TÜRKİYE’YE YAPTIRIM SÖKMEZ!

Hep yaptılar, her zaman Türkiye'yi yokuşlarda susattılar. "Bizden habersiz hiçbir iş yapmayacaksın, bize bağlı kalacaksın, sakın ha ağır sanayi lafını ağzına alma. Ben yat dersem, yatacaksın, kalk dersem kalkacaksın…” diye bizi yıllarca özümüzden uzaklaştırmanın planlarını uyguladılar.

Marshall yardımı yapıyoruz diye genetiğimizi bozdular. Tek müttefik ABD dediler. Ama müttefikliğe uymadılar. Kıbrıs'ta Türklere işkence yapan, olmadık hakaretlere maruz bırakan Yunanistan'a ses çıkarmadı; "sen ne yapıyorsun, Türkiye NATO üyemiz, bizim müttefikimiz, onlarla iyi geçinmek zorundasın” demedi. Kıbrıs çıkarmasında haklı olmamıza rağmen; "benim silahımı kullanamazsın” diyerek en sadık müttefiki olan Türkiye'ye silah ambargosu uyguladı.

Türkiye yıllarca terörle mücadele ederken ABD, terörü destekledi, onlara tırlar dolusu cephane yardımı yaptı. Parasını verdiği halde uçağımızı teslim etmedi. Türkiye sınırları içindeki terörü bitirme çabasında çeşitli ayak oyunları oynadı. Suriye'yi terörize etti, Irak'ta terör üssü oluşturdu.

ABD ve Batı her yerde, her ülkede; barışı, huzuru, kardeşliği bozdu. "demokrasi” yalanlarıyla ülkeleri yangın yerine çevirdi. Bütün İslam ülkelerini ayağa kalkamayacak hale getirdi. O ülkeleri; kendi kültüründen, kendi fikrinden, kendi inancından olan satılık ve köle ruhlu, mankurt insanlarla yönetti.

Dünyaya Siyonizmi, Masonluğu, ateizmi, deizmi ikame etmeye çalıştı misyonerleri vasıtasıyla. Kitaplarda geçmişimize küfürler eden yazılarla fikrimizi felç etti. Materyalist felsefeyle, Kur'anî gerçeklerden insanımızı uzaklaştırdı.

Bunları görünce; "tamam ben dünyanın efesiyim, istediğimi yaparım, yaptırırım, kimse bize engel olamaz, engel olmaya çalışanlara darbelerle cevabını veririz…” dedi. Ta ki AK PARTİ iktidarlarına gelinceye kadar!

Ne zaman Tayyip Erdoğan Türkiye'nin lider koltuğuna oturdu, işte o vakit şafakları attı. Zira sayın Erdoğan yenir yutulur bir insan değildi. Haksızlıklara tahammülü yoktu. Her yerde, her zeminde zalimin yüzüne karşı haykırıyor, şamar gibi suratlarına iniyordu. Davos'ta, İsrail Cumhurbaşkanının yüzüne; "Siz öldürmeyi iyi bilirsiniz” diyerek tarihi bir cevap verdi ve "One Minute” deyip rest çekerek salonu terk etti. Bu hareket karşısında bütün dünya buz kesti. Özellikle ABD, İsrail ve Batı; "Bu adamla başa çıkamayacağız, bununla işimiz var…” demeye başladı.

  1. ve Batı, eskiden olduğu gibi yine darbe yapmaya yeltendi. Her darbe teşebbüsünde karşılarında kaya gibi dimdik duran Türkiye'yi buldular. AK PARTİ'ye karşı ne kadar ayak oyunu oynanmaya yeltenilmişse, hepsinde en sert biçimde cevaplarını aldılar.

Son darbe girişimleri 15 Temmuz 2016 yılındaydı. Ama bu sefer vatan, millet sevdalısı hükümet ve hükümetin icraatlarını destekleyen, darbelerden bıkan vatanseverlerin sert müdahalesiyle karşılaştılar. Darbeye yeltenen satılık beyinli, şanlı ordumuzun içine sızan hainler tek tek yakayı ele verdi ve cezalarını çekiyorlar.

