PAYİTAHTTA BİR ÖMÜR
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
Konya’da etliekmek savaşları-2
SURİYE’YE “OSMANLI YÖNETİM MODELİ” LAZIMDIR.
HRİSTİYAN BİR KOMŞUN NAMAZ KILSA NE DERSİN?
Laiklerin gücü nereden geliyor?
Bitcoin altına rakip olabilir mi?
HAK AŞIĞI AHMED-İ KUDDÛSİ
Yeni Bir Yıla
BİZ YAPTIK BİZ
“Ver Korkuyu” Değil; “Ver Coşkuyu”
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
İNGİLİZLER VE HİNDİSTAN’IN KARANLIK TARİHİ
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Oynamak İstemeyenler Varsa İsteyenler Oynasın
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -2-
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
Tasalanmak hoşunuza gider mi? Her gününüzün işkence içinde olmasını, yediğiniz lokmaların zehir olup boğazınıza düğümlenmesi ve yutkunamamanızı hayal edin! Eşinizin, dostunuzun, evladınızın, yakınlarınızın, anne ve babanızın, komşularınızın… sizden kaçtığını, sizi terk ettiğini hiç düşündünüz mü?
Evladınızın; uyuşturucu müptelası olup gözünüzün önünde eriyip gittiği, kızınızın fuhuştan başı belaya girdiği, babanızın veya annenizin, kumar borcu yüzünden evinizin ipotek edilip banka tarafından satışa çıktığını, kiralık ev bulmakta zorlandığınız, kimsenin size ev vermek istemediğini bir an olsun bir düşünün!
Komşularınızın, insanların size selam vermediğini, sizinle karşılaşmamak için yollarını değiştirdiğini, esnafın, tüccarın size mal vermekten çekindiği, belediyelerin hizmet vermekten kaçındığı, belediye otobüslerinin size taşımak istememesi, taksi ve dolmuşların sizin "dur” işaretinize karşılık vermeden çekip gitmeleri karşısında ne yaparsınız? Parklarda, çay bahçelerinde, kaldırımlarda, cad eve sokaklarda…size görenlerin, sizden kaçtığını hiç tahayyül ediyor musunuz?
İşinizin iyi olmadığını, attığınız taşın ileri gitmediğini, hastalıklarla boğuştuğunuz, kanserle başınızın derde girdiği, böbrek yetmezliğinden sık sık diyalize girdiğiniz, ellerinizin, ayaklarınızın tutmadığı, gözlerinizin görmediği, kulaklarınızın duymadığı, zekanızın çalışmadığı, aklınızın iflas ettiği, dilinizin konuşmadığı… bütün hayat fonksiyonlarınızın sıfırlandığı bir ortam düşünmek ister misiniz?
Her gün evinize; icra memurlarının geldiği, avukatların borç tahsili için kapınızı aşındırdığı, polislerin her an size, "Polis merkezi”ne götürmek için cirit attığı, borçlarla, alacaklılarla uğraşmaktan yorgun düşmek ister misiniz? Senet, çek, parasal sıkıntı, maddi çıkmaz, kazancınızın sizi mutsuz etmesinden haz alıyor musunuz?
Elektrik, telefon, internet, doğalgaz, su ve yakacak borçlarından dolayı bütün hatların kesildiği, mutfak harcamalarında elinizde beş kuruşun olmadığı, elektriksiz olmaktan dolayı karanlıkta kaldığınızı, doğalgaz borcu yüzünden kaloriferlerinizin yanmadığı, telefon borcunu ödemediğiniz için iletişim kuramamanız, eşinizin, parasız olmanızdan dolayı sizi terk ettiği, çocukların yüzünüze bakmadığı, yanınızda yemek yemekten çekindikleri hatta uzak durdukları… bir durumu aklınıza getirebiliyor musunuz? Veya böyle bir halde olmak ister misiniz?
Bunları yapmak veya yapmamak sizin elinizde! Siz isterseniz bütün olumsuzluklara "dur” diyebilirsiniz. Aklınız var, fikriniz var, mantığınız var. Allah size ne güzellikler vermiş! Yeter ki, "ben bu işin üstesinden gelebilirim, benim de bu işte emeğim bulunsun, ben de katkıda bulunmak istiyorum…” diyelim.
Devamlı başkalarından bir şeyler beklemek; "benim kafam çalışmıyor, ben bir şey bilmem, elimden kör eşek yem yemez, beceriksizim…” demektir ki, bu, kendinize en büyük kötülüktür. Allah; "iman edin, namaz kılın, zekat verin, hacca gidin, ameli salih işleyin…” derken sizin yerinize başkaları iman etsin, başkaları namaz kılsın, başkaları zekat versin, başkaları hacca gitsin mi diyor?
Kavruluyoruz!
O yandan bu yana savruluyoruz,
Her an "Keşke”lerle kavruluyoruz,
Nere gidiyoruz ne oluyoruz?
Niçin "Keşke”lerle kavruluyoruz?
Nedamet rüzgârı başta esiyor,
Gönüller öldürüp nefes kesiyor,
Her gün binlerce kez ipe asıyor,
Hala "Keşke”lerle kavruluyoruz!
Mevsim hazan oldu yaprak düşüyor,
Havalar soğudu her yan üşüyor,
Gözler kan ağlıyor yaşlar taşıyor,
Hala "Keşke”lerle kavruluyoruz!
Bak iki kere iki dört etmiyor,
Ellerde derman yok ayak tutmuyor,
Yediğimiz yemek lezzet katmıyor,
Niçin "Keşke”lerle kavruluyoruz?
Zamanın kadrini hiç bilemedik,
Ömür boşa gitti ders alamadık,
Yaşları silecek el bulamadık,
Her gün "Keşke”lerle kavruluyoruz!
Sık sık ölenleri görüyor muyuz?
Allah kelamına varıyor muyuz?
Aklımızı ilme yoruyor muyuz?
Neden "Keşke”lerle kavruluyoruz? (20 MART 2023)
PAYİTAHTTA BİR ÖMÜR
SÖZLERDE KENDİMİZİ ARAMAK
SEVGİ, İNSANA HAS BİR MEZİYETTİR!
VATAN VE İSLAM ŞAİRİ
YAZARLIK HAYATIM-YAYIMLANAN KİTAPLARIM VE EVRENSEL MESAJLAR SERİSİ
VAKT-İ MUHABBET
VUSLATININ 751. YILINDA MEVLANA
HER ZALİM CEZASINI ÇEKECEK!
TEVHİD’İN HAYATA YANSIMASI
PAYİTAHTA RUH VERENLER