SURİYEYİ BEKLEYEN TEHLİKELER
28 ŞUBAT POST MODERN DARBESİNİ UNUTMAYACAĞIZ VE UNUTTURMAYACAĞIZ!
Para piyasaları oyun alanı değildir!
İNCE SES
Şanlı Devrimi Duydunuz mu?
Konyaspor’dan Bahanesiz Kayıplar
BİR ŞEHİR BİN HİKAYE MALATYA
SEVGİYE AÇILAN KAPILAR VEYA DİLARA
ZELENSKİ, KOMEDİDEN DRAMAYA TERFİ ETTİ.
SURİYE TÜRKİYE İLİŞKİLERİ
Ortadoğu’da Yeni Oyun: Silahla Olmadı, Parayla Dene
ÇUMRA KARKIN’DA TANDIR EKMEĞİNİN SICAK YOLCULUĞU
KIZILDERELİ KATLİAMI
Acı nedir bilir misiniz?
Honda Civic Yenilendi
Eğitim de denetim de şart
Futbol hatalar oyunu derken bunu kastetmemiştik
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Arap dünyasında ne yazık ki gerçek anlamda bir demokrasi örneği yok. Yıllardır aileler veya askeri şahsiyetler tarafından adeta monarşik bir yönetimle idare ediliyorlar. Suriye bunlardan biriydi. Sözde bir seçimle iş başına gelen ve ülkeyi otuz yıla yakın yöneten yüzde yirmilik bir nüfusa sahip Nusayri kimliğindeki Hafız Esed, çoğunluğu oluşturan Sünni halkı yok sayıp demokratik haklarını çiğnedi. Hatta Hama'da onbinlerce insanı katletti. Ölümünden sonra yerine geçen oğlu Beşşar Esed, belki ilk zamanlar umut vadettiyse de sonrasında babasının izini takip etti. Arap Baharının domino taşı etkisiyle halkın hak arayışı çabaları Dera'da başlayan ve bütün Suriye'ye yansıyan yönetim karşıtı gösteri ve faaliyetler ciddiye almadı. Yüzlerce insanı öldürdü veya vatanlarını terk etmek zorunda bıraktı. Başta Amerika olmak üzere Batı'nın sessiz kalışı Türkiye'nin kendi içindeki hainlerle uğraşıyor olması oğul Esed'in yönetimini devam ettirmesini sağladı.
Amerika'nın ileriye dönük belli bir planın parçası olarak kendisinin kurduğu Daeş'le mücadele bahanesiyle Suriye'ye girmesi, bölgede İsrail'in güvenliğine destek olacak bir devlet oluşturma düşüncesi, Türkiye'nin ülke güvenliğini tehdit eden PKK terörünü durdurmak amacıyla Suriye'nin kuzeyinde bir güvenlik koridoru oluşturması, Rusya'nın Akdeniz'e inme planları, İran'ın nüfuz alanını artırma çabaları içerisinde İdlib'e sıkışan/sıkıştırılan Ahmet eş-Şara başkanlığındaki yapı gelecekte bunu bütün Suriye'ye yayma hülyasıyla bir yönetim modeli oluşturuyordu. Rusya'nın ilgisini savaşmakta olduğu Ukrayna'ya kaydırması, İsrail karşısında varlık gösteremeyen İran'ın zayıf düşmesi, İsrail'in İran desteğindeki ve Beşşar Esed'e yardımcı olan Lübnan Hizbullah'ını etkisizleştirmesi, Ahmed eş-Şara ve ekibi için uygun bir ortam oluşmasına sebep oldu. Küçük çapta disiplinli bir askeri güce ve bir şehir yönetimi tecrübesine sahip olan Ahmed eş-Şara önceleri belki sadece Halep'i ele geçirme düşüncesindeydi. Konjunktürü iyi okuyan, Amerika'nın burada bir uydu devlet oluşturma tehlikesini gören Türkiye Beşşar Esed yönetimiyle bir diyalog oluşturma çabasına girdi. Ancak bu çabası sonuçsuz kalınca Ahmed eş-Şara'nın Şam'a kadar gidip ülkenin tamamını ele geçirip Esed yönetimini devirmesine geri planda destek verdi.