Tayyip Erdoğan durmuyordu, onu durdurmak mümkün değildi. Zira bu ülkeye borcu vardı; hizmet etmek, atalarına yapılan ihanetlerin cevabını vermek, tarihin doğru yazılmasını sağlamak, gündem olmak değil, günden yapmak, tarihe yön vermek…gibi kutsal bir görevi vardı. Bu samimiyetinin karşılığını da Rabbimiz karşılıksız bırakmıyordu.

Yıllarca mahkum ve mahpus olan Ayasofya'nın asli hüviyetine kavuşması, bütün tarihi ve kültürel hazinelerin gün yüzüne çıkarılması, ihmal eden değil, imar eden bir yönetim anlayışıyla Türkiye güzel günler yaşamaya başladı.

Doğu Akdeniz ve Karadeniz'de doğalgaz ve petrol rezervi bulundu. Hem yıllarca yetecek derecede. Yerli otomobil yapıldı. İHA, SİHA ve yerli tüfeğimizi kullanmaya başladık. Kendi gemimizi, kendi helikopterimizi, kendi uçağımızı, kendi uydumuzu… yapmak için kolları sıvadık.

  1. böyle olunca; ABD, Batı ve İsrail'in ocaklarına incir ağaçları dikildi. Artık karşılarında eski; silik, gelen ağam giden paşam, "emredersin mösyö” diyen bir anlayış yoktu. Tabii bu durum karşısında Savunma sanayi Başkanı İsmail Demir'e yaptırım getirmek zorunda kaldılar! Bu, adeta kesilen sakalı tıraş etmeye benziyor. Zira tıraş edilen sakal eskisinden daha gür çıkar. Fakat Türkiye, yerli ve milli sanayiyi devreye sokarak Batının kolunu kesti. Kolu kesilen hiçbir iş yapamaz! Bundan sonra Türkiye'ye hiçbir yaptırım sökmez. Türkiye ayağa kalktı, koşuyor istikbale doğru.

 

 

Anadolu'yum!

 

Ezelden beri, Anadolu eriyim,

Türkoğlu Türk'üm, yiğit Anadolu'yum,

Burada yerim, Türkiye neferiyim,

Türkoğlu Türk'üm, yiğit Anadolu'yum!

 

Dört tarafımdan, düşmanla kuşatıldım,

Susuz kondum hep, yokuşta susatıldım,

Susmadım asla, korkusuzca atıldım,

Türkoğlu Türk'üm, yiğit Anadolu'yum!

 

Kahraman ülke, civan Ana doluyum,

Tüm zerrelerim, korku verir düşmana,

Hain değemez, bu mübarek toprağa,

Türkoğlu Türk'üm, yiğit Anadolu'yum!

 

Hak erenleri, Allah dostları kurdu,

Türkiye'm benim, fatihle dolu ordu,

Can şehitlerin, kefensizlerin yurdu.

Türkoğlu Türk'üm, yiğit Anadolu'yum!

 

Yiğitler Tanıdım!

 

Tarihte binlercesi gelip geçtiler,

Allah için yol alan yiğit tanıdım,

Zalime kurşun oldu delip geçtiler,

Hak rızasında kalan yiğit tanıdım!

 

 

 

 

 

 

Oku mazilerini düşün dünleri,

Dostlukla kucaklayın yakın kinleri

Kesilmesin hiçbir an sakın ünleri,

Kula sevgiyle gülen yiğit tanıdım!

 

İşte onlar dünyada birer Ensar'dır,

Gönüllerin sultanı ehil unsurdur,

Yıkılmayan kaledir çetin bir surdur,

Aşkın tadını bulan yiğit tanıdım!

 

Durmuyor dinlenmiyor veren el için,

Gecesi gündüzü yok varan yol için,

Amaçları kardeşçe saran kol için,

Gözyaşlarını silen yiğit tanıdım!

 

Terörü öldürürler Hak aşkı için,

İnsanı güldürürler ak aşkı için,

Sevgiyle doldururlar halk aşkı için,

Hak sevgisiyle dolan yiğit tanıdım!

 

Dört kıta yedi iklim dolaşırlar hep,

Can veren pervaneyle buluşurlar hep,

İnsan kalbine girer anlaşırlar hep,

Canlara şifa olan yiğit tanıdım!

Yazarın Diğer Yazıları