VAKT-İ MUHABBET

Muhabbet Faslı

Zerreden küreye söz dile gelir,

Sohbetin aşkıyla saz dile gelir,

Gönüller fetholur öz dile gelir,

Hicranı bitirir muhabbet faslı!

 

Bülbüller meşk eder gülün dalında,

Mecnun'lar mest olur Leyla dilinde,

Hakkı seven kullar Allah yolunda,

Hasreti bitirir muhabbet faslı!

Rabbimiz insanları yaratmadan önce; "Ben sizin rabbiniz değil miyim?” diye sorduğu soruyu; -"Bela” diye cevaplamış ve böylece bir sorumluluğu üstlendik. Hiçbir insanın bu yönüyle görevden kaçma, sorumsuz davranma gibi bir özelliği yoktur. Aslında bu yönü kapalıdır insanın. Çepeçevre rabbimizin ilahi arazisindeyiz. Kimsenin bu araziden dışarı çıkma lüksü yoktur. Zaman zaman, günahlara girme, hatalar yapma, dünyayı kan ve gözyaşına boğma hamakatları yaşanıyorsa da, bunlar asıl değil sonradan olan çıkmalardır. İnsanın özünde inanmak, güzellik, iyilik ve hizmet vardır.

Yan çizmek, savsaklamak, görevi kötüye kullanmak, huzursuzluk çıkarmak, işleyen nizamı bozmak, yeryüzünde fesat meydana getirmek… Allah'ın kullarına yakışmayan bir hususiyettir. İnsani özellik; okuyan, yazan, aklını ve alnını terleten varlıklara yakışmaz.   

    1976 yılında öğretmenliğe başladım. Yurdumuzun çeşitli şehirlerinde ve yurt dışında öğretmenlik ve yöneticilik nasip oldu. Öğretmenlik, eski adıyla; "Muallimlik” bir peygamber mesleğidir. Aslında her meslekte peygamber izi ve peygamber uğraşısı mevcuttur.  

Bugüne kadar çeşitli gazete ve dergilerde sayısı binleri aşan makale ve deneme yazılarım mevcut. Toplumu ilgilendiren hepimizin yapması zorunlu olan, "olmazsa olmaz” cinsinden hayati öneme haiz yazılarımı toparlayıp; "VAKT-İ MUHABBET”  adıyla kitaplaştırmayı arzuladık.

Yaptığımız sohbetlerde, verdiğimiz söyleşi ve konferanslarda, halkımızla çay muhabbetleri yaptığımızda durmadan ve sık sık dile getirdiğimiz; "Hayat veren prensipler” olan Rahmani ilkelerin toplamından ibarettir bu yazılarım.  

Adı geçen yazılarımızın geçmişte kalmaması, arşivde eskimemesi açısından kitap olarak kıymetli okurlarımıza ulaştırmayı bir görev saydık. Asıl konuya geçmeden önce birkaç şiirimle önsözü bitirip muhabbet faslına giriş yapmak istiyoruz.    

                

 

  Öğretmen!

 

"Oku” hitabını rehber eylerler,

Yakarlar melali can öğretmenler,

Her an doğruları hakkı söylerler,

Mecnunca timsali can öğretmenler!

 

Manevi hazlarla irfan öğretir,

Rahmani hızlarla iz'an öğretir,

Kur'anî sözlerle ihsan öğretir,

Mevlana emsali can öğretmenler!

 

Rengine cinsine bakmazlar asla,

Öğrenciyi narda yakmazlar asla,

Zehirli fikirler sokmazlar asla,

Yunusca misali can öğretmenler!

 

Âdem'i eğiten Bir eğitmendir,

Hicretler eyleten gör eğitmendir,

Dostluğa yönelten sor eğitmendir…

Peygamber cemali can öğretmenler!

 

          Sınavdayız Hep!

 

Hak'la ezelde sohbetimiz var,

O sözden beri sınavdayız hep,

"Rabbiniz değil miyim” dedi yar,

O sözden beri sınavdayız hep!

 

Misak-ı evvel bu ahd-i elest,

Kûy-i muhabbet bu akd-i elest,

İlahi hitap bu vakt-i elest,

O hazdan beri sınavdayız hep!

 

Bîganeyim her an "la” diyene,

Sevdalıyım hep "illa” diyene,

"Kelamullahı anla” diyene,

O hızdan beri sınavdayız hep!

 

Müstakim sırat kazanan bir yol,

Ebede kadar uzanan bir yol,

Can kullarıyla bezenen bir yol,

O nazdan beri sınavdayız hep!

 

 

Bela pişirir vuslata taşır,

Bu dünya fani hasrete taşır,

Düşman çoğaltır kesrete taşır,

O özden beri sınavdayız hep!


Yazarın Diğer Yazıları