Siz Hiç Aç Susuz Kaldınız mı?

Version:1.0 StartHTML:0000000192 EndHTML:0000007999 StartFragment:0000002650 EndFragment:0000007963 SourceURL:file://localhost/Volumes/PAYLASIM-4/6%20-%20al%C4%B1nd%C4%B1/6.%20sayfa.doc

Hiçbir canlı uzun süre aç ve susuz kalamaz. Can taşıyan hiçbir varlık başka canların heba olmasına göz yumamaz. Bu,canlıların sudan yaratıldığının açık delilidir. Su olmadan hayat da olmaz.

Sıcakların zirve yaptığı şu günlerde hele ramazan gibi mübarek ve kutlu bir ay içinde oruç tutarak, sıcağa direnmeye çalışan, 16 saat gibi bir zaman içinde her türlü nimetlere, her çeşit sıvıya direnç göstermek insan olarak son derece önemli ve bir o kadar da gerekli bir durumdur.

Önemlidir çünkü; yüce yaratanımız bizi teste tabi kılıyor! Şöyle diyor; “verdiğim bunca nimete karşı, lütfettiğim bu kadar ihsan mukabilinde bana 14 saat oruçla, aç kalarak sabredebilecek misiniz? Bedenin her türlü aşırı isteklerini bir kenara atarak benim emrime; “evet ya rabbi senin dediğini ve istediğini yapacağım ve yapıyorum” diyerek şeytan’nın değil, senin yanında yer alacağım!” diyerek hareket etmeye mecburuz. Mevlana şöyle söylüyor; “eğer nefis atına biner, onu dizginler, hakim olursan ahire gidersin. Ama nefis atı sana biner, sana hakim olur, seni istediği yere götürürse o zaman ahıra gidersin”

Evet sıcakların 40-45 dereceyi gösterdiği şu günlerde; “Allahım, lütfun da hoş, kahrında hoş, senden ne gelirse başımızın tacı, sen kullarını bunaltmaz, darda koymaz bir çıkış yolu gösterirsin”, Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretlerinin dediği gibi; “görelim Mevla n’eyler! N’eylerse güzel eyler!” ifadesiyle hareket edildiği zaman ne sıcak etkiler, ne açlık ve ne de susuzluk!

Esasında, “termometreler 40-45’i gösteriyor, nasıl tahammül edeceğiz? Millet havuzlarda, denizde, subaşlarında çare arıyor!” gibi sözleri medya oldukça abartıyor! Bunu duyan halk da, “demek ki dayanılamayacakmış, demek ki bu sıcaklarda insan dayanamazmış…” diyerek, oruçtan azade kalıp kendini oruçsuzlukla iyi bir şey yaptığını zannedidor! Hiçbir şey olmaz korkmayın. Bakın bugün orucun 9’u. Dokuz gündür havalar yeterince sıcak geçiyor. Ne oldu? telef olan, hayatı sona eren mi oldu?- tabii hastalık, yaşlılık, gerçekten dayanamamak, doktorların, “oruç tutamazsın” dedikleri hariç- Allah gerçekten sabrını veriyor! Bir kolaylık gösteriyor! Zaten kullukta; sabır, sebat, iradeye hakimiyet, kararlılık önemlidir.

“zerre miktarı iyilik yapan onu görür, zerre miktarı kötülük yapan da onu görür.” İlahi fermanı bize yol gösteriyor. Tabir yerindeyse yol haritamızı çiziyor. Yapılan hiçbir şey yerde kalmıyor ve boşa gitmiyor! Üstelik iyilikler; en az 10- 100-1000 ve sayısız ödüllerle katlanıyor! Ama kötülükler kendi mislince yani; bir kötülüğe bir karşılık! Sonra bir iyilik yapılmasa da ödüle layık oluyor! ama bir kötülük düşünülüp yapılmadığı zaman da ödül alıyor! Zira sabrettiği, kötülükten uzak kaldığı için.

İyilik kime ve neye karşı yapılırsa yapılsın değişmez. Bu, ister bir hayvana, ister bir bitkiye, ister bir ağaca… “yoldan geçenlere engel olan engelleri kaldırmak sadakadır”. Mesela sıcaktan bunalmış, dili damağı birbirine yapışmış, susuzluktan adeta bitap düşmüş bir hayvana bir kap su vermek, onun serinlemesi için çareler üretmek, susuzluktan yaprakları buruşmuş olan ağaçlara su vermek… bunların her biri bizim insan olarak Cennete girmemize vesiledir!

Başkalarının aç ve susuz kaldıklarında çektiklerini anlamak için bizim de aç susuz kalmamız gerekir! bunu da oruç sağlıyor! Yani oruç bir çeşit empati kurmamıza vesile oluyor! biz aç ve susuz kalalım ki başkalarının bu durumu sebebiyle onlara yardım elimizi uzatabilelim. Dünyanın öbür ucu diyebileceğimiz burma Müslümanları -Arakan Müslümanları-, çeşitli işkence ve insanlık dışı muamelerle çok zor günler yaşıyorlar! Eğer oruç tutmak; başkalarına ilgisiz kalmak ise o zaman bu oruç, oruç değildir! Başkalarının derdiyle dertlenmemek ne insanlıktır ve ne de Müslümanlık!


Yazarın Diğer Yazıları