PAYİTAHTTA BİR ÖMÜR
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
Konya’da etliekmek savaşları-2
SURİYE’YE “OSMANLI YÖNETİM MODELİ” LAZIMDIR.
HRİSTİYAN BİR KOMŞUN NAMAZ KILSA NE DERSİN?
Laiklerin gücü nereden geliyor?
Bitcoin altına rakip olabilir mi?
HAK AŞIĞI AHMED-İ KUDDÛSİ
Yeni Bir Yıla
BİZ YAPTIK BİZ
“Ver Korkuyu” Değil; “Ver Coşkuyu”
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
İNGİLİZLER VE HİNDİSTAN’IN KARANLIK TARİHİ
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Oynamak İstemeyenler Varsa İsteyenler Oynasın
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -2-
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
Değerli dostlar, sosyal medya canlı yayınında; gönül dostlarımla yüz yüze- sanal da olsa- sohbet edebilmek için yeni bir video paylaşımı başlattım. İsmi; "ZÜMRE-İ MUHABBET”. Yalnız ses yoktu, kulaklıkla ancak duyabildim. Neler mi yapacağız bu programda?
Konuyu şiirlerle süsleyecek ve fikir dünyamızı, gönül alemimizi güzelleştirmeye gayret edeceğiz. Sosyal olaylar üzerinde duracağız. Bu sohbetlerde sizin de; şiirleriniz, hikâyeleriniz, hatıralarınızı dile getireceğiz. Facebook'tan mesajla ulaşabileceksiniz. Gönderdiğiniz; şiir, hikâye ve hatıralar bir sonraki sohbette ele alınacaktır.
Zümre-i Muhabbet
Bezm-i elestten baktık, Hakkın sözüne
Hicran vuslata döner, hoş muhabbette,
Şem-i Muhabbet yaktık, sohbet özüne,
Hicran vuslata döner, hoş muhabbette!
Sohbetle irfan akar, dostun sesinde,
Bülbüller durmaz şakır, gül nefesinde,
Leyla Mecnun'a bakar, aşk hevesinde,
Hicran vuslata döner, hoş muhabbette!
Lisanı iflas eden, dilara orda,
Kalp gözleriyle bakan, canlar var burda,
Hasretlerle yananı, insanı sor da,
Canlara canlar katsın, hoş muhabbette!
Gönüller hemhal olur, cem'i sohbette,
Yaran kendini bulur, her muhabbette,
Rahmanın tüm kulları, her an nöbette,
Hicran vuslata döner, hoş muhabbette!
İlk programda şu konuları konuştuk;
Rabbimiz, başlangıçta sözleşme imzalamış. İlerleyen zamanda; günah bataklığında kaybolmasın, dünya dağdağası içinde heba olmasın, "eşrefi mahlukat” özelliğini kaybetmesin diyerek.
Ne mi, bu sözleşme? "Elest bezmi”. Allah'ımız bize öyle güzellikler sunmuş ki, ne kadar şükretsek azdır. Daha insanlar yaratılmadan önce;
Meleklere;
-"Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demiş. Melekler itiraz etmişler ama aciz kalmışlar.
Rabbimiz, yeryüzünün hilafetini, yönetimini insana vermiş. O kadar değer veriyor ki insana; peygamberleri onların içinden gönderiyor. Şöyle diyor;
-"Dünyaya inananlar hakim olacak”.
İnsan; inandığı, inancını eyleme dönüştürdüğü zaman melekten üstündür. Örnek;
"Biz insanı ahseni takvim üzere yarattık. Sonra onu esfel-i safiline yuvarladık. Ancak, iman eden ve salih amel işleyenler hariç. Onlar (Salih amel işleyenler) için bitmez tükenmez nimetler vardır…”
"Asr'a (zamana) yemin olsun ki, insan zarardadır. Ancak iman eden ve amel-i salih işleyen, hakkı ve sabrı tavsiye edenler hariç…”
İnsan; eden, eylemde olan, yapan, aktif bir varlıktır. Bunun için;
"kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın”.
"İnsanın çalıştığından başkası yoktur.” ,
"İnsan başıboş bırakılacağını mı sanır?” ifadeleri…imanın tek başına yetmediği, yetmeyeceği, her insanın tek başına bir cevher olduğu, tek başına, dünyaya yön verebileceği anlatılır.
Beladayım Ben!
Hak'la ezelde sohbetimiz var,
O sözden beri beladayım ben,
"Rabbiniz değil miyim” dedi yar,
O sözden beri beladayım ben!
Misak-ı evvel bu ahd-i elest,
Kûy-i muhabbet bu akd-i elest,
İlahi hitap bu vakt-i elest,
O hazdan beri beladayım ben!
Bîganeyim her an "la” diyene,
Sevdalıyım hep "illa” diyene,
"Kelamullahı anla” diyene,
O hızdan beri beladayım ben!
Müstakim sırat kazanan bir yol,
Ebede kadar uzanan bir yol,
Can kullarıyla bezenen bir yol,
O nazdan beri beladayım ben!
Bela pişirir vuslata taşır,
Bu dünya fani hasrete taşır,
Düşman çoğaltır kesrete taşır,
O özden beri beladayım ben!
PAYİTAHTTA BİR ÖMÜR
SÖZLERDE KENDİMİZİ ARAMAK
SEVGİ, İNSANA HAS BİR MEZİYETTİR!
VATAN VE İSLAM ŞAİRİ
YAZARLIK HAYATIM-YAYIMLANAN KİTAPLARIM VE EVRENSEL MESAJLAR SERİSİ
VAKT-İ MUHABBET
VUSLATININ 751. YILINDA MEVLANA
HER ZALİM CEZASINI ÇEKECEK!
TEVHİD’İN HAYATA YANSIMASI
PAYİTAHTA RUH VERENLER