SELÇUKYALI ŞAİRLER LAVANTA BAHÇELERİNDE

Tarlalar bilirim; sapsarı altın misali başaklarla müzeyyen. Tarlalar bilirim; rengarenk görüntüsüyle seyredenleri mest eden, göz zevkimizi gideren, bakanın nazarına renk ziyafeti sunan lale taralaları. Tarlalar bilirim; tadıyla, rayihasıyla, yiyenlere sefa sunan kavun, karpuz tarlaları. Tarlalar bilirim; boydan boya bütün şehri veya beldeyi renk sağanağına tutan, her türlü ihitiyaca cevap vermekten çekinmeyen, insana hizmeti ibadet sayan gül tarlaları. Tarlalar bilirim; mavi, mor, kırmızı rengiyle susuz, kıraç toprağı olan ve yılda iki kere sulanmakla canlara şifa olan, kolonyası, parfümü, kremi, dondurması, lokumu, şekerlemesi, uykusuz olanların uykusuzluğuna çare olan, migrene, baş ağrısına şifa sunan, kuru ciltlere çözüm üreten lavanta tarlaları. Lavanta hem bir hekim, hem bir kozmetik uzmanı, hem psikiyatr, hem bir güzellik uzmanı…Lavanta, vefakâr bir dost, cefakârlıkta sabır örneği, israfa set çeken, yılda iki kez su isteyen, sahibini ve tarlaları fazla su ile masrafa sokmayan çilekeş bir arkadaş.

Karatay Belediyemiz, "LAVANTA BAHÇELERİ” adıyla çok güzel bir faaliyete imza attı. Aslında tüm faaliyetleri göz dolduruyor ancak bu çalışması gerçekten takdire şayan. Zira bu bitki her açıdan insanlığa ve topluma yararlı. Lalelerin sadece görseli var. Çok masraflı bir çiçek. Ömrü de kısa. Halbuki lavanta her mevsim varlığını sürdüren, yıllarca özelliğini kaybetmeyen, her açıdan insanlığa faydası olan bir bitki. Ben onun adına; "HEKİM ÇİÇEK” diyorum.

16- 17 Temmuz günü "KARATAY LAVANTA GÜNLERİ” idi. Karatay belediyesi, çok güzel bir etkinlik hazırlamış. Sanki bir fuar gibiydi. Lavantanın tüm ürünlerinin sergilendiği ve satıldığı stantlar, lavanta dondurması, lavanta lokumu, lavanta kolonyası, lavanta parfümü, lavanta sabunu, lavanta kremi…

Girişte görevli kızlarımız, ellerinde lavanta tohumu sepeti içinde misafirlere lavanta tohumu hediye ediyor. Değişik meslek gruplarını sembolize eden sanatçılar, ziyaretçilerle resim çektiriyor. Ziyaretçi akınına uğramış Lavanta tarlaları. Bir tarafta müzik çalıyor, ama çalınan müzik benim kulağımı tırmaladı. Halbuki lavanta günlerini hatırlatan, çiçekli, böcekli şarkılar, türküler, ezgiler çalınsaydı sanırım ziyaretçilerin daha hoşuna giderdi.

Gelenlerin dinlenmesi için yerler ayarlanmış. İsteyen evinden getirdiği yiyeceklerini yiyor, çayını içiyor. Konya'nın lezzet ustaları da tezgah açmışlar; döneriyle, saç böreğiyle, geleneksel ağız tadıyla misafirleri ağırlıyorlar.

Bu alanı gezdikten sonra asıl önemli olan lavanta tarlalarını gezmeye geldi sıra. Göz alabildiğine lavanta ekili. Her tarafı rayiha kaplamış. Sanki cennetten bir köşe. Herkes bu güzellikleri hatıra olarak saklamak için resimliyor veya videoya çekiyor. Çocukların neşesine diyecek yok doğrusu. Gerçi her birimiz böyle durumda bir çocuk oluyoruz. Her güzellik, insanı çocuklaştırıyor.

  1. söylemek gerekirse bendeniz burada bir başka haleti ruhiyeye büründüm, zira her çiçeğin bir hikâyesi, her çiçekte alınacak ibretler, her bitkinin kendine has özellik ve güzellikleri mevcut. Çiçekler, Rabbimizin varlığına, birliğine, kudretine, cemaline en güzel örneklerdir. Yaratanımızı her an zikretmekte, O'nu yad etmekte, Allah'ı tespihten uzak kalmamaktadırlar. Allah'ın, her an, her yerde, her durumda bizimle olduğunu, varlığını her hal ü kârda bize gösterdiğini bir kez daha düşündüm.
  1. Temmuz'un Pazar gününü SELÇUKYA'LI dostarla birlikte geçirmenin hazzını yaşadım. Sağ olsunlar ne zaman bir Kültür gezisi, ne vakit bir ziyaret söz konusu olsa, Selçukya Sanat derneği ekibi hemen yola koyuluyor. Bu hususta Adnan Arı'nın hakkı ödenmez. Şair dostlarla birlikte yolculuk başka tat veriyor. Epeyce gezip, gerekli bilgileri aldıktan sonra dönüş yolunda her zamanki gibi şiir okuma faslı başladı. Bildiğiniz gibi SELÇUKYA deyince şiir akla geliyor. Her şair birer şiir okudu. Ve Lavanta şiirimle LAVANTA GÜNLERİNİ noktaladık.

