VADEDİLMİŞ TOPRAKLAR (ARZ-I MEV’UD)

 

Henüz bilimin tamamına ve detayına vakıf olamadığı aralarında biz insanların yaşadığı Dünya olmak üzere bu devasa kâinatın kendiliğinden ortaya çıkmış olabileceğinin mümkün olamayacağı artık bilinen bir gerçek. Bir yaratıcının olduğu muhakkak. İnsanların kendi hallerine bırakılamayacağı, yapması veya yapmaması gerekenleri içeren bir ajandayla sorumlu oldukları da ayrı bir gerçek. Bu ajanda belirli zaman dilimlerinde Peygamberler aracılığıyla insanlığa iletilmiştir. Yüce Yaratıcı Allah (C.C.)'a ve yeryüzündeki temsilcilerine inanıp uyma noktasında farklılıklar söz konusu olmuştur.  Kimileri inkâr edip kabul etmezken kimileri de sözde veya içtenlikle kabul etmişlerdir.

Biz Müslümanlar olarak Hz. Adem'den Hz. Muhammed (S.A.V.)'e kadarki tüm Peygamberleri kabul etmeyi İslamiyet'in bir vecibesi olarak gördük. Ancak Yahudiler ve Hıristiyanlar son peygamber olan Hz. Muhammed'i kabul etmemektedirler. Müslümanları ötekileştirip onlara hayat hakkı tanımamaktadırlar. Günümüzde İsrail'de olan şey ne yazık ki bu. Yazımıza başlık olan Vadedilmiş Topraklar (Arz-ı Mev'ud) kavramı üzerinden kendilerine bir hedef belirlemişler ve bu hedefe ulaşabilmek için kadın çocuk yaşlı demeden bir katliam yapmaktadırlar.

Masum Filistin halkına bu zulmü reva gören Siyonist inancın dayandığı tarihi geçmişi kısaca hatırlarsak belki taşları daha iyi yerine oturturuz. Kenan ilinde (Filistin) yaşamakta olan Hz. Yakup (A.S.)'un kuyuya atılan oğlu Yusuf (A.S.) Mısır'a giden bir kervan tarafından bulunup çıkarılmış ve Mısır'a götürülmüş ardından orada yönetici konumuna gelmiş ve onun neslinden gelen Hz. Musa Firavun tarafından düşman ilan edilmiş ve oradan kendisine tabi olanlarla (İsrailoğulları) birlikte önce Tur Dağı civarına sonra Filistin'e gitmiş, kendisinden sonra Kudüs Hz. Davud tarafından ele geçirilmiş ve daha sonra Hz. Süleyman tarafından yönetilmiştir. Yahudi toplumunda dünyaya gelen Hz. İsa, onlar tarafından dışlanmış ve çarmıha gerilmiştir. Daha sonra gelen son Peygamber Hz. Muhammed (S.A.V.)'i kabul etmemişlerdir. Bu reddedişin sebeplerinden biri Peygamberimizin Hz. İbrahim'in Hacer validemizden oğlu Hz. İsmail'in soyundan gelmesidir. Yahudiler, son peygamberin Hz. İbrahim'in Sare validemizden oğlu İshak (A.S.) den gelmesi gerektiğini düşünmektedirler.

Yahudiliği salt bir din anlayışından başkalarına hayat hakkı tanımayan bir doktrine taşıyan kişi Theodor Herlz olmuştur. Herlz, 1897 Basel'de Dünya Siyonist Kongresinde 50 yılda İsrail Devleti'ni kurmak, ikinci 50 yılında ise Büyük İsrail Devleti'ni kurma hedefini ortaya koymuştur. Desteğini almak istediği İngiltere, Almanya ve Osmanlı Devletinden sadece İngilizler destek vermişlerdir. Bu destekle 1948 yılında İsrail devleti kuruldu.  Adım adım birçok Filistinliyi yerlerinde yuvalarından ederek hedeflerine ulaşmanın çabası içerisindeler.

Bu hedefin son noktası "Vadedilmiş Topraklar” ın bütünüyle ele geçirilmesi olacaktır. Vadedilmiş topraklar, kimi kaynaklarda Kudüs ve çevresi olarak ifade ediliyor olsa da Siyonist yöneticiler nezdinde Nil'den Fırat'a kadarki bölge kasdedilmektedir. Bu da Lübnan, Suriye, Irak, Ürdün ve Türkiye'nin güneydoğusunu kapsamaktadır. Bu hedefin gerçekleşmesi için Amerikan yönetiminde etkili Evanjelikler ve Amerikan finansal gücünü büyük ölçüde elinde tutan Yahudi lobisi var gücüyle çalışmaktadır. Bir Hıristiyan mezhep olan Evanjeilizm'de Hz. İsa'nın yeryüzüne inebilmesi için Yahudilerin bu Vadedilmiş Toprakları ele geçirmesi inancı vardır. Ne hazindir ki Hristiyanlar, Hz. İsa'yı çarmıha geren Yahudilere destek veriyorlar.

Son yıllarda Amerika'ın Ortadoğuda var olmak istemesinin temel amacı İsrail'in güvenliğini sağlamak ve Vadedilmiş Topraklara ulaşma emeline hizmet etmektir. Irak'a müdahale edişi, Suriye'de bulunuşu, İsrail'e bütün var gücüyle destek verişinin arkasında hep bu amaç yatmaktadır.  

Rabbim tüm Dünya Müslümanlarının birbirleriyle kenetlenip yekvücut olmasını nasip etsin. Amin…

 

 


Yazarın Diğer Yazıları