KIR AĞASI
PAYİTAHTTA BİR ÖMÜR
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
Konya’da etliekmek savaşları-2
SURİYE’YE “OSMANLI YÖNETİM MODELİ” LAZIMDIR.
HRİSTİYAN BİR KOMŞUN NAMAZ KILSA NE DERSİN?
Laiklerin gücü nereden geliyor?
Bitcoin altına rakip olabilir mi?
HAK AŞIĞI AHMED-İ KUDDÛSİ
Yeni Bir Yıla
“Ver Korkuyu” Değil; “Ver Coşkuyu”
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
İNGİLİZLER VE HİNDİSTAN’IN KARANLIK TARİHİ
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Oynamak İstemeyenler Varsa İsteyenler Oynasın
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -2-
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
Malumunuz üzere kültür, belli bir topluluğun inançları, tutumları, gelenekleri, davranış şekilleri ve sosyal gelenekler bütünüdür. Adeta toplumun yaşam tarzıdır. Din, dil, tarih, sanat, müzik, spor, folklor, adet, gelenek, görenek, ekonomi, hukuk, bilim, ahlak, estetik, beslenme benzeri birçok alt başlığı kapsar. Dil ise bütün bunların sözle ifadesidir. Dolayısıyla dil öğretiminde kültürün rolü çok büyüktür.
Uluslararası bir tanıma göre dil kültür ilişkisi şu güzel ifadeyle belirtilmiştir: "Language is culture” yani "dil kültürdür”. Bunu İngilizce üzerinden yaşanmış bir örnekle ifade edelim. Ankara'da yabancı konukların da bulunduğu bir toplantıda konuşmacı konuşmasını Türkçe yapıyor yanındaki tercüman ardıl çeviriyle bunu İngilizceye çeviriyordu. Konuşmacı konuşmasının bir yerinde "Tereceyi tere satmak” ifadesini kullanır. Tercüman nasıl çevireceğini bilemez duraksar uygun bir karşılık bulamaz. Önde protokolde oturan ve uzun süre yurtdışında kalan biri onun imdadına yetişir. "to sell icecream to Eskimos” ifadesini söyler. Bu kanaatimce dilin kültür olduğunu kanıtlayan en güzel örnektir. Bunu bir başka dilde mesala Arapça veya Farsça'ya da uyarlayabiliriz. Irak'ta bu sözün karşılığı olarak "bey' temr li'l-basriyyin” veya Mısır'da "bey' mayya fi hayy sakkakin” şeklinde ifade ediyorlar. Farsça da ise "Kirmana kimyon götürmek” şeklinde söylüyorlar.
Yine bir başka örnek sıkça anlatılır. Yabancı dil öğrenmek için Türkiye'ye gelen bir yabancı, birkaç yıl kaldıktan sonra tamam öğrendim deyip ülkesine dönmek üzere havaalanına gider. Orada bir görevliye bir şey sorar o da geç kaldığını ifade eden bir sesle ıslıkla karşılık verir. Anlayamaz. Dili tam öğrenmediğini düşünür ve ülkesine gitmekten vazgeçer döner öğrenmeye devam eder. Kişilerin meramını anlatmada kullandıkları sesler de kültürün bir parçasıdır.
Uluslararası ilişkilerde özellikle ticaret sektöründe kültürel alt donanımın yeterli olmadığı durumlarda çok büyük krizler söz konusu olmaktadır. Çeviri alanında hizmet veren tercüme büroları bunun eksikliğini büyük ölçüde hissetmektedirler. Örneğin kültürümüzde boya astarı veya elbise astarı şeklinde iki farklı anlamı olan "astar” kelimesinin bir yabancı dilde istenilen anlamda karşılığını verebilmek bir kültürel birikime sahip olmayı gerektirmektedir. Ticari sektörde kullanılan değirmen ve otomotiv başta olmak üzere sanayi sektöründe kullanılan alet isimleri kimi zaman sözlüktekinin dışında olabiliyor. Bunlar bilinmeyince büyük çapta zorluklar yaşanmaktadır. Yurtdışı tecrübesi olmayan çeviriye esas alanda yeterli bilgiye sahip olmayan kişilerin yaptığı çeviri ne yazık ki geri dönmektedir.
Kültürün sadece bir yönünden bahsetmek gerekirse; Yemende Zeydi, Umman'da İbadi, Lübnan'da Maruni, Suriye'de Nusayri ve Yezidi Mısırda Kıpti ve Saidi, Suudi Arabistan'da Vehhabi, İtalya'da Katolik, Almanya'da Protestan, Rusya'da Ortodoks veya İran'da Şii varlığından bahsediyoruz. Roman ve hikâye gibi edebi ürünlerde geçen bu konuların hem doğru anlaşılıp uygun aktarılıp hem de ticari ve kültürel ilişkilerde nasıl davranılacağı konusunda önemli bir fikir verecektir.
Bir diğer önemli husus kültürün stabil durağan olmadığı zaman içerisinde dinamik değişken olduğudur. Dahili veya harici etkenlere maruz kalmış geçmişte kullanılan bazı ifadelerin kavramların yerlerini başka tabirler alabilir. Kimi katkı sunduğum resmi çeviri platformlarında pek çok deneyim ve tecrübe edindim. Önemli bulduğum ve bu konuyla ilintili olduğunu düşündüğüm birini sizinle paylaşmak istiyorum. Verim elde edebilmek için Türkçe'den bir başka dile çevirilerde Yabancı uyruklu, başka dillerden Türkçe'ye çevirilerde ise Türk uyruklu tercümanlar seçilmekte. Bu doğru bir karar. Çünkü yurtdışı tecrübesi olmayan ve kitaplardan yabancı dili öğrenen bir Türk çeviri yaparken geçmişte öğrendiği şekliyle tercüme yapar. Oysa kelime güncellenmiş ve yeni bir anlam kazanmıştır. Litvanyada buna dair güzel bir örnekle karşılaşmıştım. Kendisiyle tanışmış ve bizzat kendisinden dinlemiştim. Türkçe'yi kitaplardan öğrenmiş Litvanyalı bu Türkçe öğretmeni, Türkiyeden gelen bir basketbol takımına tercümanlık yapmış. Basketbol için birebir tercümeyle "Sepet topu” deyince Türk basketbolcular çok gülmüşlerdi.
HAK AŞIĞI AHMED-İ KUDDÛSİ
ÖZGÜRLÜĞE SELAM SURİYE
ŞEB-İ ARÛS YOKSA ŞEB-İ URS MU?
DÜNYA EDEBİYATLARINDA KÖY VE KÖYLÜ İNSAN
DÜNYA EDEBİYATLARINDA ŞEHİR VE ŞEHİRLİ İNSAN
Ebu’l-Ala el-Ma’arri’nin Risaletu’l-gufran Adlı Eseri
ABDULHAK HAMİD VE MAKBER ADLI ŞİİRİ
MUTLU OLMAK MI YOKSA HUZURLU OLMAK MI?
MEHMET ÂKİF’TE GURBET TEMASI 2
MEHMET ÂKİF’TE GURBET TEMASI 1