(ZOSTA) AKARKÖY

13 Ekim Pazar günü Selçukya Kültür Sanat Derneği üyesi kıymetli şair/ yazar Yakup Çak kardeşimin köyündeydik. Katılım iyiydi. Zira yıllardır devam ettirilen; "Bulgur Pilavı” ikramına şahit olduk. Daha doğrusu Yakup Çak, bizi bunun için davet etti.  Köy halkından dinledik bu "Bulgur Pilavı” hikâyesini. Daha önceleri Cuma günleri namazdan sonra camiden çıkan cemaate ikram ediliyormuş. Köy meydanına pilavlar getiriliyor, herkese istisnasız ikramda bulunuyormuş. Sadece bugüne has olmak üzere o da Selçukya için.

Köy hakkında tarihi bilgi vermeden geçmeyelim. Zira neden adı Akarköy olmuş? Önceki adı neymiş? Bilmekte fayda var.   

 

Karamanoğulları tarihi boyunca yerleşme yeri olduğu bilinen ve 1500 yılındaki tahrirde Zosta olarak kaydedildiğini görülen köyün adı, 1914 yılı kayıtlarında Losta olarak geçmektedir.

 

Eski adı Zosta olan Akarköy Köyü, Kazım Karabekir'in batısında ve Kazım Karabekir Merkeze 11 km uzaklıkta, 1110 metre yükseltidedir.

 

Köyün tarihi eski devirlere uzanmaktadır. Eski adı olan Losta (Zusta) adının Bizans İmparatoru I. Justinyen'den geldiği sanılmaktadır. Ancak, köyün isminin İslam öncesi bölgede yaşamış olan Bizans veya daha öncesi Roma dönemlerine uzanabileceği söylenebilir. Köyde Bizans dönemine ait kalıntıların çok miktarda rastlanması ise Bizans dönemi olma ihtimalini kuvvetlendirmektedir.

 

Bizans döneminin görkemli kırk yılında İmparatorluk yapan Justinyen zamanında buralar da altın çağını yaşamaktadır. Losta köyü dolaylarından başlayarak Muratdede köyüne kadar irili ufaklı pek çok şehir ve yerleşim yeri kalıntıları bunun kanıtıdır. Losta şehri, Hacıbaba Dağının eteğinde kurulmuştur.

 

Türklerin Anadolu'ya akınları ve Selçukluların bölgeyi almasıyla buralar da Selçuklu halkına geçmiş ve bu harabeler üzerine köylerini inşa etmişlerdir. Karamanoğulları tarihi boyunca yerleşme yeri olduğu 1500 yılındaki tahrirde "Zosta” olarak kaydedildiğini görmekteyiz. 1541 yılındaki sayımda ise burasının Ferhuniye Darul Hüffaz'ının vakfı olduğu şerhi düşülmüştür. Bu kayıttan yukarıda köyün önceleri çok kalabalık olduğu tezini doğrulamaktadır.

Köyün Akarköy olarak adlanmasının, köydeki kuyudan akıp geçen su olduğu için Akarkuyu demişler, yazım sırasında yanlış anlamadan dolayı Akarköy olmuştur. Bu da yakınındaki Kızılkuyu'ya nispet verilmiştir.

 

Köy halkının çoğunlukla geçim kaynağı tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Ayrıca genellikle küçükbaş hayvancılığın yanında son yıllarda büyükbaş hayvancılıkta gelişmektedir. Köy halkı eskiden beri okumaya büyük önem vermiştir.

Akarköy'de çok az rastlanan mühendislik şaheseri su yapıları bulunmaktadır. Burada kehriz sistemi ile yer altı suyu çeşmelere verilmektedir. Böyle bir sistemin Konya'da bir örneği yoktur. Bu sistem ve Yollarbaşı bulunan su yapılarına ait geniş bilgi "Konya Tarihi Su Yapıları 1994” adlı kitapta bulunmaktadır. Kalıntı ve yazıtlardan Roma döneminde olduğu bilinen kentin ismi kayıtlarda geçmemektedir. Kentin ismi Zosta veya Losta olarak bugüne gelmiştir.

Köyün evlerinin duvarlarında işlemeli taşlar ve kolonlar görülmüştür. Bunlar arasında ilginç bir mezar taşı bulunmaktadır. Bu mezar taşı Hıristiyanlığın yasaklandığı dönemde dini inancından dolayı öldürülmüş ve şehit (martir) kabul edilmiş Paulus'a aittir. Dördüncü yüzyıla tarihlenmektedir. Yazıt Akarköy'ün hemen yakınında Çürük Ümü Ören'de bulunmuştur.

Akarköy'ün yaklaşık iki kilometre kuzeyinde bulunan ve halk arasında Elbis çakılı olarak anılan mevki, tepe misali yığındır. Yüce Allah ne kadar taş yarattıysa orada mevcuttur. Bölge halkı bu ufak taşları şeytanların yığdığına inanmaktadır.

Geziye katılan kültür dostu, şair/ yazar ve Eğitimciler hayranlıkla gezdi köyü. Basın mensubu arkadaş çokça resim çekti. Halkın teveccühü güzeldi. Tam anlamıyla”, "veren el” olmanın canlı örneğini yaşadık Akarköy'de. Yurdumuzun her yeri Cennet misali. Zaman zaman gezip görmekte, dost ziyareti yapmakta fayda görüyorum. Bunun için Rabbimiz: "yeryüzünü gezin dolaşın…” buyurur.

Kültür gezilerimiz devam edecek. Ülkemizin, tarihi güzelliklerini, sanat, edebiyat üstatlarını dinlemeyi sürdüreceğiz Selçukya olarak. Durmak yok kültüre devam.


Yazarın Diğer Yazıları