. (Hucurat, 11); Kimsenin hakkını yemezler. (Araf, 84); Kibirli değillerdir, bu yüzden halka surat asmazlar. (Lokman, 18); Söz verdiklerinde sözlerini yerine getirirler. (Bakara, 177); Öfkelendikleri zaman, öfkelerini yenip, affetmesini bilirler. (Şura, 37); Asla yalan yere şahitlik yapmazlar. (Furkan-72); Birbirlerini arkadan çekiştirip, gıybet etmezler. (Hucurat, 12); İnsanlar arasında barışı yerleştirmek için çalışırlar. (Hucurat, 10); Seslerini alçaltırlar, insanlara bağırarak hitap etmezler. (Hucurat, 2,4); İnsanlar arasında her zaman adaleti gözetirler. (Nisa, 134); "Tartışmada bile kötü sözler söylemezler. (Nahl, 125)”; Konuşurken yumuşak sözleri tercih ederler. (İsra, 53)
"Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.” diyen Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV), pek çok sözünde ve hareketinde güzel ahlakın en güzel örneklerini insanlığa sunmuştur. "Müminlerin iman bakımından en mükemmeli, ahlâk bakımından en güzel olanıdır.” (Ebû Dâvûd, Sünnet, 15); "Hiçbir baba, evlâdına güzel terbiyeden daha üstün bir hediye vermemiştir.”; "Nerede olursan ol, Allah'a karşı sorumluluğunun bilincinde ol! Kötülüğün peşinden iyi bir şey yap ki onu yok etsin. İnsanlara da güzel ahlâka uygun biçimde davran!” (Tirmizî, Birr, 55)
Peygamberimizin "saçlarımı beyazlattı; beni ihtiyarlattı” dediği "Emrolunduğun gibi dosdoğru ol (Hud/112)” mealindeki ayetin kapsamı doğrultusunda hem dini hakkıyla yaşayan hem de Peygamberimizin ahlakıyla ahlaklanmamızı yüce Mevla'dan diliyorum.
KENDİSİNE NOBEL EDEBİYAT ÖDÜLÜ VERİLEN İLK “MÜSLÜMAN” YAZAR NECİP MAHFUZDA DİN VE BİLİM İLİŞKİSİ
2024’Ü GERİDE BIRAKIRKEN
HAK AŞIĞI AHMED-İ KUDDÛSİ
ÖZGÜRLÜĞE SELAM SURİYE
ŞEB-İ ARÛS YOKSA ŞEB-İ URS MU?
DÜNYA EDEBİYATLARINDA KÖY VE KÖYLÜ İNSAN
DÜNYA EDEBİYATLARINDA ŞEHİR VE ŞEHİRLİ İNSAN
Ebu’l-Ala el-Ma’arri’nin Risaletu’l-gufran Adlı Eseri
ABDULHAK HAMİD VE MAKBER ADLI ŞİİRİ
MUTLU OLMAK MI YOKSA HUZURLU OLMAK MI?