BİR KÜLTÜR İNSANI: FAHRİ ÖZPARLAK
Altın yatırımcılar için koruma kalkanı oldu
FOSİL DÜŞÜNCE
Her Kitabın Anlaşılma Rehberi Tek Bir Kitaptır
Tarımın Kalbi Konya’da Attı
SİYASET GERİLİM DEĞİL, ÇÖZÜM ÜRETMELİDİR.
RAMAZANDA KAZANDIĞIMIZ GÜZEL ALIŞKANLIKLARI HAYATIMIZIN TAMAMINA HÂKİM KILMALIYIZ
KONYADA TRAFİK
Mart Ayı Satış Rakamları Açıklandı!
Biri cumhurbaşkanına söylesin, Konya’yı kaybediyoruz
İRAN – ABD İLİŞKİLERİ
Gençleri mehdi mi kurtaracak?
Destansı Galibiyet
Ramazan’da Sağlıklı Beslenme Önerileri
ÇUMRA KARKIN’DA TANDIR EKMEĞİNİN SICAK YOLCULUĞU
KIZILDERELİ KATLİAMI
Acı nedir bilir misiniz?
Futbol hatalar oyunu derken bunu kastetmemiştik
Değerli Yeni Konya okuyucuları, bu haftaki yazımı Eski Konya'ya ayırdım. Sizi elli yıl öncesine götürmek istiyorum. Bir kapısından girdiğimiz şu dünya hanının çıkış yapacağımız diğer kapısına adım adım yaklaşıyoruz. Biz insanlar küçükken hep büyümek, büyüdükten sonra da küçüklüğe özlem duyarız. "Her şey aslına rücu eder” sözü doğrultusunda çocukluk hayatımıza tekrar dönmek isteriz.
Kış soğuklarının yerini bahar sıcaklarına yavaş yavaş terk ettiği bu hafta sonu yolum Alaaddin Tepesine düştü. Alaaddin Tepesini yalnızca 20 metre yüksekliğinde bir tepe olarak görmemek gerekir. Tarihin en eski dönemlerinden itibaren stratejik bir yere sahip olmuş bir dönem Selçukluların idare merkezi olmuştur. Güneşin sıcaklığını hissettirdiği bir ortamda tepede kısa bir tur yaptım. Bütün Konya'yı kuşbakışı gören bir yerde durdum Konya'yı seyre koyuldum. Gökdelenler ve birbiriyle gayrimütenasip yapılarla dolu günümüz Konya'sını seyrederken eski Konya bir şerit gibi gözlerimin önünden geçti.
Konya'nın kuzey kesimindeki en son nokta olan Aydınlıkevler semtinin iki katlı müstakil bahçeli evleri ne de güzel gözüküyor. Bir bahar akşamı cebimizde paramız olmayınca uzaktan sahneyi görebilecek bir yerden bedava filim seyrettiğimiz açık hava sinemasını görüyorum. Merdivenlerinden defalarca inip çıktığım Alaaddin Tepesinin Mevlana'ya bakan tarafında akan suların sesini dinlerken karşıda bütün ihtişamıyla Yeşil Kubbeyi seyrediyorum.
Hastane caddesinde Kıbrıs Barış Harekâtına katılmak üzere giden tank birliğini çiçeklerle ve alkışlarla uğurladığımızı hatırlıyorum.
Hemen şu yanı başımızda Mevlâna Caddesi üzerindeki eski mimarisiyle mezunu olduğum Karatay Lisesi ön kapısından girip ahşap merdivenlerinden yukarıya çıkıyor; sınıfımın penceresinden Konya'nın tek otobüs kalkış merkezinde durakta bekleyen Magirus marka Uluırmak-Mengene Ring otobüsüne gözüm takılıyor.
Bahçeleriyle şarkılara konu olmuş Yeşil Meram müstesna bir doğal güzellik olarak karşımda duruyor.
Mevlâna Caddesi üzerinde yer alan şehrin tek bisikletçisinden aldığım bisikletle şehrin en ücra yerlerini keşfedişimi hatırlıyor ve hüzünleniyorum. Aynı cadde üzerinde bulunan lise öğrenimime mekân olan Karatay Lisesi'nin yandığını görürken ağladığımı hatırlıyorum. Daha sonra Arslanlı Kışla yanındaki yeni binada sınıfımızın penceresinden kışladaki askerleri seyrediyorum. Bir an burada askerlik yapan babam gençlik haliyle gözümün önüne geliyor. Ona koşup sarılasım geliyor.
Karşıda Fuar alanındaki luna parkta oynayan çocukların sevinç ve neşeyle bağırışlarını duyuyorum.
Şehir içi ulaşımda önemli bir araç olan üç tekerlekli Arçelik marka triportörlerin sesleri harika bir musiki parçası gibi geliyor. Ön tarafta şoför mahallinde yer bulabilmek ne güzel bir konfor ve ayrıcalıktı.
Yoğun bir duygu atmosferinde. O güzel günlere dönmek istedim. Ancak yaşanmışlıkları geri getirebilmek imkânsız. Onlar geride kalmış güzel anılardan ibaret.
Ne yazık ki yaşamakta olduğumuz ana dönmemiz gerek. Dikey bir yapılaşmanın, insanların birbirlerine tahammülsüzlüklerin, gemisini kurtaran kaptan anlayışının hâkim olduğu bir dünyada yaşam mücadelesini vermeye devam etmemiz gerekiyor.
KONYADA TRAFİK
EDEBİYATIMIZDA AYASOFYA
EDEBİYATIMIZDA BAHAR
SURİYEYİ BEKLEYEN TEHLİKELER
MODERN ARAP EDEBİYATÇILARININ TÜRKİYE VE TÜRKLERE BAKIŞI 3
ARAP EDEBİYATÇILARININ TÜRKİYE VE TÜRKLERE BAKIŞI 2
MODERN DÖNEM ARAP EDEBİYATÇILARININ TÜRKİYE VE TÜRKLERE BAKIŞI 1
AHLAKI DİNDEN AYRI DÜŞÜNEBİLİR MİYİZ?
KENDİSİNE NOBEL EDEBİYAT ÖDÜLÜ VERİLEN İLK “MÜSLÜMAN” YAZAR NECİP MAHFUZDA DİN VE BİLİM İLİŞKİSİ
2024’Ü GERİDE BIRAKIRKEN