KİLAB-İ KONYA (KONYA’NIN KÖPEKLERİ)

Son yıllarda Türkiye'nin pek çok yerinde kimi zaman insan ölümüne, yaralanmasına veya psikolojilerinin bozulmasına travmaya sebep olan başıboş köpeklerin durumu henüz tam olarak çözülmüş değildir. Yöneticiler ne yazık ki palyatif çözümlerle durumu idare etmeye çalışmaktadırlar. Konya da bu problem henüz çözülmüş değildir. Neden konuya neşter vurulup nihai bir çözüm üretilememektedir. Düşündürücü…

Bu toplumsal konu yeni değil. Geçmişte de var olan dile getirilen bir konu olmuştur. Türk asıllı Mısırlı ünlü şair Ahmet Şevki, Osmanlı Devleti'nin son yıllarında İstanbul'a yaptığı ziyaretlerde gözlemlediği önü alınamayan bu sorunu "Kilâbu'l-Asitane/İstanbul'un Köpekleri” adlı şiirinde dile getirmiştir.

‘İstanbul, korkuların evi ve ziyaret edeni vesvese bırakmaz' dediler

Şaşılacak şey, orada köpekler güven içerisinde korkulardan emin, insanlarsa korku içinde.

Der Saadet (İstanbul)'te çok köpek gördüm sayısı, insanların sayısına eşit belki de daha ziyadedir.

Ordular nasıl taksim edilirse onlar da komutanlar ve erler olarak sokakta düzenli bir şekilde yürüyorlar.

Kimileri koç gibi semiz, kimileri de çekirge gibi zayıftır.

Onların en çok sevdikleri şey, kaldırımlarda uzanarak uyumak ve sokağın ortasında doğurmaktır.'

Kaynaklarda Osmanlı Döneminde kimi vakalar sonucu bazı özel tedbirlere başvurulmuş. Mesela İkinci Mahmud döneminde başıboş köpeklerin saldırısına uğrayan bir İngiliz vatandaşının ölmesi diplomatik krize sebep olmuş; tüm köpekler kayık ile uygun bir adaya nakledilmiştir. Bu çözüm Abdulaziz ve sonraki dönemlerde uygulanmaya devam edilmiş zaman zaman sokak köpekleri Sivriada gibi bazı ıssız adalara nakledilmiştir.

Günümüzde Türkiye'de milyonlarca sahipsiz köpek olduğu belirtilmekte ve ne yazık ki sayıları her gün artmaktadır.  Bu konuyla ilgili kalıcı ve köklü bir çözüm üretilememektedir. Uzmanlar çözüm için birbirinden farklı kimi öneriler sunmaktadır. İnsanlardan uzak bir ortamda tutmak, gönüllülerin sahiplenip güvenli ortamda tutmaları, kısırlaştırma ve itlaf etmek. Özellikle sonuncusu yani hayatlarına son verme seçeneği insani değil.

Konya'daki tablo ülke genelindeki tablodan pek farklı değil. Geçmişten günümüze Belediyeler bu konuda kimi faaliyetler yapmışlar. Sivil Toplum Kuruluşlarıyla işbirliği halinde kimi hayvan barınakları yapılmış ve bu başıboş hayvanlar orada toplanmış. Mevcut kimi teşebbüsler var. Ancak bunlar sözlü ve yazılı basına yansıyan başıboş köpeklerin insanlara verdikleri zararları tümüyle yok edemiyor.

Devletin ve yerel yönetimlerin STK'larla iş birliği halinde bu konuyu masaya yatırıp daha köklü çözümler üretmesi gerekmektedir. Bulunduğu semtte bir çocuğumuzun sokakta yürürken parkta oynarken başıboş bir köpeğin saldırısına maruz kalması, hayatını kaybetmesi, yaralanması veya yaşadığı bu tablonun onun psikolojisine yapacağı tahribat kabul edilemez, mazur görülemez. Pek çok alanda gerçekten takdire şayan hizmetler yapan kurumlarımızın böylesi bir konuda zayıf ve etkisiz kalabileceği düşünülemez.

Yüce yaratıcının yarattığı bu varlık aleminin bireyleri olan insanlarla hayvanların birbirlerine zarar vermeden yaşayabileceği temennisiyle sözlerimi Ahmet Şevki'nin şiirine nazire olmak üzere üç dörtlükle sonlandırmak istiyorum.

KİLAB-I KONYA

Yolda giderken parklarda oynarken

Hayaller kurup neşeyle yürürken

Bir sesle irkilirsin durup dururken

Ansızın karşına çıkar kilab-i konya

 

Çırpınırsın tez elden kaçmak için

Semtin kilabı gelmiş senin için

Sana bu dünyayı dar etmek için

Birçok garipliklerle dolu dünya

 

Nafile yapılacak hiçbir şey yok

Heyhat geçmez sendeki bu büyük şok

Yegâne yapılacak dua pek çok

Akarken ağzından kilabın salya

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


Yazarın Diğer Yazıları