PAYİTAHTTA BİR ÖMÜR
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
Konya’da etliekmek savaşları-2
SURİYE’YE “OSMANLI YÖNETİM MODELİ” LAZIMDIR.
HRİSTİYAN BİR KOMŞUN NAMAZ KILSA NE DERSİN?
Laiklerin gücü nereden geliyor?
Bitcoin altına rakip olabilir mi?
HAK AŞIĞI AHMED-İ KUDDÛSİ
Yeni Bir Yıla
BİZ YAPTIK BİZ
“Ver Korkuyu” Değil; “Ver Coşkuyu”
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
İNGİLİZLER VE HİNDİSTAN’IN KARANLIK TARİHİ
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Oynamak İstemeyenler Varsa İsteyenler Oynasın
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -2-
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
Sözlükte "terketmek, ayrılmak, ilgisini kesmek” anlamına gelen hecr (hicrân) masdarından isim olan hicret "kişinin herhangi bir şeyden bedenen, lisânen veya kalben ayrılıp uzaklaşması” demektir; ancak kelime daha çok "bir yerin terkedilerek başka bir yere göç edilmesi” anlamında kullanılır. Terim olarak genelde gayri müslim ülkeden (darülharp) İslâm ülkesine göç etmeyi, özelde ise Hz. Peygamber'in ve Mekkeli müslümanların Medine'ye göçünü ifade eder. Medine'ye göç eden müslümanlara muhâcir, Resûl-i Ekrem'e ve muhâcirlere yardım eden Medineli müslümanlara da ensâr unvanı verilmiştir.
Bir hadiste, "Muhacir Allah'ın yasakladığı kötülük ve günahları terkeden kimsedir” denilmekte, başka bir hadiste de hicretin "kötü şeyleri terketmek” anlamına geldiği belirtilmektedir. Hicretin ahlâk ve zühd ile ilgisine işaret eden âyet ve hadisleri dikkate alan mutasavvıflar bu kavramı hem "haramları terkedip kötülüklerden uzaklaşmak”, hem de "nefsi terbiye etmek maksadıyla yolculuğa çıkmak” veya "kalben ve zihnen halkı terketmek” anlamında kullanmış, seyrüsülûk dedikleri mânevî yolculuğu da bir çeşit hicret saymışlardır.
Kur'ân-ı Kerîm, Hz. Peygamber'den önceki dönemlerde de peygamberlerin ve onlara inanan insanların kâfirlerce hicret etmeye zorlandıkları ve bunların inançları uğrunda yurtlarını bırakıp başka yerlere gittiklerinden bahseder. Hz. İbrâhim, kavminin kendisini ateşte yakma teşebbüsünün ardından, "Doğrusu ben rabbimin emrettiği yere hicret ediyorum” demiş (el-Ankebût 29/26) ve önce Filistin'e, ardından Mısır'a göç edip daha sonra da Ken‘ân diyarına yerleşmişti.
Hz. İbrâhim'le beraber Filistin'e kadar bu hicrete katılan Hz. Lût, peygamberlik görevini yaparken kâfirlerin azgınlık ve ahlâksızlıkları karşısında Cenâb-ı Hak'tan aldığı emirle bir gece vakti inananlarla birlikte yurdundan çıkmış, arkasına dönüp bakmadan gitmesi istenilen yere gitmişti.
Hz. Şuayb'a kavminin ileri gelen kibirlileri, "Ey Şuayb! Kesinlikle seni ve seninle beraber iman edenleri memleketimizden çıkaracağız; yahut dinimize döneceksiniz” demişler (el-A‘râf 7/88), onu ve müminleri hicrete zorlamışlardı. Hz. Mûsâ, Allah'ın emriyle geceleyin Mısır'dan yola çıkardığı İsrâiloğulları'nı göç ettirmeyi başarmış, peşlerine düşen Firavun ve ordusu ise denizde boğulmuştu (Yûnus 10/90; Tâhâ 20/77-78; eş-Şuarâ 26/52-67).
Bu gibi âyetlere dayanarak hicretin bütün peygamberlerin hayatında yer aldığı söylenebilir; kâfirlerden görülen eziyet ve baskılar, hak dini tebliğ imkânının ortadan kalkmış olması onları göç etmek zorunda bırakmıştır.
