Zahmetten Kaçarak Rahmete Ulaşılabilir mi?
AİLE VE MUALLİMLİK
FEDAKÂR, DAVA ADAMI EĞİTİMCİLERİMİZİN 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM
İnce Minaremizi İsteriz
İNSANIN KÖLELEŞTİRİLMESİ VE YENİDÜNYA DÜZENİ
FIRSAT
KURTULUŞ İSLAM’DADIR…
Üzerimize boca edilen kötü haberler
Bugünlerde araçlarda kış lastiğinin önemi ve zamanı
2025 yılında döviz kurlarında dalgalanmalar(volatilite) yaşanır mı?
Ebu’l-Ala el-Ma’arri’nin Risaletu’l-gufran Adlı Eseri
Beyşehir Gölü’nde Suyun ve Emeğin İzinde
ABD’nin Ortadoğu Haritası
Alfa Romeo Junior
Organize İşler
Konyaspor Sezonun En İyi Oyununu Oynadı
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
KONYALISIN ETLİEKMEK
Vefa; sözünde durmak, arayıp sormak, arkadaş ve sırdaş kalmak, yaratılış ilkelerine uygun hayat sürmek. Vefada; Rabbimize elest bezminde verdiğimiz ahit söz konusu.
Adamlık ilkeleri vefakâr olmakla ortaya çıkar. İnsanın yaratılış serüvenini bendeniz; Ademlik, Âdem'lik've Adamlık olarak belirtirim. Ademlik, yokluk anlamındadır. Hiç yokken dünyayı ıslah etsin, ülkeleri; adaletle, barışla, sulh ve sükun içinde yönetsin, birlik içinde, el ele vererek ülkeyi imar etsin…diye Âdem yaratılıyor.
Rabbimiz, dünyayı "tevhit” ilkesi istikametinde yaratmış, insanlardan da bu ilkeye göre davranış sergilemesini istiyor. Bu yönüyle ilk insanı peygamber olarak yeryüzüne gönderiyor. Peygamberler, en büyük vefakâr insanlardır. Allah'a vefasızlık yapmazlar. Allah'a vefasızlık yapmayan, insanlara da vefasızlık yapmaz, yapamaz.
Vefayı, sadece Mevlana haftasına indirgeyemeyiz. "vefa” her zaman var. Kıyamete kadar da olacaktır. Tabii bu süreç içinde bazı vefasızlar da çıkacak. Zira Rabbimiz, Hz. Âdem'i yaratıyor, şeytanı da yaratıyor. Vefa gösterenler olduğu, olacağı gibi, vefasızlar da olmuştur ve olacaktır. Kulluk devam ettiği sürece vefa da varlığını sürdürecektir. Bu, insanların imtihanıdır.
İşte "Adamlık” dediğimiz şey, burada kendini gösteriyor. Dimdik, yaratıcımıza karşı tertemiz bir hayat sürerek, Kur'anî ilkeler doğrultusunda bir ömür tüketerek, elif misali olduğumuz takdirde kimse bize; "vefasız,”, "Arkadaşını satan”, "Arkadan hançerleyen”, "İçten pazarlıklı”… diyemez, dememelidir. Alnı ak, yüz pak olmak, adam olmak ve adam kalmaktır. Tasavvufun benimsediği "İnsan-ı Kâmil” olmaktır.
Vefakâr olmak, insan-ı Kâmil mertebesi zor değil. Yeter ki isteyelim. Çünkü Allah, zorluk istemez, kullarını zora sokarak sıkıntıda kalmalarından haz almaz. Baktığımız zaman Kur'anda bunun açık örneklerini görebiliyoruz. Rabbimiz bizi her fırsatta kurtarmak, affetmek, günahlarımızı bağışlamak istiyor. Tabir yerindeyse bahaneler arıyor bize cenneti bahşetmek için. Gündüz vefasızlık yaptığımızda, gece bu vefasızlığımızı sıfırlamak, "tövbe deterjanıyla” yıkayıp temizlemek için imkânlar yaratıyor.
