NECİP FAZIL KISAKÜREK’İN NÜKTELERİ

Doğuştan yerinde ve güzel söz söyleme yeteneğine sahip olan ve bu yeteneğini aldığı iyi bir eğitimle daha üst noktalara taşıyan Necip Fazıl Kısakürek, kültür ve edebiyatımızda yeri doldurulamayacak bir şair ve fikir adamı olmuştur. Geniş bir düşünce dünyasına sahip olaylara çok farklı pencerelerden bakabilen ve kelimelerle ustaca dans edebilen Üstat, şiirlerinin yanısıra nükteleriyle de meşhurdur. Günümüzde ne yazık ki insanların birbiriyle konuşurken kırmadan dökmeden adabı muaşerete uygun nükteli konuşmaları çok azalmış hatta yok denecek kadardır. Bunun nedenleri ayrı bir yazı konusu olabilir. Burada tüm ülkemizi etkileyen kavurucu sıcaklardan bunalan okuyucularımıza bir nebze de olsa hoş bir zaman geçirme imkanını vermek adına Necip Fazıl Kısakürek'in büyük anlamlar içeren ve güldürürken düşündüren bazı nüktelerine yer vermek istiyorum:

Kimi zaman kendisini savunurken muhatabını en ağır şekilde eleştirir.

Bir gün Necip Fazıl, bir üniversitede konferansa katılmış.
Çıkıp her zamanki gibi Din ve Allah kavramı hakkında konuşmuş…
Konuşması bittikten sonra, onunla karşıt görüşlü olan bir Profesör, Necip Fazıl'a "Siz önceden çıkıp farklı şeyler söylerdiniz, şimdi ise o sözlerinizle çelişen şeyler söylüyorsunuz… Yazdığınız şiirler hala ezberimdedir… bu ne demek oluyor? ”
Necip Fazıl'ın cevabı parmak ısırtacak bir cevap olur "Benin geçmişim bir çöplüktür ve çöplükleri sadece köpekler kurcalar”

Necip Fazıl, din alimi mutasavvıf Abdulhakim Arvasi ile tanıştıktan sonra İslami konularla hemhal olur. Bu nüktesinde de yüce yaratıcıya teslim olunması gerektiğini O'nun hakim-i mutlak olduğunu savunur.  

Necip Fazıl'a, "Allah, deveyi iğnenin deliğinden geçirebilir mi?” diye sormuşlar. "Evet geçirir” demiş. Bunun üzerine "deveyi mi küçültür, yoksa iğneyi mi büyültür?” demişler. Necip Fazıl, İlahi kudretin sonsuzluğunu ifade babında, şu cevabı vermiş: – Ne deveyi küçültür ne iğneyi büyültür. Gökteki yıldızları senin göz bebeğine sığdırdığı gibi, vızır vızır geçirir.

Üstad bu nüktesinde söz ustalığını göstererek mahkeme salonunda hâkime nükteli bir cevap verir.

Mahkemede hâkim, Necip Fazıl'a:

– Bak, der. Seni bundan böyle bir daha huzurumda görmeyeceğim, öyle değil mi?
Necip Fazıl sorar:

– Hâkim Bey, yoksa istifa mı ediyorsunuz?

Necip Fazıl Kısakürek, aynen Mehmet Akif Ersoy gibi kendi dünyalarından farklı insanlarla teşrik-i mesai kurmuş, arkadaşlık hukuku oluşturmuştur. Neyzen Tevfik'le uzun süre arkadaşlık kuran Mehmet Akif gibi Necip Fazıl daa fikir dünyasında adeta hasmı olan Nazım Hikmet'le arkadaşlık kurmuştur. Birlikte oldukları kimi zamanlarda birbirlerine çok tatlı nüktelerde bulunmuşlardır.

Nazım Hikmet ve Necip Fazıl Ramazan ayında arabayla gidiyorlarmış. Tabi Necip Fazıl oruç ama Nazım Hikmet değil. Nazım Hikmet Necip Fazıl ile dalga geçmek için yolun kenarındaki zayıf bir ineği işaret ederek Necip Fazıl'a demiş ki:

-‘Şunun haline bak, oruç tutmaktan ne hale gelmiş' demiş. Tabi Necip üstat altta kalır mı hemen cevabı yapıştırmış:

-‘Aaa Nazım sen bilmiyor musun hayvanlar oruç tutmaz…

Nazım Hikmet'le ilgili bir başka nüktesi de şu şekildedir:

Birgün Nazım Hikmet gazetecilere konuşurken üstad için "alçak adam” der. Gazeteciler üstad'a gelir: Nazım hikmet sizin hakkınızda alçak dedi derler. Üstadın cevabı: "Alçağın da bir seviyesi vardır, o bir çukur adamdır…”

Hazır cevap olan şair kendisine yapılan eleştirilere anında çok anlamlı cevaplar vermiştir.

Üstad'ın çalışma odasına giren bir yazar odaya şöyle bir göz attıktan sonra:

-Hayrola üstad çalışma odanda hiç kitap yok, siz hiç kitap okumaz mısınız? diye soru sorduğunda, Üstad şu cevabı verir:

-Sen hiç süt içen inek gördün mü?

Üstad yenilgi ve mağlubiyeti kabul etmezdi. Bir gün bir tren istasyonunda onun sinirli sinirli gezdiğini gören bir hayranı (bazı rivayetlere göre onu sevmeyen biri) sorar:

– Ne oldu Üstad, treni mi kaçırdınız? Üstad böyle bir ithamı kabul eder mi? Treni kaçırmak bir eksiklik, bir yenilgidir. 

– Kovdum gitti, der.

Son olarak Necip Fazıl Kısakürek'in yaşadığı toplumun İslami kuralları uygulama boyutuyla ilgili söylediği şu harika sözüyle bitirelim:

Biz; ayakları şişene kadar namaz kılan peygamberin, gözleri şişene kadar uyuyan ümmetiyiz.

Bizler açlıktan karnına taş bağlayan peygamberin, doymak bilmeyen ümmetiyiz.

 


Yazarın Diğer Yazıları