PAYİTAHTTA BİR ÖMÜR
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
Konya’da etliekmek savaşları-2
SURİYE’YE “OSMANLI YÖNETİM MODELİ” LAZIMDIR.
HRİSTİYAN BİR KOMŞUN NAMAZ KILSA NE DERSİN?
Laiklerin gücü nereden geliyor?
Bitcoin altına rakip olabilir mi?
HAK AŞIĞI AHMED-İ KUDDÛSİ
Yeni Bir Yıla
BİZ YAPTIK BİZ
“Ver Korkuyu” Değil; “Ver Coşkuyu”
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
İNGİLİZLER VE HİNDİSTAN’IN KARANLIK TARİHİ
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Oynamak İstemeyenler Varsa İsteyenler Oynasın
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -2-
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin simgesi İstiklal Marşı'nın yazarı, milletvekili, şair ve mütefekkir Mehmet Akif Ersoy, Kosova'nın Suşitsa köyünden İstanbul'a göç etmiş bir ailenin oğlu olarak Fatih'te 20 Aralık 1873'te dünyaya geldi.
Türkiye'nin "milli şairi” olan, fakat ömrünün son senelerinin büyük kısmını Mısır'da geçirmek zorunda kalan yüce şahsiyet... O, her mekânda ve organizasyonun başlangıcında okunan İstiklal Marşı'nın ilgisizlikle ölen yazarı...
Ertuğrul Düzdağ tarafından hazırlanan ve Şule Yayınları tarafından basılan "Mehmet Akif Mısır Hayatı ve Kuran Meali” isimli eserini herkesin, bilhassa gençliğimizin mutlaka okuması gerekir.
Dindar kişiliğiyle öne çıkan Mehmet Akif, şapka kanunu sonrası bir zamanda vatanından ayrıldığı için "şapka kanununa muhalif” olduğu gibi iftiralara maruz kalmıştı. M. Ertuğrul Düzdağ kitapta iddiaların yanlış olduğunu, Ruhi Naci'nin hatıratında Mehmet Akif'in kanundan hemen sonra şapkalı göründüğünü yazdığını ifade eder.
M. Ertuğrul Düzdağ'ın araştırmaları bugün net bir şekilde gösteriyor ki Mehmet Akif Ersoy, kurtuluşuna gayret ettiği vatanının polisleri tarafından taciz edilecek denli takip edilmesi başta olmak üzere, işsiz bırakılıp meclisten uzaklaştırılması, bir emeklilik maaşının bile ona çok görülmesi, yani özetle yaşam hakkının elinden alınması dolayısıyla Mısır'a gitmiştir.
Her ne kadar ardından "Türkiye'de kalıp direnebilirdi” diye eleştiriler yapılsa da M. Ertuğrul Düzdağ, böyle bir şeyin gerçekleşmesi durumunda bunun ilk önce "İstiklal Marşı” ve "Safahat” gibi eserlere zarar vereceğini ve dolayısıyla dönemin şartları açısından Mehmet Akif'in Mısır'a gitmesinin doğru bir karar olduğunu belirtiyor.
Mehmet Akif'in Mısır'da geçirdiği günlerinde maddi ve manevi destekler veren en önemli isim Said Halim Paşa'nın kardeşi Abbas Halim Paşa idi. Mehmet Akif oradaki ilk yıllarında inzivaya çekilmiş, Kahire'nin uzağında kalan Hilvan köyünde sessiz sakin bir hayat yaşamaktaydı.
Fakat Mehmet Akif'in orada konforlu bir hayat yaşadığı söylenemez. Düzenli bir geliri olmadığından mahalledeki kasaptan eczaneye kadar bütün esnafa borçlanmıştı. Dostlarından, mizacı gereği utana sıkıla borçlar istemişti. Farklı hatıratlardan yola çıkıldığında görülüyor ki kendisine yardımcı olan Abbas Halim Paşa'ya da durumunu anlatmaz, ondan çok şey istememiştir.
