FACİALAR KADER DEĞİL

 

 

Bundan 21 yıl önce Zümrüt Apartmanı faciasıyla sarsılan Konya, geçtiğimiz günlerde Taşoluk Apartmanı'nın çöküşüyle yeniden derin bir acıya tanıklık etti. Dört katlı bir binanın tuzla buz olması, denetimin ne kadar hayati bir konu olduğunu bizlere bir kez daha hatırlattı. Gözümüzü başka yere çevirmemize gerek yok; Bolu Kartalkaya'da 78 can, keyifli bir tatil umuduyla çıktıkları yolculukta hayatını kaybetti. Çocuklar için karne hediyesi olan tatil, bir mezara dönüştü. Yuvalar yıkıldı, analar ağladı.

 

Bu olaylar sadece yüreklerimizi yakmakla kalmıyor, aynı zamanda bize güvenli yaşam alanlarının önemini acı bir şekilde hatırlatıyor. Yılların yorgun binaları yerini, deprem yönetmeliğine uygun, modern ve sağlam yapılara bırakmak zorunda. Bir binanın da ekonomik ömrü olduğunu artık kabul etmeliyiz. Yaşlanan, ömrünü tamamlayan yapılar risk taşıyor

 

Ne yazık ki, bugün binalarımızla ilgili asıl ilgilenmemiz gereken konulara odaklanmak yerine, genelde "konfor" ve "makyaj" derdindeyiz. Güçlendirme mi? Sağlamlık mı? Gündemimizde yeterince yer etmiyor. Yangın anında ne yapacağımızı bile çoğumuz bilmiyoruz. Binanın kimlik kartı niteliğinde bir bilgiye sahip miyiz? Hayır! Bu mesele, siyaset üstü bir konudur. Can güvenliği, siyasi tartışmaların çok daha ötesindedir. Bilim ve matematik ışığında alınacak önlemler, herkesin önceliği olmalı. Sağlam binalar inşa edilmeli, denetimler ise hiçbir taviz verilmeden gerçekleştirilmelidir.

 

Denetim olmadan güven olmaz. Güven olmadan sağlam bir geleceği inşa edemeyiz. Bu faciaların bir daha yaşanmaması için üzerimize düşeni yapmalıyız. Unutmayalım, sevdiklerimizi toprak altına vermemek bizim elimizde. Önlemler alalım ki, geleceğimiz sağlam temeller üzerinde yükselsin.


Yazarın Diğer Yazıları