“Biz, Kur’an’dan öyle bir şey indiriyoruz ki o, müminler için şifa ve rahmettir; zalimlerin ise yalnızca ziyanını artırır.” (İsra/82)
Kur’an, indirildiği andan itibaren; ha¬yatın içinde, zamanda ve mekânda. İnsanda ve toplumda; zihinde ve kâğıtta; nakışta ve duvarda. Kur’an diller¬de ve ellerde.
Kur’an, inananların kullanma kılavuzudur. Kur’an, insanı inşa eder. Mükemmel insanın reçetesi Kur’an’dadır. Mükemmel insan; hatasız insan demek değildir. Hatalarından ders çıkaran, bir delikten iki kere sokulmayan insandır.
Watt:
“İnsan ruhu üzerinde çok az kitap, Kur’an’dan daha geniş ve daha derin bir etki bı¬rakmıştır.” Der.
Burada temel soru şu; insan ruhu üzerinde en geniş ve en derin etkiyi bırakan bu kitap, dünyaya merhaba de¬diği ilk andan itibaren, inananlar için ne ifade ediyor? İn¬san hayatının neresinde durmaktadır?
Hayatımızı Kur’anlaştırdık mı? Her işlemimizde Kur’ana mı uyduk? Yoksa Kur’anı kendimize mi uydurduk? Ne kadar Müslümanız? İmanımızı tartıya koyarsak, ne kadar çeker? Gösteriş Müslümanı mıyız? Yoksa samimi Müslüman mı? “Amel-i Salih” adı verilen güzel uygulamalar, hayatımızın neresinde?
Şems-i Tebrizi, 10 ilkeyle bize bu gerçekleri hatırlatır;
1. Alah’ı tanıdığınızı iddia ediyor, fakat ona olan borcunuzu vermiyorsunuz. Bu borcu, fakir ve muhtaçlara ihsanda bulunarak ödeyin.
2. Kur’an-ı Kerim’i okuyorsunuz fakat hüküm ve kurallarından haberiniz yok. Okuduklarınızı uygulayın.
3. Şeytanın, düşmanınız olduğunu iddia ediyor, fakat ona itaat ediyorsunuz. Onun tekliflerini geri çevirin.
4. Kendinizi Muhammed (SAV) ümmetinden sayıyor, fakat sünnetini uygulamaya çalışmıyorsunuz.
5. Cennete girmek istediğinizi söylüyor, fakat ona girmek için gerekli hiçbir ameli işlemiyorsunuz.
6. Ateşten kurtulmak istiyor, fakat günahlarınızı ve kötü amellerinizle kendinizi durmadan ona doğru sürüklüyorsunuz.
7. Ölümün herkese geldiğini biliyor, fakat ona hiçbir hazırlıkta bulunmuyorsunuz.
8. Bütün din kardeşlerinizin kusurlarını görüyor, fakat kendi kusurlarınızı görmüyorsunuz.
9. Allah’tan gelen bütün nimetleri şükretmeden yiyor ve kullanıyor, fakat O’na olan minnettarlığınızı size verdiği nimetlerden muhtaçlara tasadduk ederek göstermiyorsunuz.
10.Ölülerinizi, aynı sonun sizin de başınıza geleceğini bile bile, ibret almadan, gömüyorsunuz. (Kazım Öztürk; Şems-i Tebrizi’nin Evrensel Mesajları, NKM Konya, 2010)