SEVGİ ÜZERİNE

 

Mevlana Celaleddin-i Rumi'ye isnat edilen ama aslında ona ait olmayıp İranlı şair Ebu Said Ebu'l Hayr'a ait olan;

"Gel ne olursan ol yine gel…” sözü hepimizi en kısa zamanda dönüştürmeye yönelten, etkin bir ifadedir. Gel ama geldiğin gibi kalma, çamur geldiysen, hamur olarak; kamış geldiysen ney olarak; yamuk geldiysen, elif olarak… git demektir. Çünkü eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz.

Sevgiyi içine yerleştiren insan; ailesine, yakın çevreye ve her tarafa bunu yayar. Dolayısıyla bu insanda; hoşgörü, sabır, güler yüz, samimiyet ve empati duyguları gelişir.  

Kainat sevgiyle cennet olur. Sevgi; insanın gönlünü, evini, çevresini, işini, aşını, bakışını gülistan yapar.

Seven sevilir. Sayan sayılır. Allah bunun için; "Sizin duanız olmasa Allah size ne diye değer versin” derken bu anlatılır.

"Sevdim”, "seviyorum” demek kolay, ama sevilmek, sevgiye layık olmak zordur. Güzel konuşan, güzel iş yapan, herkesle ilgileneni herkes sever.

"Sevgide temizlik şarttır” desem ne dersiniz? Gerçekten, temizlik olmadan sevgi olmaz. İç alemi kötülüklerle dolu, fitne fücur olan kimse temiz değildir. O yüzden;  "Önce can, sonra canan” sözü bunu anlatmak için yerinde bir sözdür. İçi dışı bir olmayan, insanları sevemez. Bırakın insanları; tabiatı, çevreyi, hayvanları ve dolayısıyla ALLAH'ı sevmez.    

Sevgi; ilahî sevgi, insanî sevgi diye farklı gruplara ayrılabilir. İnsanın olgun özelliklere, güçsüz ve zayıf insanlara, hayvanlara olan sevgisi bu alt grupları oluşturur.
         Aşk, sevginin tutkulu ve derin biçimidir. Aşkın en önemli özellikleri; sadakat, bağlılık ve şefkattir. Bu üç hususiyet, aşk ile sevgi arasındaki farkı gösterir. Âşık olan kişide önceliği duygular almış ve muhakeme ikinci plâna düşmüştür. İhtirasla seven kişilere ‘delicesine âşık' denilmesinin sebebi de budur. Âşık, sevdiği için kendi çıkarını terk eden kişidir.
         Sevgi; beş harften ibaret bir kelime. Dil ile söyleyivermek, "seviyorum”, "Aşkım” demek, "canımsın”, "ciğerimsin”… ifadelerini kullanmak gerçek sevgi midir?

Sevginin; vatanı, ırkı, rengi, cinsiyeti, dili, yaşı, zamanı…yoktur. O, gönülde parıldayan bir ışık gibidir. Işık, nasıl karanlıkları aydınlatırsa, sevgi de içimizdeki; nefret, kin ve düşmanlık…karanlıklarını aydınlatır. Sevgiyi tarif edemezsiniz. Onu bir kalıba da koyamazsınız.    

İnsan; ailesinden, anne, baba ve hocalarından, çevresinden etkilenir. Bu etkilenme; kitaplar, sohbetler, öğütler ve yolculuklar… şeklinde kendini gösterir. İcabında bir söz, insanın hayatında değişiklik yapar. Öyle zaman olur ki; beden dili dediğimiz davranış, hal ve hareket, bin sözden daha hayırlı olabilir.

 

  

 

       

 

 

 Anlatılmaz!

 

Sevgi yazılmaz derinde saklı,
Hayatın özü aşk anlatılmaz,
Canlarda gizli kalplerde ekli,
Gönüller yakan meşk anlatılmaz!

 

Beş harfli yalın tek bir kelime,
Bundan âlâsı geçmez elime,
Ruhumu okşar uygun dilime,
Gözlerden akan eşk anlatılmaz!

 

Ayrı ayrıdır toplumu ferdi,

Hepsinin farklı acısı derdi,

Muhabbetsizlik cananı gerdi,

Manadan bakan ışk anlatılmaz!

 

Birliğimize açılan kapı,

Huzura amber saçılan kapı,

Cennete doğru geçilen kapı,

Miskanmber kokan köşk anlatılmaz

 

 

 

Aşkı Yaşayan Bilir!

 

Elle tutulmayan, yaşanan hayat,

Aşkı yaşayanlar, gelsin meydana,

Damarda kan gibi, taşınan hayat,

Aşkı yaşayanlar, gelsin meydana!

 

Canı canan bilir, var da ona sor,

Mecnun'u Leyla'yı, gör de ona sor,

Aşk oduna düşü ver de ona sor,

Aşkı yaşayanlar, gelsin meydana!

 

Hallacı Mansur da, aşk içindeydi,

Nesimi'yi sorsan, meşk içindeydi,

Bütün Peygamberler, eşk içindeydi,

Aşkı yaşayanlar, gelsin meydana!

 

Hacerler misali, çöllere dalan,

İsmail'ler gibi, kurbanlar olan,

Hatice timsali, Habibi bulan,

         Aşkı yaşayanlar, gelsin meydana!


Yazarın Diğer Yazıları