Rabbimize tövbe etmek, en büyük vefa örneğidir. Bunun için; "vefa vakti bitmedi” diyorum. Doğduğumuz andan, ölünceye kadar vefakâr olmak zorundayız. Neden vefa göstermeyelim? Vefa göstermemeye bir sebep var mı? Neyimiz eksik? Sağlığımız yerinde değil mi? Rahatça nefes alıp veremiyor muyuz? Arzu ettiğimiz her şeyi yiyemiyor muyuz? Bir elimiz yağda, bir elimiz balda değil mi? Daha ne isteriz? Eğer Rabbimiz, suyumuzu kesiverse bize kim su verecek? Havasız kalsak kim bize hava sağlayacak? Saymakla bitiremeyeceğimiz sayısız nimetlerin kadrini bilmek durumundayız.
Bize emnat olarak verilen bu hayatı, bu dünyayı iyi kullanmazsak, vefasızlık yapmış oluruz. Yani emanete ihanet etmiş oluruz ki, Allah korusun Münafıklar sınıfına gireriz. "Ölüm gelinceye kadar rabbine ibadet et” demek, ölünceye kadar vefakâr kal, hiçbir şekilde küfranı nimet içinde olma, nankörlük yapma demektir.
Şeytanın, Tagutun, Şeytanımsıların yoluna girerek Rabbimze karşı vefasızlık yapmak, aklıselim sahiplerinin işi değildir ve olamaz. Akıllı insan; Allah'ı tanıyan, O'na kullukta kusur işlemeyen, dünyayı imar etmeye gayret eden, imanlı, sabırlı, kararlı Âdem demektir.
Vuslata Erer!
Yandıkça yanar, aşk içimde kor,
Çaresin bulan, vuslata erer,
Sevgiler ateş, muhabbet dekor,
Cananın bilen, vuslata erer!
Hala ararım, derya içinde,
Bir haller oldum, dünya içinde,
Dengem kaybettim, hülya içinde,
Mevla'sın bulan, vuslata erer!
Adını anar, rengim sararır,
Sol yanım kanar, benzim kararır,
Güvenmem asla, nefis kabarır,
Nefsin taşlayan, vuslata erer!
Gönül Diliyle
Ağaçlar "Hu” çeker, gönül diliyle,
Rahmana yönelen, kul olalım hep,
İnsanlar yönelir, hal ü kaliyle,
Kullara uzanan, el olalım hep.
Akıllar parıldar, imanın varsa,
Kalpler huzur dolar, Allah'ın yarsa,
Dil söylemez olur, dostlar ağyarsa,
Dostlara uzanan, el olalım hep.
Zerre Zerre!
Akan suyun, damlasında,
Zerre zerre, Allah vardır,
Kainatın, aynasında,
Zerre zerre, Allah vardır!
Ağaçların, yaprağında,
Bu dünyanın, toprağında,
Yaratığın, her yanında,
Zerre zerre Rahman vardır!
Korkularda, heyecanda,
Damlacıktan, tüm kanlarda,
"Hu” çekilen, bu canlarda,
Zerre zerre, Mihman vardır!
Tüm dillerin, kelamında,
Sohbetlerin, meramında,
Sevenlerin, selamında,
Zerre zerre, Rabbim vardır!
Tokalaşan, tüm ellerde,
Tatlı esen, şu yellerde,
Aşka varan, şu yollarda,
Zerre zerre, Hakkım vardır!
Ayet ayet, sûrelerde,
Zaman zaman, sürelerde,
Gezdiğimiz, yörelerde,
Zerre zerre, hep O vardır!
AİLE VE MUALLİMLİK
“KEŞKE” DEMEMEK İÇİN
NE KADAR SAMİMİYİZ?
MIZRAK ÇUVALA GİRMEZ
MANKURTLAR
SELÇUKYA NELER YAPIYOR?
GÖNÜL FATİHLERİ
16 KONYA EFSANESİ
ERENLER DÜNYASI
VAKT-İ MUHABBET