Hz. Peygamber ve kendisine inananlar da daha önceki peygamberler ve ümmetlerinin âkıbetine mâruz kaldılar. Mekke müşrikleri Resûl-i Ekrem'e karşı İslâmiyet'i tebliğe başladığı andan itibaren olumsuz bir tavır takındılar. Bu tavır sadece İslâm'ı reddetmekten ibaret kalmadı; Hz. Peygamber alaya alındı, ona inananlara baskı uygulandı ve bu baskılar İslâmiyet'in Mekke'de yayılmaya başlaması üzerine eziyet ve işkenceye dönüştü. Hatta Ammâr b. Yâsir'in babası Yâsir ve annesi Sümeyye işkenceyle öldürüldü. Amcası Ebû Tâlib tarafından himaye edildiğinden kendisi bu tür eziyetlere uğramamakla beraber ashabının başına gelenlere son derece üzülen ve işkenceleri engellemeye de gücü yetmeyen Resûl-i Ekrem, aralarında Hz. Osman ve karısı Hz. Rukıyye (Hz. Peygamber'in kızı), Ca‘fer b. Ebû Tâlib ve hanımı Esmâ bint Umeys, Osman b. Maz‘ûn, Zübeyr b. Avvâm, Hâlid b. Saîd ve karısı Ümeyme bint Hâlid, Abdullah b. Cahş, Abdullah b. Mes‘ûd, Abdurrahman b. Avf, Ebû Ubeyde b. Cerrâh, Mus‘ab b. Umeyr gibi meşhur kişilerin de bulunduğu bir grup müslümanın Habeşistan'a gitmesine izin verdi.
Hicret, Müslümanların hayatında olmazsa olmaz bir husus ve ebedi bir yolculuktur. Müslümanların hayatından hicreti söküp aldığımız zaman ortada dinamik bir islam, canlı bir iman kalmaz. Her gün hicret ediyoruz; nefsimizle mücadele ederek, nefsin kötülüklerinden iyiliklere giderek. Beş vakit hicretteyiz; Şeytanın ve tagut zihniyetlerin bizi hak yoldan ayırma çabalarına karşı namazlarımızla şerre şamar vurarak.
Hicret, Müslümana has bir hayat iksiridir. Müslüman olmayanların böyle bir özellik ve güzelliği yoktur, olamaz da…Bunun için Müslümanlar hicret yolunda öldükleri zaman; Şehit, ölmeden hayatta kaldıkları zaman gazi unvanı alırlar.
Hicret
Rabbe giden yolda, kutlu alamet,
Ebedi mutluluk, özgünlük hicret,
Şerri yakan elde, sonsuz selamet,
Bitmez mücadele, düzgünlük hicret!
İnsanlığa bakış, bitmez tebessüm,
Cehaleti yıkış, mutlu bir mevsim,
Pınardaki akış, cennetten tesnim,
Şirke müdahale, dizginlik hicret!
Vefakâr kalmaktır, Allah sözünde,
Hak yolda ölmektir, Kur'an izinde,
Dünyadan olmaktır, sevgi özünde,
Akıldan üstün yer, sezginlik hicret!
İslam'ı terk etmek, esaret verir,
Vuslata gark etmek, cesaret verir,
Kötüyü berk etmek, metanet verir,
Kirden damla damla, süzgünlük hicret!
Semavatın aşkı, nurudur bu fer,
Haktan gelen ödül, sunulan sefer,
Dava omuzlayan, kahraman nefer,
Süraka'ya bir ders, bozgunluk hicret!
Kalbi kinle dolu, müşrik güruhun,
Hüda hediyesi, bitmez sürurun,
Medeniyet yolu, açan o nurun,
Karanlık kalana, bezginlik hicret!
Yolculuk
Hasret dolu günleri vuslatla buluşturan,
Görüşme sevincini yaşlarla tanıştıran,
Özlenen o yılları muştuya dönüştüren,
Hayata değer katar bu mukaddes yolculuk!
Her gidişte elveda sallanır ıslak mendil,
"Allah'a ısmarladık” hoş bir cümle güzel dil,
Yaşayan bütün canlar bu sırlı söze kefil,
Hayata değer katar bu mukaddes yolculuk!
Asumana yükselir semadan seslenirler,
Gece gündüz durmadan Hak söze yaslanırlar,
"La”ları elerler de "illa”dan beslenirler,
Hayata değer katar bu mukaddes yolculuk!
Dünyaya gelen herkes mezarla buluşuyor,
Hayat sermayesini ölümle bölüşüyor,
Allah'ın tüm kulları bu sona kavuşuyor,
Hayata değer katar bu mukaddes yolculuk!
Kimse mal mülk götürmez sonsuz olan sefere,
Sarılır sarmalanır bürünür o kefene,
İşlediği ameller sorulur her ölene,
Hayata değer katar bu mukaddes yolculuk! (01 AĞUSTOS 2022)
PAYİTAHTTA BİR ÖMÜR
SÖZLERDE KENDİMİZİ ARAMAK
SEVGİ, İNSANA HAS BİR MEZİYETTİR!
VATAN VE İSLAM ŞAİRİ
YAZARLIK HAYATIM-YAYIMLANAN KİTAPLARIM VE EVRENSEL MESAJLAR SERİSİ
VAKT-İ MUHABBET
VUSLATININ 751. YILINDA MEVLANA
HER ZALİM CEZASINI ÇEKECEK!
TEVHİD’İN HAYATA YANSIMASI
PAYİTAHTA RUH VERENLER