NE YAZIK Kİ OKUMOYURUZ

 

Bir çoğumuz bizi yoktan var eden yüce rabbimizin bize bir yaşam kılavuzu olarak gönderdiği Kur'an-ı Kerim'in ilk ayetinin "Oku, Seni yaradanın adıyla oku” olduğunu biliyoruz ancak okumuyoruz.   Kuran'ı Kerim'in birçok yerinde bilgiye ulaşmanın önemini ifade eden "De ki hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? (Zümer,9) gibi sözlerin varlığını biliyoruz ama dikkate almıyoruz.

Yine Peygamberimizin "İlim Çin'de de olsa gidin alın". "Faydalı olan ilim Mümin'in yitik malıdır. Onu nerede bulursa alsın.” "Dünyayı isteyen ilme sarılsın, ahireti isteyen ilme sarılsın hem dünyayı hem ahireti isteyen yine ilme sarılsın” (et-Tergib Cilt 1). Beşikten mezara kadar ilim öğrenin. İlim tahsili için yola çıkan kimseyi o yol Cennet'e götürür.” gibi pek çok sözünde okuyup öğrenmeye teşvik edici ifadeler kullandığından haberdarız ancak uygulamıyoruz.

Batı dünyasında da konunun önemine dair "Kitaplar ruhun gıdasıdır – Japon atasözü "Kitapsız bir ev ruhsuz bir cesede benzer” Çiçero ''Ölünce unutulmak istemezseniz, ya okumaya değer eser yazın veya yazılmaya değer işler başarın.'' Benjamin Franklin gibi pek çok söz söylenmiştir. Batılılar bize göre daha çok uyguluyorlar. İngiltere'de bulunduğum sıralarda metroda yolculuk esnasında bir çok insanın elinde kitap veya dergi görmüştüm ve doğrusu çok imrenmiştim.

Ülkemizde yapılan bir anket sonucunu üzülerek paylaşmak istiyorum. Gençlerin %70'nin hiç kitap okumadığı, nüfusun % 40'nın hayatta hiç kütüphaneye uğramadığı, yetişkin nüfusun % 95'nin sadece televizyon seyrettiği, düzenli kitap okuma alışkanlığının da binde bir olduğu 85 milyon nüfus toplam basın tirajı 5 milyon, sanatsal yayınlar ise bir milyon tirajında olduğudur.

Bir Japon bir yılda 25 kitap, İsveçli 10, Fransız 7 kitap okur. 6 Türk yılda bir kitap okur. Anketlere göre kitap okuma alışkanlığımızın düşük olmasına alım gücümüzün etkisi % 6'dır. Japonya'da bir gazetenin tirajı 11 milyon iken bizim ülkemizde promosyonlara rağmen 1 milyonu dahi bulmamaktadır.

Okumak bir tutku, önemli bir alışkanlık, güçlü bir iradedir. Arap edebiyatının duayen yazarı olan Taha Hüseyin gözleri görmemesine rağmen öğrenmeye büyük bir tutkusu vardı. Fransa'da bulunduğu sıralarda kendisiyle evlendiği bir Fransız kadın ona sayısız eser okur. Bütün bu okumalar sayesinde modern Arap edebiyatında edebiyatta duayen bir isim olur

Sağlıklı yaşayabilmek ve kişisel haklarımızı iyi bir şekilde öğrenebilmek için yeterince okumamız gerekir.

Hepinizin malumu hep tartışma konusu olan bir husus vardır. Çok okuyan mı bilir yoksa çok gezen mi.  Çeşitli vesilelerle 30 civarında yurtdışı ülkesine pek çok yurtiçi seyahatler yapma imkanını elde eden biri olarak şunu itiraf edeyim ki okumaksızın yapılan gezilerin hiçbir anlamı yok. İyi bir okuma sonucu yapılan gezilerin tadına doyum olmaz. Mesela Tolstoy'u okuduysanız Tataristan'ın başkenti Kazan'a gittiğinizde eserlerindeki İslam'a hayranlığının arkasında burada geçirdiği günleri ve dinlerine sıkı sıkıya bağlı Tatarlarla olan dostlukları gözünüzün önüne gelir. Prag'a gittiğinizde Kafka'yı, Polonya'nın Krakow şehrine gittiğinizde oradaki Tuz madenine gittiğinizde burada bir maden mühendisi olarak çalışan Gothe'ye daha iyi anlıyorsunuz.

Okumak, insana olgunluk, konuşmak canlılık, yazmak da açıklık verir. Bu sebeple, az yazanın, hafızasının kuvvetli, az konuşanın hazırcevap, az okuyanın da bilmediğini bilir gibi göstermesi için, kurnaz olması lazımdır. Tarih kitapları insanı akıllandırır; şiir nükteci, matematik dikkatli kılar; felsefe eserleri de derinleştirir. Mantık ve hitabet, münakaşalarda ustalaştırır; ahlak da ağırbaşlı yapar.

İnsan beyni okuyarak beslenir ve bilgiler güçlenir. Okuyan insanların farklı bakış açıları vardır. Kelime dağarcıkları yüksektir. Bilgi edinme istekleri vardır. Kitap okumak, düşünceleri besler ve güçlendirir. Tıpkı bir pusula gibi insana yol gösterir. Kitap okumayı sevenler genel kültür bakımından da üst seviyelerdedirler. Genel kültür, toplumca önemsenen ve saygı duyulan bir değerdir.

Okumanın ne yaşı ne de zamanı vardır. İnsan isteği her zaman bir şeyler okuyabilir. Yeter ki okumayı gerçekten istesin. Birileri istedi diye ya da zorla kitap okunmamalıdır. Okuma hevesi ve isteği öncelikle insanın kendi içinde olmalıdır. Okumak için, ille de beş yüz sayfalık bir kitabı bitirmek gerekmez, bazen bir sayfa bile o kadar çok şey anlatır ki insana. Okumanın satırı, sayfası, gerekçesi olmaz. Okumanın bir gerekçesi olacaksa eğer o da okumak olacaktır.

Okumanın hayatınızın önemli bir parçası olması dileğimle.

 


Yazarın Diğer Yazıları