ORTA-DOĞU’DA KARTLAR YENİDEN DAĞITILIYOR.
ARAP EDEBİYATÇILARININ TÜRKİYE VE TÜRKLERE BAKIŞI 2
MERHAMET ETMEYEN KİMSEYE MERHAMET OLUNMAZ
YÜZYILIN SOYKIRIMI SONRASI BARIŞ
Kutup Yıldızı
O KADAR MI ZOR?
Yıldız mı, Ay mı, Kara Delik misiniz?
Değerli Galibiyet
Ruhun şad olsun ağabey
Konya için tehlike çanları çalıyor
Eğitim de denetim de şart
FACİALAR KADER DEĞİL
Futbol hatalar oyunu derken bunu kastetmemiştik
AVRUPA’NIN KARANLIK TARİHİ
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -3-
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Alfa Romeo Junior
Yedi kardeşin en küçüğü olarak olgunluk yaşına denk geldiğim rahmetli babam, henüz televizyon ve internetin bulunmadığı çocukluk dönemimde uzun kış gecelerinde kimi zaman lamba ışığı altında bize Ahmediye, Envaru'l-âşikin ve Kuddusi divanı gibi kitaplar okurdu.
Babam nezdinde Kuddûsî'nin ayrı bir yeri vardı. "İlahî aşkı onun sayesinde tattım.” derdi. Ezberlediği pek çok şiirini büyük bir heyecan ve aşkla okurdu. Bu okumaların üzerimizdeki etkisi büyük oldu. Kimdir Kuddusi ve verdiği mesaj nedir?
Henüz onsekiz yaşında iken hem babası hem de şeyhi olan İbrahim Efendi'nin ölümü üzerine bir boşluğa düşen Kuddusi bir arayışa girer. Memleketi Nigde/Bor'dan ayrılıp farklı yerlere yolculuklar yapar. Bu arada Mekke ve Medine'ye gider ve orada uzun bir süre uzlet hayatı yaşar. Sonunda huzuru aşk-ı ilahide bulur. Babası İbrahim Efendi dışında Abdulkadir Geylani, Yunus Emre'nin şeyhi Taptuk Emre'nin şeyhi olan ve Borda medfun bulunan Sarı Saltuk ve Mevlânâ gibi büyük velilerden feyiz alır. Bu feyiz birikimiyle duygularını kaleme döker.
Esasen Ahmed Efendi olarak bilinir. Kuddusi mahlasıyla şiirlerini kaleme aldığı için Kuddusi olarak tanınır. Anaadolu'da Yunus Emre'den sonra şiirleri en çok okunan/dinlenen kişi olmuştur. Önceleri Nakşiliği benimseyen Kuddusi, sonra Kadiriliği seçer. Ancak mezhep farklığına çok fazla bir değer biçmez tüm mezheplere açık olduğunu ifade eder.
"Yok ayrı gayrı evliya yollarının hak cümlesi,
Hem Halveti hem Celveti, hem Kadiri, Hem Nakşiyem.”
Sade bir dille kaleme aldığı Kur'an ve Sünneti merkeze alan şiirlerinde fani olan dünya sevgisinden vazgeçip baki olan hayata yönelmeyi, günahlardan sakınmayı, küfre düşmemeyi, bela ve musibetlere sabretmeyi, şehveti terk etmeyi tavsiye eder. En çok ilgi gören şiirleri âşıkane, zâhidâne ve sufiyane olanlardır.
Ona göre kişinin zahir ilimle meşgul olması onu arif yapmayacağını bunun ilme'l-yakin olduğunu, zikirle uğraşarak ayne'l-yakin mertebesine ulaşılabileceğini söyler.
