Hepimizin malumu, hepimiz yakından izliyoruz! İzledikçe de hafakanlarımız kalkıyor, sinirlerimiz bozuluyor, kan beynimize sıçrıyor! Çok değil, 9 ay öncesine gidelim; yani 7 Haziran seçimlerinin yapıldığı zaman dilimine; Meclis’e girmeye hak kazanan HDP’liler, kendi partili belediye başkanlarının da; destek ve himayesinde şehirlerde hendekler kazdılar, asfaltların altına mayınlar koydular, şehirleri adeta havaya uçurmaya yönelik faaliyet içine girdiler! Bunun için belediye araçlarını da kullanmaktan çekinmediler! Terör olaylarını azdırdıkça azdırdılar!
“Öz yönetim” sözleriyle, güya Kürtlere özgürlük, haklarının verilmesi.. gibi utopik bir çok hayallerle barışı, kardeşliği, sevgiyi, kalkınmayı, ilerlemeyi, büyümeyi, ayağa kalkıp koşmayı ülkeye çok gördüler!
“Öz yönetim” onlara göre, ülkeyi terörize etmek, anayasal düzeni bozmak, dolayısıyla demokrasiyi, insan haklarını, hukukun üstünlüğünü rafa kaldırarak güzelim Türkiye’yi dış güçlere teslim etmek gibi bir akıl tutulmasıyla hareket ettiler! Bakıyorum bu bölgedeki şehirlere adeta harabe! İnsanlar göçe zorlanıyor!
“Neden?” diye soruyorum kendi kendime; “Neden Türkiye’yi bu hale getirmeye çalışıyorlar?” aslında meseleyi köklü olarak tahlil edersek, cevabını buluruz. Geçtiğimiz Cumartesi günü 12 Mart idi. Yani İstiklal marşımızın kabulünün yıl dönümü. Türkiye’mizin verdiği istiklal mücadelesinin, tarih boyu haçlılara, Türkiye düşmanlarına karşı yaptığı kavganın, başarıyla sonuçlanmasının marşı!
Eskiyi bilmeyen, tarihinden haberi olmayanlar, ülkemin bugünkü güzelliğinin kıymetini anlayamaz! Âkif merhum; “Allah bu millete bir daha istiklal marşı yazdırmasın” sözündeki anlamı bilmeyenler…Türkiye’ye çelme takmak isteyenlerin arkasında durmakta bir sakınca görmezler!
Orhan Pamuk, HDP’li milletvekillerinin Meclis’ten uzaklaştırılmak istendiğini belirterek; “Türkiye’de iç savaş yaşanmasından korkuyorum. Şükür, son 15 yıllık gelişmeler bizi askeri darbelerden uzaklaştırdı ama tam da demokrasiye geldiğimiz ne yazık ki söylenemez. Gazetelerin kapatılmasına, hukuk hileleriyle gazetelerin, yazarların yazma özgürlüklerinin elinden alınmasına karşıyım. Şimdi öyle anlaşılıyor ki sırada milletvekillerimizi susturma, onları parlamentodan uzaklaştırma hesapları var. Sakın ha böyle bir şey yapmayalım. Milletvekillerinin milletvekilliğini düşürmeye iktidar partisinden milletvekilleri ve düşünürler de karşı. Bunu yapmak geri dönüşsüz bir hataya doğru gitmek olur" demiş.
Bu düşüncede doğru söz de var, yanlış yön de. Dokunulmazlıkların kaldırılmamasının arkasında, “sakın ha teröristlere bir şey yapmayın, onlar isterlerse hendek kazsınlar, şehirleri talan etsinler, ülkeyi dışarıya el avuç açar hale gelsinler, eskisi gibi her aklına esen on yılda bir darbe yapsın, ülkenin önünü açmak isteyenlere hayatı zehir etsin, dini ve milli anlayışlara yasaklar getirilsin, hukuk çiğnensin, insan hakları ihlal edilsin… yani karanlık bir tablo çıksın!” anlayışı yatmaktadır.
ABD, CHP ve HDP: “YPG terör örgütü değil” demekte ısrar ediyor! Türkiye’deki PKK, Suriye’ye geçince; PYD ve silahlı olunca YPG oluyor! Türkiye, yıllarca terörden çeken, binlerce insanını teröre kurban veren… bir ülke!
“Kökü kazınıncaya kadar terörle savaş devam edecek” diyen, kararlı ve azimli bir hükümetin yanında mı yer alırsınız? Yoksa terörden nemalananların yanında mı? İnsan kanı içen vampirleri mi desteklersiniz? Yoksa, huzuru, barışı, kardeşliği, sevgiyi, baharı ülkeye getirmek isteyenlerin yanında mı?