Tarihi Yeniden Yazmak

Tarih yazmak, tarihi yeniden ele almak, şimdiye kadar yazılanlara, anlatılanlara, söylenenlere itibar etmeden yeni bir sayfa açmak…

Tarih yazmak çok önemli. "ben öyle bir şey yapayım ki tarih yazayım” demekle tarih yazılmıyor. Tarih yazmak; tarihi kökleri inkâr etmeden, atalarımızın yaptıklarını, iyisiyle, kötüsüyle, doğrusu ve yanlışıyla inceleyip gelecek nesillere aktarmakla olur.

Hiç unutmam, öğrencilik yıllarımızda hep ve sık sık Cumhuriyet övülür, Osmanlı'ya sövülürdü! II. Abdülhamid han, Vahdettin… vatan haini olarak lanse edilir, diğerleri baş tacı olarak aktarılırdı.

Bir programda Süleyman Demirel; "Osmanlıyı şimdiye kadar kötü göstermemizin sebebi, Cumhuriyet'i ikame etmek içindi” diye söylemişti.

Mesela okuduğumuz tarihlerde Fahrettin Paşa'dan pek söz edilmezdi. Kûtü'l Amara'den haberimiz yoktu. Hatta o kadar ki, tarihte sözü edilse bile bazı kişiler, ya tarihçiler tarafından, ya devletin baskısıyla veya bir başka yerlerden gelen tehditle kaleme alınıyor ve bize okutuluyordu gibime geliyor!

"Bunları neye dayanarak söylüyorsun” diyenler mutlaka çıkacaktır. Hani bir söz var ya; "Perşembe'nin gelişi, Çarşamba'dan belli olur” denir. Aynen bunun gibi. Örnek mi istersiniz? İşte size örnekler;

Prof. Dr. Osman Turan; "Türkiye'de Siyasi Buhranın Kaynakları” isimli, Nakışlar yayınevinden çıkan, 1979 baskılı kitabında şöyle der;

"Sultan Hamid ve devri, Türk tarihinin çok önemli ve karışık bir safhasını teşkil eder. Bu devirde emperyalizm, doymayan ihtiraslarla Osmanlı İmparatorluğuna karşı şahlanmış ve içeride de milliyetler kaynaşmış veya kışkırtılmıştır. Bu duruma rağmen İmparatorluk, Adriyatik denizinden Basra körfezine kadar muhafaza edilmiştir ki, bunda başlıca sebep; saltanatı 33 yıl süren, bu padişahın siyasi kudreti olmuştur. Abdül Hamid Han'ın imparatorluğu nasıl buhranlı devirde teslim aldığı ve kendinden sonra devletin, dokuz yılda ne kadar dağıldığı ve hatta ana vatan Anadolu'nun bile istila edildiği göz önüne getirilirse, tarihin bu padişah hakkında vereceği şaşmaz hüküm, lehinde olacak ve tenkitler, detaya inhisar edecektir. …..

………..

 

Sultan Hamid devri, tarihimizin ne kadar girift bir bölümünü teşkil ederse, onun şahsiyeti etrafında ileri sürülen görüşler de o derece birbirine aykırı, hissi ve maksatlı olmuştur. ….

 

…….

 

Osmanlı İmparatorluğuna göz diken emperyalist devletlerin emelleri, onu içten kemiren çeşitli kurum ve kuruluşların yıkıcı faaliyetleri, Türk-İslam düşmanlığı ve nihayet Siyonistlerin, Filistin'de yurt kurma gayeleri, bütün şer güçleri birleştirmiş ve Sultan Hamid'i de müthiş bir propagandanın hedefi yapmıştır…(s. 29…)

Osman Turan hocamız, kitabının bir başka yerinde; Aydınların, propagandaya alet olduğunu, emperyalist devletlerin himayesinde çalışan; Rum, Ermeni, Yahudi, Suriyeli ve Arnavut komitelerini Türk devletine ve Sultan Hamid'e karşı çeşitli suikastlara sevk etmişti…

Bazı aydınların(!), Sultan Hamid düşmanlığına bu unsurlarla birleşerek, vatan aleyhine varan faaliyetleri olmuştur. Jön-Türkler, Avrupa'nın büyük merkezlerinde hayal ve maceralara kapılmış veya ücretli ajan olarak bu düşman komitelerine katılmışlardır…( A.g.e. s. 36…) (Türkiye'de Siyasi Buhranın Kaynakları, Prof. Dr. Osman Turan, Nakışlar Yayınevi, 1979)

 

 

Hesap Sorulur!

 

İnsana bakınca Hakkı görmeyen,

Kula insanca hakkını vermeyen,

Riyadan, maskeden özünü bulmayan,

İnsanımsılara hesap sorulur!

 

Herkesin içinde gülücükler veren,

Tek başına kalınca sırtını dönen,

Şakşağı, alkışı pek seven,

Riyakarlara hesap sorulur!

 

Samimiyeti içinden atan,

Helal lokmasına haram katan,

Yalanla kalkıp, yalanla yatan,

Yüzsüzlere hesap sorulur!

 

Allah'la, Kur'an'la aldatan,

Ülkesine darbeler yapan,

Acımadan bombalar atan,

Hainlere hesap sorulur!

 

KAZIM ÖZTÜRK


Yazarın Diğer Yazıları