Açılır zikr ile kalb gözü devâm et sen ana
‘Ârif olmaz kişi nahv ü sarfda yektâ olsa da
‘İlm-i zâhir ehli Allah'ı bilür ‘ilme'l-yakîn
Bilemez ‘ayne'l-yakîn her fenne dânî olsa da
Kuddûsî'nin tasavvuf ve ilâhî aşk muhtevalı şiirlerinden oluşan ve aruz ve hece vezniyle yazılan divanın pek çok Eski Türkçe baskısı yapılmıştı. 1973 yılında merhum Mehmet Emin Eminoğlu, 1982 yılında ise Fehmi Kuyumcu tarafından yeni harflerle basıldı.
Babamın makamla okuduğu ve bizleri oldukça duygulandıran şu şiiri, onun ilahî aşktaki konumunu açıkça göstermektedir. Ona göre derviş olabilmek için dünyanın meşakkatini çilesini çekmek gerek.
Çileyi aşka giriftar olmayan derviş mi olur gece gündüz derdi ile zar olmayan derviş mi olur?
(Gece gündüz dert ile inleyerek aşk çilesini çekmeyen derviş mi olur?)
Bir zaman Rumi hicazı, yalın ayak baş açık İbni Edhem gibi devvar olmayan derviş mi olur?
(Bir zaman Rûm ve Hicâz diyarlarını İbn-i Edhem gibi yalın ayak başı açık gezmeyen derviş mi olur?)
Dost yolunda çekmeyen türlü türlü mihneti sabredip derdine tımar olmayan derviş mi olur?
(Dostun yolunda türlü türlü sıkıntı çekmeyen, dertlerine sabredip deva bulmayan derviş mi olur?)
Hubbu dünya her günahın başı dedi Rasul târik-i dünyâyı pür-hâr olmayan derviş mi olur?
(Hz. Peygamber: "Dünya sevgisi her günahın başıdır.” dedi. Dünyada yolu diken dolu olmayan derviş mi olur?)
Derviş oldum sanma Kuddûsi değilsin şübhesiz gayrı koyup vâsıl-ı yâr olmayan derviş mi olur?
(Kuddûsî, derviş oldum, sanma; şüphesiz değilsin! Mâsivâyı/dünyayı koyup yâre kavuşmayan derviş mi olur?)
Kuddusi'nin "cürmüm ile geldim sana” adı/nakaratıyla bilinen ve ilahi olarak yaygın şekilde okunan şiiri, iman sahibi pek çok gönül insanının duygularına tercüman olmaktadır. Günahlar deryasına boğulmuş bizlerin Cenab-ı Allah'ın rahmetinden ümit kesmemiz gerektiğini vurgular.
Ey rahmeti bol pâdişâh,
Cürmüm ile geldim sana,
Ben eyledim hadsiz günâh,
Cürmüm ile geldim sana.
Adın senin Gaffâr iken,
Ayb örtücü Settâr iken,
Kime gidem sen vâr iken,
Cürmüm ile geldim sana.
Rabbim onun aşkını hepimize versin. Âmin…
ARAP EDEBİYATÇILARININ TÜRKİYE VE TÜRKLERE BAKIŞI 2
MODERN DÖNEM ARAP EDEBİYATÇILARININ TÜRKİYE VE TÜRKLERE BAKIŞI 1
AHLAKI DİNDEN AYRI DÜŞÜNEBİLİR MİYİZ?
KENDİSİNE NOBEL EDEBİYAT ÖDÜLÜ VERİLEN İLK “MÜSLÜMAN” YAZAR NECİP MAHFUZDA DİN VE BİLİM İLİŞKİSİ
2024’Ü GERİDE BIRAKIRKEN
ÖZGÜRLÜĞE SELAM SURİYE
ŞEB-İ ARÛS YOKSA ŞEB-İ URS MU?
DÜNYA EDEBİYATLARINDA KÖY VE KÖYLÜ İNSAN
DÜNYA EDEBİYATLARINDA ŞEHİR VE ŞEHİRLİ İNSAN
Ebu’l-Ala el-Ma’arri’nin Risaletu’l-gufran Adlı Eseri