Daha sonra (1929) Abdulvehhap Azzam isimli müderris vasıtasıyla haftanın iki günü Kahire'deki Darülfünun'da Edebiyat Şubesi'nde Lisan-ı Türki müderrisliği yapmaya başladı. Ayrıca Abdulvehhap Azzam isimli zatın evinde birçok toplantılar yapılmış, Mısır'ın önemli insanları –ki aralarında Hasan el-Bennada vardır- Akif'i burada tanımıştır.
Mehmet Akif Ersoy ders vermek için şehrin merkezine gittiği haftanın iki gününde çevrede okuyan Türk öğrencilerle görüşmeyi ihmal etmiyordu. Muhabbetinin en sağlam olduğu öğrenci ise Ekmeleddin İhsanoğlu'nun babası Yozgatlı İhsan Efendi idi. İşte akıbeti tartışma konusu çalışması Kuran Meali'ni de İstanbul'a geri dönerken ona emanet etmişti.
Mehmet Akif Ersoy, Mısır hayatının önemli bir bölümünü inziva ile geçirmişti. Onun en yakın dostu Kuran-ı Kerim'di. Küçük yaşında hafız olan Mehmet Akif, Mısır'da -oğluyla kıldığı hatimli teravihler ve Kuran meali çalışmalarından- kendi deyişiyle "demir hafız” olmuştu.
Mehmet Akif'in Mısır'daki yıllarını verimsiz geçirdiği yönündeki iddialar da asılsızdır. Kendisi Mısır'da bulunduğu zamanda toplam 34 şiir yazmıştır. Ne yazık ki yayınlanamayan Kuran Meali çalışması üzerine de yıllarca emek vermişti.
O, kurtuluşuna öncülük ettiği vatanından ayrı kalmanın burukluğu ile yaşıyordu. Yıllar 1935'i gösterirken Mehmet Akif hastalığına iyi gelir düşüncesiyle Lübnan ve Antakya (Hatay) gezileri yaptı. Fakat şifa bulamayınca vatan hasretiyle İstanbul'a geri döndü (1936).
Polis korkusu ve Mısır'a geri gönderirler endişesinden Mehmet Akif'i sadece on kişi karşılayabilmişti. Siroz ve kanser teşhisi konulan Akif, kendisine her daim destek olan Abbas Halim Paşa'nın Beyoğlu'ndaki Mısır Apartmanı'na yerleşti. Ömrünün son zamanları burada geçti. (https://www.tyb.org.tr/mehmed-akif-misira-neden-gitmisti?)
Milli Şair
Hayatını millete verdi
Gönlünü, hep vefaya serdi
Vatan için göğsünü gerdi
Yaranamadı milli şair!
Vatanından uzağa gitti
Ömrünü burada tüketti
Hayatı garipçe terk etti
Yaranamadı Milli şair!
İnancından taviz vermedi
Hiç yanlış yollara girmedi
Vatana ihanet etmedi
Yaranamadı milli şair!
Haklı yaşadı, öyle öldü
Milli yaşadı, milli güldü
Yolu müstakim, doğru yoldu
Yaranamadı milli şair!
, hep dindardı, ahlaklıydı
Davranışında hep haklıydı
Hüznü vicdanında saklıydı
Yaranamadı milli şair! (27 ARALIK 2023)
PAYİTAHTTA BİR ÖMÜR
SÖZLERDE KENDİMİZİ ARAMAK
SEVGİ, İNSANA HAS BİR MEZİYETTİR!
VATAN VE İSLAM ŞAİRİ
YAZARLIK HAYATIM-YAYIMLANAN KİTAPLARIM VE EVRENSEL MESAJLAR SERİSİ
VAKT-İ MUHABBET
VUSLATININ 751. YILINDA MEVLANA
HER ZALİM CEZASINI ÇEKECEK!
TEVHİD’İN HAYATA YANSIMASI
PAYİTAHTA RUH VERENLER