SURİYE’NİN YENİ DÜZENİ İÇİN TAVSİYELER
SURİYE’DE YAŞANANLARIN TAHLİLİ
Nasrettin Hoca’nın İzinde:AKŞEHİR
VUSLATININ 751. YILINDA MEVLANA
Hainliğin kitabı yeniden yazılıyor
Faiz indirimleriyle ilgili süreç erkene çekilir mi?
SELFİE Mİ?
ŞEB-İ ARÛS YOKSA ŞEB-İ URS MU?
Zıtlıkların Ortasında Vasatı Bulmak
Merhaba Yeni Suriye
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
Penaltı Olacak Ne Gördünüz?
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -1-
İNSAN OLMAK VE İNSAN KALABİLMEK İÇİN…
BAŞARI; ÇALIŞMAKLA MÜMKÜNDÜR
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
BAĞIŞIKLIĞINIZI BESİNLERLE GÜÇLENDİRİN
Bugünlerde araçlarda kış lastiğinin önemi ve zamanı
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
Her yıl, binlerce, on binlerce insan dünyanın çeşitli yerinden Konya'ya akın akın geliyor. "Gönüller şehri” adı bu gönüller sultanı sayesinde verilmiştir.
Sahi, Mevlana'yı bu kadar sevdiren, her zaman insanların hayranlığının artmasına sebep olan nedir? Onun iyi bir şair oluşu mu? Mesnevisinin varlığı mı? Boyu, posu mu?... Nedir Allah aşkına bu insana dünyanın hayranlığı?
Mevlana ile ilgili yaptığım kitap çalışmalarımdan bir başkası, "MESNEVİ'DEN CAN SUYU” adını taşımaktadır. Allah kısmet ederse bu çalışmamı kitaplaştırmak arzusundayım. Bu çalışmamdan bir kesit:
Can suyu; Fidan dikildikten sonra dibine dökülen su. Ölmek üzere olan kimseye verilen su. Kan.
Can, gönül ve ruh anlamına gelir. Tasavvuf terimi olarak can dervişler için kullanılan bir Mevlevi ıstılahıdır. Mevleviler, kabul olunmak üzere gelen yeni dervişlere; "Can” der.
Can, Mevlevi ana tekkesinde, üç gün saka postunda oturur, orada kalıp kalamayacağına kendi kendine düşünür, muhasebesini yapar. Eğer olumlu sonuca ulaşırsa, hemen kalkar hizmete başlardı. Can, saka postunda, iki dizi üzere oturur, murakabe vaziyeti alırdı. Orada diğer dervişlerin (Canların) yaptığı hizmetleri seyrederdi. Saka postuna oturan kişi, tefekkürle meşgul olduğu için gerektiği zaman, gerektiği kadar konuşurdu. Bu durumda can, herhangi bir vird okumazdı. Can, hizmete kalktığında yapacağı ilk iş ayakçılıktı.
Diğer hizmetlere geçmesi, yeteneğine göre değerlendirilirdi.
"Can, cümleden aziz” atasözüyle, derviş kardeşin her şeyden önemli olduğu dile getirilirdi. İhvan anlatılırken isimlerinin sonuna "Can” kelimesi eklenirdi. Ali Can, Ahmet Can, Mehmet Can… Tarikat kardeşlerinden bahsedilirken, canlar tabiri kullanılırdı.
"Gelün soralım canlara suretinden n'oldı gider,
Dün-gün senünem der iken sebep neyi buldu gider” (Yunus Emre)
"Can çıkar da âşıklardan sır çıkmaz”. (Tokatlı Nuri)
"Ölür ise ten ölür, canlar ölesi değil”. (Hacı Bektaş Veli)
"Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da nedir bir sevgiye harcanmadıktan, bir sevgiliye feda edilmedikten sonra” (Mevlana)
Can konağını aramadaysan, cansın; bir lokma ekmek arıyorsan ekmeksin, bir damla su arıyorsan susun, zulmün peşindeysen zalimsin, aşkı arıyorsan aşıksın, Gönlün neye kapılmışsa O'sun sen. (Mevlana)
Can ararsan can olursun. Av için yemek ararsan yemek olursun. Neyi ararsan o olursun. (Mevlana)
Dostluk illa yan yana, diz dize olmak değildir. Asıl can cana, kalp kalbe olmaktır. (Mevlana)
Can suyunu sebze ve meyve fidanları için söylüyor ve uyguluyorsak da asıl can suyu ihtiyaç duyduğunda, kurumaya başladığında verilen ilk damla, ilk yudum, en iyi ilaç.
Can suyuna bir başka örnek de yeni doğan bebeğe verilen anne sütü. Bebeğin gelişiminde, sağlıklı olmasında, hastalıklara karşı dirençli kalmasında en etkili yöntemdir anne sütü.
İnsan vücudu nasıl kana ihtiyaç duyarsa, hem dünyada ve hem de ahirette en önemli can suyu imandır. Hayatın ve insanlığın olmazsa olmazıdır. Dünyada insanlar iman can suyu ile sulandığı müddetçe, manen ve ruhen ölümler olmaz. Asıl ölüm, mana ölümüdür, manen kuraklaşmadır.
Kitabımıza; "CAN SUYU” ismini bunun için koyduk. Can suyunu gönüllere Kur'an okyanusundan akmaktadır. Mesnevi deryası, kararan ruhlara nefes olmakta, can suyu vermekte, manen bunalan, masivadan boğulmak üzere olan canlara can simidi olmaktadır.
Mesnevi Deryası, marifetullah'tan, fenafillah'a götüren gemiyi yüzdüren mana suyudur. "Men arafe nefsehu, fekad arefe Rabbehu” (Nefsini bilen Rabbini bilir) deruni sözünün kaynadığı, coşkun gönüllere akan, peygamberî nazarla bakan, irfanî boyutta tefekküre dalan, insan-ı kâmile medar olan sahili selamettir.
Nasıl ki midemizin ve vücudumuzun gıdaya ihtiyacı varsa, gönlümüzün de, öğütlere, güzel sözlere, dilara muhabbetlere ihtiyacı var. Gönül erleri, mana sultanlarının sadra şifa kabilinden uygulamaları ve tatlı dilleri huzur vermekte, adeta terapi görevi görmektedir. Mevlana'nın hoşgörü ve gönüller fetheden sıcak lisan-ı muhabbeti yüzünden dünyada sayısız insan İslam'ı tercih etmektedir.
HER ZALİM CEZASINI ÇEKECEK!
TEVHİD’İN HAYATA YANSIMASI
PAYİTAHTA RUH VERENLER
TASALANMAK DA SEVİNMEK DE SİZİN ELİNİZDE
KİTAPLAR BATI’YI “KURTARICI”(!) GÖSTERDİ
DELİLER, DAHİLER, KAPILAR, KÖPRÜLER SEN BEN O
AİLE VE MUALLİMLİK
“KEŞKE” DEMEMEK İÇİN
NE KADAR SAMİMİYİZ?
MIZRAK ÇUVALA GİRMEZ