Kısaca özetlediğimiz bütün bu gelişmelerin detayları tarihin sayfalarında yerini alacak. Suriye'de yeni bir sayfa açıldı. Hareketlerin yönetimlerin başında olan şahsiyetlerin duruşları, söylemleri, diyalogları, denge oluşturabilme yetenekleri çok önemlidir. Şu ana kadar Ahmed eş-Şara, başarılı bir profil çizmektedir. Petrol mühendisi bir baba coğrafya öğretmeni bir annenin oğlu olan eş-Şara, medya alanında yüksek öğrenim yapmış Riyad ve Şam gibi büyük şehirlerde yaşamış kültürel birikimli bir şahsiyettir.
Suriye'nin ülke bütünlüğü ve ekonomiyi kalkındırmayı öncelediğini belirten Ahmed eş-Şara olabildiğince uluslararası polemiklerden kaçınmaktadır. Finans desteğini alabilmek için Suudi Arabistan başta olmak üzere zengin körfez ülkeleriyle diyalog kurma çabası içerisindedir.
Diğer taraftan Suriye halkı bir süre katil ve zalim gördükleri Esed'in gidişinin getirdiği sevincin etkisiyle karşılaştıkları bazı olumsuzlukları görmemekte ve bir süre görmeyecektir de. Ancak aylar geçtikten sonra ekonomik zorluklar, ısınma, barınma, elektrik vb. sorunlar çözülemez, adil yaklaşımlar gösterilmez ise huzursuzluklar ve hoşnutsuzluklar başlayacaktır. Bu arada "Kurt dumanlı havayı sever.” sözünde ifade edildiği gibi mevcut yönetime karşı iç ve dış düşmanlar bunu fırsat bilerek ortalığı karıştırmaya çalışacaklardır. İsrail ve Amerika güçlü bir Suriye'nin kendilerine potansiyel bir tehlike oluşturacağını düşünerek zayıf kalmasını isteyecekler bu yönde çaba içerisine gireceklerdir. Golan Tepelerini işgal eden İsrail bununla yetinmeyip "Arz-ı Mevûd / Vadedilmiş Topraklar” kapsamında Suriye topraklarına göz dikmeye devam edecektir.
Bir diğer önemli tehlike Suriye'de başarılı olan bir halk hareketi, birçoğu aileler tarafından yönetilen Arap devletleri yöneticileri için bir tehlike oluşturacaktır. Sıranın kendilerine geleceği endişesini taşıyacaklardır.
Görünen o ki Amerika destekli İsrail ile son yıllarda savunma sanayinde büyük adımlar atan ve İslam dünyasının en güçlü devleti konumuna gelen Türkiye başta olmak üzere bölge, Armageddon'a adım adım yaklaşmaktadır.
MODERN ARAP EDEBİYATÇILARININ TÜRKİYE VE TÜRKLERE BAKIŞI 3
ARAP EDEBİYATÇILARININ TÜRKİYE VE TÜRKLERE BAKIŞI 2
MODERN DÖNEM ARAP EDEBİYATÇILARININ TÜRKİYE VE TÜRKLERE BAKIŞI 1
AHLAKI DİNDEN AYRI DÜŞÜNEBİLİR MİYİZ?
KENDİSİNE NOBEL EDEBİYAT ÖDÜLÜ VERİLEN İLK “MÜSLÜMAN” YAZAR NECİP MAHFUZDA DİN VE BİLİM İLİŞKİSİ
2024’Ü GERİDE BIRAKIRKEN
HAK AŞIĞI AHMED-İ KUDDÛSİ
ÖZGÜRLÜĞE SELAM SURİYE
ŞEB-İ ARÛS YOKSA ŞEB-İ URS MU?
DÜNYA EDEBİYATLARINDA KÖY VE KÖYLÜ İNSAN