Şimdi Sırada Başbakan Seçimi Var

Hayırlısıyla Cumhurun başkanını seçtik! Şimdi halk; “tam istediğim gibi oldu, istediğim insanı başkan olarak seçtik, bundan sonra yetki de, mühür de benim elimde, öyle bir yerlerden talimat alarak başımıza getirtmeyeceğiz! Bizim söz sahibi olmadığımız bir şeye onay vermeyiz. Artık; benim inancımla, değer yargılarımla, milli ve manevi değerlerimle kimse oynayamaz! Bir avuç azınlık beni yönetemez! Bundan böyle; başı kapalı eşim, kızım, bacım… rahatlıkla dolaşabilecek! Ben böyle istiyorum. Kimsenin de inancına karışmıyorum.” demektedir.  
Evet, artık sırada Başbakan seçimi var. Tabii herkes bir şeyler söylüyor. Şu olsun, bu olsun. Şu olursa daha iyi, bu olursa parti bölünür, istifalar gelir… şeklinde spekülasyonlar dolaşmaya başladı.
Yıllardır takip ediyorum. Hiçbir zaman birilerinin dediği, bazılarının arzuladığı ve partide kırılma, kopma, ayrılma, küsme, kızma, partiyi küçültme, zor durumda bırakma… gibi bir olumsuz durum meydana gelmedi. Belki kendi aralarında olmuştur ama bu, basına ve topluma yansımamıştır! Güzel olan da budur zaten. Böylesine olumsuzlukların olmamasında; dirayetli, karizmatik yapıya sahip bir Genel Başkanın varlığı inkâr edilemez. Ancak şunu unutmayalım ki partilerdeki genel başkanlar kalıcı değil. İşte sayın Erdoğan, Cumhurbaşkanı olarak Çankaya’ya çıkıyor! O, Çankaya’ya çıktı diyerek, milletin teveccühünü kazanmış bir parti küçülecek mi? Eski istikrarını kayıp mı edecek? Parti, Erdoğan’la mı var kabul edilecek?
Bunların hiç birisi olmayacak! Herkes, her zaman olduğu gibi ters köşeye yatacak! Yine eski istikrarını koruyacak, eskiden olduğu, sayın Erdoğan zamanındaki gibi performansını sürdürecek! Zira AK PARTİ; rastgele bir parti değil. Bu parti bir dava partisi, bir ideali gerçekleştirmek istiyor! Onun için partideki bütün insanlar, aynı davaya gönül vermiş, aynı hedefe kilitlenmiş kimseler!
Şayet gelişigüzel bir parti olsaydı; 12 yıl destan yazamazdı! Her seçimde halkın, daha çok teveccühüne mazhar olamazdı! Ama mutlaka yeni genel Başkan ve Başbakan- her ne kadar Erdoğan kadar hatip ve karizmatik olmasa da- ülkeye hizmette geri kalmayacak, partide ayrılmalara, kırılmalara, küskünlüklere ve kamplara ayrılmaya izin vermeyecektir.
AK PARTİ’nin haklı olan; 3 dönem kuralına göre birçok kurucu, yönetici, bakan ve milletvekili 2015 seçiminde olmayacaklar. Bu, şu demek değildir; “benden sonra tufan.” İşte AK PARTİ felsefesinde bunu göremezsiniz. Zaten halkın gönlünde taht kurmasına sebep olan etkenlerden birisi budur. Örnek mi; sayın Abdullah Gül, Cumhurbaşkanlığına aday olunca, Başbakan sayın Erdoğan; “kardeşim, bu partinin motoru benim, Cumhurbaşkanlığı benim hakkım” demedi. Severek ve hiçbir kaprise kapılmadan; “adayımız Abdullah Gül kardeşimiz” diyerek, güzel bir örnek oluşturdu! Böyle bir anlayış, böyle bir samimiyet olunca kimin Başbakan ve Genel Başkan olmasının o kadar önemi yok.
Önemi yok, çünkü bu parti ANAP gibi değil. ANAP, sayın Özal Cumhurbaşkanı olunca istikrarını kaybetmişti. Ona bakarak, onu örnek göstererek sonuca varmak yanlış olur. AK PARTİ içinde herkes değerli, herkes Genel Başkan ve Başbakan olmaya layık! Adı ne olursa olsun, yakında göreceğiz ki, asla, birilerinin arzu ettikleri gibi olmayacak, bütün hızıyla, bütün heyecanıyla ve bütün performansıyla yoluna devam edecektir. Yeter ki milletçe teveccühümüzü esirgemeyelim. Çünkü bir elin nesi var, iki elin sesi var.


Yazarın Diğer Yazıları