Selçukya şairlerinden Şükran Pınarcan da; "LAVANTA AŞKINA” adıyla bir gezi yazısı ele almış, birlikte görelim;

 

Lavanta Aşkına

(Tarih: 2022-07-18)

 

Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte yataktan fırladım.

Oysa genellikle uyumayı çok seven ben nasıl olduysa oldu çok erken kalktım. Heyacandan yerimde duramıyordum.

Kaç gündür bir heyecan bir telaş ne yapsam ne etsem de lavanta bahçesine bir yolunu bulup da gitsem diye düşünüyordum.

En sonunda tek başıma gitsem tadı çıkmaz diye düşünüyordum. Selcukyalı dostlarımı da yanıma alayım öyle daha güzel olur dedim. Sağolsun dostlarım beni yalnız bırakmadı. Birlikte gitmeye karar verdik.

Kültürpark 'a geldik. İlk olarak benim gibi beklemeyi ve bekletmeyi sevmeyen Remzi amca gelmiş. Biraz sohbet ederken sırasıyla diğer dostlar gelmeye başladı. İkinci olarak Zeki amca ve kızı Şafak geldi.

Daha sonra Fatma Çetin Kabadayı arkadaşımız geldi. Daha sonra Naci amca da ekipte yerini aldı. Son olarak Nesrin arkadaşımız ve Adnanbey geldi.

Nerdeyse buradaki her şey lavanta rengi, kokusu ve dokusu ile bütünleşmiş vaziyette. Şaşırmamak hayran kalmamak elde değil.

Kapının girişi lavanta renkli balonlarla süslenmiş çok hoştu doğrusu.

Kapıda bizi lavanta tohumu dağıtan geleneksel kıyafetler giymiş kızlar karşıladı. Cok hoş bir görüntü.

Ortam tam bir şenlik yeri havasında burada saatlerce sıkılmadan durabilir insan.

İkramlık lavantalı dondurmalar, pamuk şekerleri, lokumlar, kolonyalar şekerler ve bisküviler.

Büyüklerin ve çocukların birlikte gezip göreceği eğlenecegi bir ortam. Sıcak samimi doğal, içten.

El sanatları, yüz boyama çocuk oyun alanları çizgi film kahramanlarıyla resim çekinme çok güzel düşünülmüş hosluklar.

İkramlıklardan aldık. Birlikte ve ayrı ayrı fotoğraf çekindik.

Gezdik eğlendik Selçukyalı dostlarla ve ailecek. Güzel vakit geçirdik.

Daha sonra sıra asıl buraya gelme sebebimiz olan lavanta bahçesine girmeye geldi.

Burası yolun karşısında bulunuyordu.

Nihayet göz alıcı görüntüsüyle insanı büyüleyen lavanta bahçesine girdik.

İlk bakışta bile insanı büyüleyen bir manzarası var. Adeta cennetten bir köşedeymişsin gibi geliyor insana. O ne güzellik Ya rabbim!

İnsanı büyüleyen ve kendinden geçiren bir kokusu dokusu var. Kokusu hala burnumda.

Lavanta bahçesinin güzellikleri saymakla bitmez. Aksini anlatmaya kelimeler yetmez.

Muhabbete doyum olmaz deyip düştük yollara. Bizim Selçukyalı dostlar biraraya gelirde şiir okumadan durur mu?

Hemen başladılar lavanta aşkını anlatan şiirler okumaya. İlk olarak yazdığı "LAVANTA” şiirini Kazım hocam okudu. Lavanta aşkını kalbimize ilmek ilmek dokudu.

Daha sonra Remzi amcamız doğaçlama bir lavanta şiiri okudu. Hemen ardından Nesrin arkadaşımız Kadınım Ben Türk Kadını şiirini okudu.

Ben her zaman ki gibi çekimser kaldım okumadım tabii ki nede olsa biz daha yolun başındayız onlar epeyce yol kat etmisler o yüzden biraz daha beklemem gerekir yol almak için. Birbirinden güzel şiirlerle bizi mestettiler sağ olsunlar varolsunlar.

 

Lavanta

 

İnsanları mest eder aklı baştan çıkarır,

Canlara şifa verir gönül dostu lavanta,

Kokusuyla tadıyla tüm cihana ulaşır,

Canlara şifa verir gönül dostu lavanta.

 

Mavi renkli mor renkli kırmızılı çiçekler,

Rayihanın meşkiyle aşka gelir böcekler,

Süslenebilmek için tarlalar sıra bekler,

Canlara şifa verir gönül dostu lavanta.

 

Susuz kıraç toprakta giz eli temsil eder,

Beyaz gelinliğiyle güzeli temsil eder,

Başındaki mor taçla özeli temsil eder,

Canlara şifa verir gönül dostu lavanta.

 

Uykuya çare olur uykusuzluk anında,

Migrende sıkıntıda yetişir imdadına

Kuru cilde çözümdür devadır dermanına,

Canlara şifa verir gönül dostu lavanta. (20 TEMMUZ 2022)

 

 

 

 

 

 


Yazarın Diğer Yazıları