“Cumhurbaşkanı”, adı üstünde, cumhurun başkanı, yani halkın başkanı, halkın reisi. Şimdi bu isim tam yerine oturdu! Çünkü Cumhurbaşkanını, cumhurun kendisi seçti. Eskiden TBMM seçer, Çankaya’ya oturturdu! Halkın hiç etkisi ve yetkisi yoktu. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz; halk, içine sinen, sevdiği, istediği; “benim başkanım, beni temsil eder…”diyerek sandığa gidip oy verdiği bir isim. Doğru olan bu!
Bugün bu makamda Recep Tayyip Erdoğan var. Bunun görev süresi dolduğu zaman, yeni adaylar çıkacak. Halk, bu adaylardan; istediğini, sevdiğini, görev yapacağına inandığını, içine sinen birisini göreve getirecek. Yani seçimle, seçerek görevlendirme yapılacak. “yeter! Çekin gidin” demekle olmuyor, olmaz. Sen tayin etmiyorsun ki, bu lafı edesin. Halkın getirdiğini, halk görevden alır.
Erdoğan’ı sevmeye bilirsiniz. Ona karşı nefretiniz de olabilir. Ama Cumhurbaşkanlığı makamına karşı saygılı olmak, bu yüce makama leke sürmemek hepimizin, 76 milyonun görevleri arasında.
AK PARTİ, hükümet kurulması ve koalisyon görüşmelerinde; ipe un seren, şahsi kaprislerini öne çıkaran, “istemezzük”çü tavırlar yüzünden başarı sağlanmadığı için görevi Cumhurbaşkanına geri verdi.
Bir göz atalım gazetelere;
SÖZCÜ: logonun sağ tarafında; CHP’li Haluk Koç’un ifadesi: “Batsın senin sarayın”.
“Dün 9 şehit daha verdik. YETER! ÇEKİN GİDİN.”
HÜRRİYET: CHP suçladı; “Yetki Gaspı”. Kılıçdaroğlu’na Hükümet kurma görevi vermeyen Erdoğan’ı “Milli irade ve yetki gaspı” ile suçlayan CHP; “seçim hükümetinde yokuz” açıklaması yaptı.
TARAF: Milli iradeyi saray’a kapattı. Aynı haberin altında Gürsel Tekin’in; “Beştepe değil, kaçak saray” sözü yer alıyor.
KORKUSUZ: “1 Günde 9 şehit! Türkiye’yi ba hale AKP getirdi. “Oy alacağız” diye açılım masalına sarıldılr. Teröristlere yüz verdiler. Oyları düşünce, açılımı buzdolabına kaldırdılar. Terör azdı. Onların hatasının bedelini evlatlarımız canıyla ödüyor….
Bu gazeteler; halkı tahrik etmek, algı operasyonu yapmak, nefret ve kin tohumları atmak için elinden geleni yapıyor!
Diyorlar ki; “şimdi hükümet kurma görevi CHP’de. Cumhurbaşkanı görevi Kılıçdaroğlu’na vermeli…”
AK PARTİ ile koalisyona, “HAYIR” diyen, “Tayyip Erdoğan ile asla görüşmem, Saray’a gitmem” diyen siyasilerin, sitem etmeye hakları var mı sizce; “görev bize verilmeli” demeye?
Kaldı ki, bir zamanlar, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, merhum Erbakan’ın, Başbakanlığını Çiller’e vermesi gerekirken, Mesut Yılmaz’a vermişti!
Ne CHP, ne MHP, koalisyona yanaşmadı! Saray’a ve Cumhurbaşkanına hakaret eden bir zihniyet, ne yüzle Saray’a gidecek? Nasıl bakacak Cumhurbaşkanının yüzüne? Yalanlarla, iftiralarla, hakaretlerle bir yere varılabilir mi? Neden ipleri geriyorsunuz?
O zaman AK PARTİ’ye azınlık seçim hükümeti kurma görevi verilmeli. Seçime kadar, 2 veya 3 aylık bir hükümet! Güvenoyu istenmeyen, bakanların dışarıdan, bürokrasiden atandığı bir geçici hükümet kurulmalı, bu hükümetle seçime gidilmelidir. Seçimden sonra, sandıktan çıkan neticeye göre hareket edilmelidir.