FİLİSTİN ŞİİRİNİN ANASI FEDVA TUKAN

 

Son birkaç aydır Filistin'de yaşanan ve ne yazık ki kimsenin engelleyemediği bu soykırım tarih sayfalarında bir kara leke olarak yer alacak. Ne gariptir ki bu soykırımı yapanlar geçmişte kendilerinin soykırıma uğradıklarını iddia etmektedirler. Ne büyük bir tezat…

Aslında bir asırdır Filistinliler bir zulüm ve baskı altındadırlar.  Toplumun her kesiminden şairinden romancısına, sade vatandaşından yöneticisine, genci, yaşlısı, kadını erkeği bu zulme karşı dik bir duruş sergilemişler ve ölümüne bir mücadele örneği göstermişlerdir.

Bunlar arasında bir isim öne çıkar. "Filistin şiirinin anası” olarak adlandırılan Fedva Tukan. 1917 yılında politik ve ekonomik itibarı olan zengin bir ailede dünyaya gelen Fedva Tukan'ın annesinin dedesi Türk'tür.  Filistin Milli Marşı "Mevtini” yi kaleme alan İbrahim Tukan'ın kızkardeşidir. Ağabeyisinin destek ve yönlendirmesiyle öğrenimini yarıda bırakıp eve kapanan Fedva Tukan, zamanın çoğunu okuyarak geçirmiştir Şiir söyleme yeteneğine sahip olan Fedva Tukan, o günün şartlarında pek hoş karşılanmamasına rağmen şiirler yazmaya başlamıştır. Yaşadığı topraklara göz diken İsrail zulmü karşısında sesini kalemiyle duyurmak istiyordu.  Şiirlerinde daha çok işgale karşı direniş, sürgün ve vatan hasreti gibi konulara yer verdi.

Erken denecek yaşta vefat eden ağabeyisine nazaran daha uzun bir ömür süren Fedva Tukan, Arap İsrail Savaşına, Deyr Yasin katliamına, Sabra-Şatilla'ya, Birinci ve İkinci İntifada/Direniş'e ve daha birçok olaya tanıklık etti. Doğup büyüdüğü Nablus şehrinin işgalini gördü. Bahçelerindeki portakal ağaçlarının yıkılışını, zeytin ağaçlarının kesilişini gördü. Bütün bunlar ondaki direniş azmini artırdı. Sessiz kalmayıp bir şeyler yapma ihtiyacı hissetti.

Şiirleri birçok Filistinlide direniş ruhunu uyandırdı. Hatta İsrail Savunma Bakanı Moşe Dayan, onun şiirlerinin on suikasttan daha yıkıcı olduğun söylemiştir.

Amansız bir hastalığa yakalanan Fedva Tukan, bir taraftan bu hastalıkla mücadele ederken diğer taraftan ülkesinin içinde bulunduğu olumsuz şartlara karşı bir şeyler yapmaya çalışıyordu. Çevresindekilerin bir ümit temennisiyle birlikte ümitsiz yaklaşımları karşısında şunları söyler: Ben kötümser bir insanım. Yaşadığımız tablo karşısında nasıl iyimser olunabilir. Acımasızlıklar ve zorluklar… Biz Araplar hatalarımızdan asla ders çıkarmayıp sürekli aynı hataları tekrar ederiz.

Şiirlerinden bazıları şunlardır: Vahdî maʿal-eyyâm (Günlerle Yapayalnızım), Vecedtuhâ (O Bayanı Buldum), Aʿtinâ hubben (Sevgi Ver Bize), Emâme'l-bâbil-muglak (Kapalı Kapının Önünde), Dünyanın Zirvesinde Tekbaşına, Gece ve Atlal/İzler, Son Şarkı 'dır.

Aşağıdaki şiirde de ifade ettiği üzere toprağında ölmeyi arzuladığı Filistin'de vefat etti.

Toprağında öleyim yeter bana,

Orada gömüleyim,

Altında eriyip yok olayım.

Dirileyim bir ot olarak,

Bir çiçek olarak,

Ülkemin yetiştirdiği bir çocuğun avucu değsin ona,

Yeter ki ülkemin kucağında olayım

Bir toprak

Bir ot,

Bir çiçek olarak

 

 


Yazarın Diğer Yazıları