ASRIN ŞAİRİ ÜSTAT NECİP FAZIL KISAKÜREK

  

Lise yıllarında konferans vermek üzere Konya'ya geldiğinde kendisini dinleme bahtiyarlığına eriştiğim Necip Fazıl Kısakürek, kanaatimce son asrın en öne çıkan şairidir. Bu yönüyle modern Arap edebiyatında Türk asıllı Mısırlı şair Ahmet Şevki'nin eriştiği konuma ulaşmış hatta bunun fevkine çıkmıştır.

Türk şiirinin duayeni denebilecek Üstat Necip Fazıl Kısakürek hakkında birçok çalışma yapılmıştır. Burada hayatından önemli kesitler vermeye çalışacağım.

Necip Fazıl Kısakürek, Şevket Yücel, Nuri Pakdil, Sezai Karakoç, Cahit Zarifoğlu, Erdem Beyazıt, Rasim Özdenören, Alaeddin Özdenören, Akif İnan gibi önemli şairleri yetiştiren Kahramanmaraş ilimizdendir. Doğuştan şiir yazma yeteneğine sahip olan Necip Fazıl Kısakürek, Deniz Harp Okulu'nda öğrenim görürken şiirle ilgilenmeye başladı. Burada öğrendiği iyi bir İngilizceyle Oscar Wilde, Shakespeare ve Lord Byron gibi Batılı yazarları okuma imkânını buldu. Edindiği Doğu kültürü birikimine Batı kültürünü de ekledi. Deniz Harp Okulunu bitirmeden ayrılıp Hukuk Fakültesinde başladığı yükseköğrenimini Felsefe Bölümünde sonuçlandırdı.

Öğrenim gördüğü yıllarda Peyami Safa, Yahya Kemal Beyatlı, Ahmet Haşim, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Faruk Nafiz Çamlıbel, Ahmet Kutsi Tecer gibi şahsiyetlerle tanıştı. Nazım Hikmet, Necip Fazıl Kısakürek'le aynı okulda öğrenciydiler.

Kazandığı Millî Eğitim Bakanlığı bursuyla Paris'e gitti. Sorbon'da Felsefe bölümünde eğitimini sürdürdü. Burada filozof Henri Bergson'la tanıştı. Paris'te bohem hayatı sürdürdü. Bundan dolayı derslerini takip edemeyip başarısız olan Necip Fazıl'ın bursu kesildi. Yurda dönmek zorunda kaldı. Geldiği İstanbul'da da bu hayatını bir süre sürdürdü. 1925 yılında ilk şiir kitabı Örümcek Ağı'nı bastırdı. 1928'de ikinci şiir kitabı olan Kaldırımlar'ı yayımladı. 24 yaşında kaleme aldığı bu eserle tanınmıştır. Öyle ki kendisine "Kaldırımlar Şairi” denilmiştir. Ancak bu şiirin yazılmasına ilham olan mekan Paris ve Paris sokaklarıdır.

Hayatında yaşadığı en önemli değişim ve dönüşüm, 1934 yılında Abdulhakim Arvasi ile tanışmasıyla gerçekleşmiştir. Eyüp Sultan Camii yakınlarında Kaşgarlı Murtaza Efendi Camii'ndeki sohbetlerine katıldığı Abdulhakim Arvasi onun hayata bakış açısını değiştirmiştir. Bohem hayatından vazgeçen Necip Fazıl Kısakürek, İslam ve Türklük üzerine eserler vermeye başladı. Adeta "Sanat sanat içindir” düşüncesinden vazgeçip "Sanat Allah içindir.” demeye başladı. Bu alanda ilk eseri 1935 yılında kaleme aldığı Tohum adlı bir tiyatro oyunudur. 1936 yılında Ağaç Mecmuasını çıkarmaya başladı. 1937 yılında Bir Adam Yaratmak adlı piyesi yayımladı. Eser, insanın ve aklın güçsüzlüğünü ortaya koymakta, kuru akılcılığı reddetmektedir. Bu eserle Türk Shakespeare olarak anılmaya başladı. 1934 yılındaki dönüşüm dönemini anlatan Çile adlı şiirini 1939'da yayımladı.

1943-1978 yılları arasında yayımladığı Büyük Doğu dergisi aracılığıyla görüşlerini kamuoyuna duyurmaya başladı. Ancak dönemin siyasi iktidarı tarafından zaman zaman "dinî neşriyat yapmak ve rejimi beğenmemek” "rejime itaatsizliği teşvik etmek” Allah'a itaat etmeyene itaat edilmez” gibi çeşitli gerekçelerle yayımı durduruldu. Ancak bu tür engellemeler onun gibi aksiyoner bir kişiliği durdurmadı ve daha da bilendirdi. İslamiyeti öven Yahudilik, Masonluk ve Komünizmi yeren yazılar yazmaya başladı.

Arkadaşı Peyami Safa onun hakkında "Delilikle dahilik arasında bir kıl vardır. Necip Fazıl o kılı da çekmiştir.” demiştir. Bunanla "onda delilikle dahilik birbirine karışmıştır” demek istemiştir.

1973 yılında Hacca gitti. O yıl oğlu Mehmet'e "Büyük Doğu Yayınevi"ni kurdurdu. "Esselâm" isimli manzum eserinden başlayarak daha evvel çeşitli yayınevlerince basılmış eserlerinin düzenli yayınına başladı. "İman ve İslâm Atlası” adlı eserini yazmak için 1981 yılında Erenköy'deki evinde odasına kapandı.

26 Mayıs 1980'de Türk Edebiyat Vakfı tarafından "Şairler Sultanı" ve 1982 yılında yayımlanan "Batı Tefekkürü ve İslâm Tasavvufu" isimli eseri münasebetiyle de "Yılın Fikir ve Sanat Adamı" seçildi. 1983'te vefat eden Necip Fazıl'ın kabri Eyüp Sultan Mezarlığındadır.

Birbirinden kıymetli pek çok esere imza atan Üstadın eserleri şunlardır: Örümcek Ağı (1925), Kaldırımlar (1928), Ben ve Ötesi (1932), Tohum (1935), Bir Adam Yaratmak (1938), Halkadan Pırıltılar (Veliler Ordusundan 1948), Çöle İnen Nur (1950), Ulu Hakan II. Abdulhamid Han (1965), Büyük Kapı (O ve Ben)(1965), Tarih Boyunca Büyük Mazlumlar I-II (1966), İdeolocya Örgüsü (1968), Türkiye'nin Manzarası (1968), Son Devrin Din Mazlumları (1969), Hikâyelerim (1970), Çile (1974), O ve Ben (1974), Sahte Kahramanlar (1976), Doğru Yolun Sapık Kolları (1978), İman ve İslam Atlası (1981),  Tasavvuf Bahçeleri (1983), Dünya Bir İnkılap Bekliyor (1985).

 


Yazarın Diğer Yazıları