PAYİTAHTTA BİR ÖMÜR
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
Konya’da etliekmek savaşları-2
SURİYE’YE “OSMANLI YÖNETİM MODELİ” LAZIMDIR.
HRİSTİYAN BİR KOMŞUN NAMAZ KILSA NE DERSİN?
Laiklerin gücü nereden geliyor?
Bitcoin altına rakip olabilir mi?
HAK AŞIĞI AHMED-İ KUDDÛSİ
Yeni Bir Yıla
BİZ YAPTIK BİZ
“Ver Korkuyu” Değil; “Ver Coşkuyu”
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
İNGİLİZLER VE HİNDİSTAN’IN KARANLIK TARİHİ
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Oynamak İstemeyenler Varsa İsteyenler Oynasın
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -2-
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
28 Şubat süreci, Necmettin Erbakan'ın başbakan, Tansu Çiller'in başbakan yardımcısı olduğu 28 Şubat 1997'de yapılan Millî Güvenlik Kurulu toplantısı sonucu açıklanan kararlarla "İrtica"ya karşı başlayan ordu ve bürokrasi merkezli süreç. Süreç, Erbakan'ın istifasına ve REFAHYOL Hükûmetinin dağılmasına yol açmıştır.
"İrtica” dedikleri; İslamî hareket, Müslümanca ve insanca yaşamaktı. İslami duyarlılığı olmayan, İslam'ın "İ”sinden bile rahatsızlık duyanlar, sık sık yaptıkları gibi 28 Şubat'ta da Müslümanların üzerine gitmek, Müslüman avı başlatmak için devreye girdiler.
Çeşitli bahanelerle İnançlı kesime kan kusturmak, yollarını kesmek, istikballerini engellemek, "Anadolu İrfanı”na yol açan, ülkede barışı, kardeşliği, kalkınmayı, gelişmeyi, büyümeyi istemeyen İslam düşmanları tarafından Fadime Şahin, Müslüm Gündüz, Ali kalkancı senaryoları ürettiler. Aczi Mendi tarikatı diye ne olduğu belirsiz bir oluşum ortaya çıktı…
Ülkeyi tam anlamıyla karanlığa ve teröre teslim ettiler. Birçok insanımızı hapislerde yatırıp delirttiler. Birçoğuna yapılan işkencelerin haddi hesabı yoktu. Tam anlamıyla bir cadı kazanı kaynıyordu ülkede!
Yurdun her yerinde başörtüsü, sakal ve İslami hassasiyeti olanlara karşı takip ve avcılık başlamıştır. Bunun için kurumlara BÇG denilen ajan teşkilatını saldılar. Toplumu kamusal alan sayıp, kamusal alanda başörtüsü yasağı getirdiler. Evlerden Kur'an'ları, dini yayınları kaldırdılar. Vaazları takibe aldılar. Camiler, cemaatler, namazlar… bile denetim altına girmişti. Kesilen Kurbanların derisini ve etini nereye verilmesi gerektiğine onlar karar veriyorlardı. Meslek okullarının köküne dinamit koydular. İmam Hatip Liselerini; "Siyasi hayatıma da mal olsa kapatacağım” diyerek orta kısımlarını kapattılar ve İmam Hatiplere girmeyi engellediler. Herkes korkuyordu. Herkeste bir tedirginlik vardı.
28 Şubat, çok mağdur üretti;
1978'de sınavda ilk 1000'e girdi Ankara Siyasal'ı kazandı, okutmadılar. 1980'de İzmir Hukuk'u kazandı okutmadılar. 1987'de Konya İlahiyat'tan mezun oldu ve öğretmenliğe başladı. 28 Şubat'ta açığa aldılar ve 12 yıl sonra öğretmenliğe geri döndü.
Türk siyasi tarihine "postmodern darbe" olarak geçen 28 Şubat sürecinde derslere başörtülü girdiği gerekçesiyle öğretmenlikten ihraç edilen ve 16 Ocak 2021'de 48 yaşındayken vefat eden Zekiye Yağmurcu, başörtüsü için verilen mücadelede hep ön saflarda yer alıyordu.
İstanbul Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü mezunu olan Zekiye Yağmurcu, 28 Şubat sürecinde başörtüsü direnişine omuz verdi ve düzenlenen eylemlerde en ön saflarda yer aldı.
Görev yaptığı Şişli Anadolu İlköğretim Okulunda derslere başörtülü olarak girdiği gerekçesiyle öğretmenlikten ihraç edilen Yağmurcu, bu süreçte de başörtü mücadelesinde bir an olsun geri durmadı.
İhraç edildiği öğretmenlik görevine 14 yıl aradan sonra dönen 2 çocuk annesi Yağmurcu, uzun süredir tedavi gördüğü kanser hastalığı nedeniyle 16 Ocak 2021'de hayatını kaybetti.
Yukarıda sadece iki tane örnek verdim. Saymaya kalksam sayıya, hesaba gelmeyen mağdur hikâyeleri çıkar. "28 Şubat bin yıl sürecek” demişlerdi. Ama Rabbim, inananlara, samimi olanlara nusratını gönderdi. 28 Şubatçılar da gereken cezayı aldılar.
Bu ülkeden; "Anadolu irfanı” eksik olmadı ve olmayacak. Bu irfanla, bu şuurla, bu imanla ebediyete kadar gidecek bu yolculuk.
Darbe!
Rüyamıza rol çizdiler,
Gülistanımı bozdular,
Güllerimi hep ezdiler,
Bahçemize daldı darbe!
Nice canlarım haşlandı,
Fikirlerimiz dışlandı,
İnsanlarımız fişlendi,
Manaları sildi darbe!
Silah gösterip estiler,
Sağdan soldan çok astılar,
Eve girdi can bastılar,
Beddualar aldı darbe!
BÇG'yi doldurdular,
Masumları öldürdüler,
Kardeşliği soldurdular,
Korkularla kaldı darbe!
Yayınları sorguladı,
Bilgileri kurguladı,
Dindarları kargıladı,
İnsanlığı sildi darbe!
On Beş Temmuz milat oldu,
Kıyamımız mikat oldu,
Kefenimiz hilat oldu,
Belasını buldu darbe!
Emek Hırsızları!
Özümü kemirdiler, martaval anlattılar,
Canıma kurşun attı, durmadan ağlattılar.
Rüyaya sansür kondu, yokuşta susattılar,
Terörle ülkemizi, dört koldan kuşattılar.
Hayırlı iş yapmadı, hizmete bakmadılar,
Gönülleri kırdılar, hürmete akmadılar.
Ekmeğimi yediler, suyumuzdan içtiler,
Havasını kullandı, köprüsünden geçtiler.
Milli Kültürü bozdu, emeğimi çaldılar,
Gençlerimi kışkırttı, düşmanlığa saldılar.
Huzur ortamına fitne tohumu ektiler,
Barış ocağıma incir ağacı diktiler.
İnsanlığı bıraktı, hainlere uydular,
"Şucu, bucu”diyerek, milletimi soydular.
PAYİTAHTTA BİR ÖMÜR
SÖZLERDE KENDİMİZİ ARAMAK
SEVGİ, İNSANA HAS BİR MEZİYETTİR!
VATAN VE İSLAM ŞAİRİ
YAZARLIK HAYATIM-YAYIMLANAN KİTAPLARIM VE EVRENSEL MESAJLAR SERİSİ
VAKT-İ MUHABBET
VUSLATININ 751. YILINDA MEVLANA
HER ZALİM CEZASINI ÇEKECEK!
TEVHİD’İN HAYATA YANSIMASI
PAYİTAHTA RUH VERENLER