PAYİTAHTTA BİR ÖMÜR
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
Konya’da etliekmek savaşları-2
SURİYE’YE “OSMANLI YÖNETİM MODELİ” LAZIMDIR.
HRİSTİYAN BİR KOMŞUN NAMAZ KILSA NE DERSİN?
Laiklerin gücü nereden geliyor?
Bitcoin altına rakip olabilir mi?
HAK AŞIĞI AHMED-İ KUDDÛSİ
Yeni Bir Yıla
BİZ YAPTIK BİZ
“Ver Korkuyu” Değil; “Ver Coşkuyu”
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
İNGİLİZLER VE HİNDİSTAN’IN KARANLIK TARİHİ
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Oynamak İstemeyenler Varsa İsteyenler Oynasın
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -2-
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
Geçmişten itibaren stratejik konum, doğal güzellik gibi yaşanabilirlik kriterlerinden dolayı ilgi çeken kimi şehirler zamanla aldığı göçlerle metropol şehirlere dönüşmüşlerdir. Kimi metropol şehirlerde yaşayanların varlık mücadeleleri, geçinebilmek için gösterdikleri çabalar ve maddi durumu iyi olanların da doğal güzellikleri edebiyata taşımaları sosyalleşme ve eğitim imkanları edebiyatın nitelik ve nicelik bakımından ilerlemesine vesile olmuştur.
Şüphesiz bu başlık altında söylenecek çok şey vardır. Ancak burada konuyla ilgili kısa bir panorama çizeceğim. Türk ve Batı edebiyatlarına kısmen vakıf bir Arap edebiyatı akademisyeni olarak şunu söyleyebilirim ki uluslararası üne sahip yazarların büyük bir bölümü metropollerde yaşamış ve buralarda gördüklerini eserlerine taşımışlardır.
Kendisiyle tanıştığım ve mülakat yaptığım, toplumsal gerçekçi romanları üzerine doktora tezi hazırladığım ve 1988'te kendisine Nobel Edebiyat Ödülü verilen Necip Mahfuz, hikâye ve romanlarının neredeyse tamamında Afrika'nın en büyük şehri Kahire ve Kahire insanını anlatır. Örneğin kendisine Nobel Ödülü verilmesini sağlayan Midak Sokağı ile Sülasiyye/Üçleme adlı eserleri bütünüyle Kahire'nin sosyokültürel yapısını, burada yaşayan insanların yaşadıkları problemleri, ekonomik sıkıntılarını, aile içi çatışmaları, çarpık ilişkileri ve siyasi olayları bütün detaylarıyla bizlere aktarır.
Aynı şekilde kendisine Nobel Edebiyat Ödülü verilen Orhan Pamuk, Benim Adım Kırmızı adlı eserinde on altıncı yüzyıl Osmanlı Dönemi İstanbul'unu ve bu dönemin öne çıkan minyatür ustalarının hayatlarını anlatır. Pamuk'un Masumiyet Müzesi adlı eseri de İstanbul'u anlatır. İstanbul Orhan Pamuk dışında pek çok Türk yazarına ilham kaynağı olmuştur. Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir, Kemal Tahir Esir Şehir Üçlemesi, Mithat Cevdet Kuntay Üç İstanbul ve Zülfü Livaneli Leyla'nın Evi adlı eserinde İstanbul'u gözler önüne serer. Sadece hikâye ve romanlarda yer almayan İstanbul pek çok Türk şairine de ilham kaynağı olmuştur. Yahya Kemal Beyatlı Bir Başka Tepeden, Orhan Veli Kanık Bir Garip Orhan Veli, Bedri Rahmi Eyüpoğlu İstanbul Destanı, Necip Fazıl Kısakürek Canım İstanbul, Cahit Sıtkı Tarancı Bahar Sarhoşluğu, Turgut Uyar Bir Gün Sabah, Ümit Yaşar Oğuzcan İstanbul Dedim de Seni Hatırladım adlı şiirinde bu güzel şehri okuyucusuna sunar.
İstanbul dışındaki şehirler de edebiyata ilham kaynağı olmuştur. Mesela İnce Mehmet adlı romanıyla ünlü Yaşar Kemal eserlerinde daha çok Adana'yı. Orhan Pamuk Kar adlı romanında Kars adlı şehri ve burada yaşayan farklı görüş ve yelpazedeki grupların birbirleriyle olan ilişkilerini ve çatışmalarını anlatır.
Adeta Londra yazarı olarak bilinen Charles Dickens, Londra'yı bütün çıplaklığıyla gözler önüne serer. Hayatının büyük bir bölümünü bu şehirde geçirmiş, sokaklarında gezmiş insanlarını gözlemlemiştir. Bütün bu gözlemlerini büyük bir başarıyla eserlerine aktarmıştır.
Dava adlı eseriyle tanınan Kafka, bu ve diğer eserlerinde doğduğu ve yetiştiği yer olan Prag'ın barok tarzı şatolarını, taş sokaklarını anlatır. Okuyucuya bu dönemin detaylarını sunar.
Emile Zola ise Nana, Germinal ve Meyhane gibi öne çıkan romanlarında Paris'i anlatır. Burada yaşayan Fransız toplumunun sıkıntılarını, açmazlarını, ikilemlerini anlatır.
Rus edebiyatının öne çıkan önemli yazarlarından Dostoyewsky ise eski adı Leningrad olan St. Pettersburg'u anlatır. Suç ve Ceza, Petersburg Düşleri ve Beyaz Geceler adlı eserler St. Pettersburg'da yaşanan olaylardan bahseder. Onun sayesinde tarihe bir yolculuk yapar eski St. Petttersburg'u tanıma imkanını elde edersiniz.
James Joyce ise başta Ulysses olmak üzere eserlerinde İrlanda'nın başkenti olan ve edebiyat şehri olarak anılan Dublin'i, tarihi mekanlarını usta bir şekilde okuyucuya aktarır. Ulysses adlı eseri okuduğunuzda adeta şehirde bir geziye çıkar buradaki bütün detaylara vakıf olursunuz.
Bunların dışında isimleri şehirlerle özdeşleşen başka yazarlar da vardır. Walter Scott Edinburg, Ernest Hemingway Havana, Jorge Luis Borges Buenos Aires, Allan Ginsberg San Francisco, Pablo Neruda Santiogo, Charles Baudelaire Paris'le özdeşleşmiştir.
HAK AŞIĞI AHMED-İ KUDDÛSİ
ÖZGÜRLÜĞE SELAM SURİYE
ŞEB-İ ARÛS YOKSA ŞEB-İ URS MU?
DÜNYA EDEBİYATLARINDA KÖY VE KÖYLÜ İNSAN
Ebu’l-Ala el-Ma’arri’nin Risaletu’l-gufran Adlı Eseri
ABDULHAK HAMİD VE MAKBER ADLI ŞİİRİ
MUTLU OLMAK MI YOKSA HUZURLU OLMAK MI?
MEHMET ÂKİF’TE GURBET TEMASI 2
MEHMET ÂKİF’TE GURBET TEMASI 1
VADEDİLMİŞ TOPRAKLAR (ARZ-I MEV’UD)