RAMAZAN SOHBETLERİ (1)

Rabbimiz, kullarla sözleşme imzalamış. İlerleyen zamanda; günah bataklığında kaybolmasın, dünya dağdağası içinde heba olmasın, "eşrefi mahlukat” özelliğini kaybetmesin diyerek.

Ne mi, bu sözleşme? "Elest bezmi”. Allah'ımız bize öyle güzellikler sunmuş ki, ne kadar şükretsek azdır. Daha insanlar yaratılmadan önce;

Meleklere;

-"Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demiş. Melekler itiraz etmişler ama aciz kalmışlar.

Rabbimiz, yeryüzünün hilafetini, yönetimini insana vermiş. O kadar değer veriyor ki insana; peygamberleri onların içinden gönderiyor. Şöyle diyor;

-"Dünyaya inananlar hakim olacak”.

İnsan; inandığı, inancını eyleme dönüştürdüğü zaman melekten üstündür. Örnek;

"Biz insanı ahseni takvim üzere yarattık. Sonra onu esfel-i safiline yuvarladık. Ancak, iman eden ve salih amel işleyenler hariç. Onlar (Salih amel işleyenler) için bitmez tükenmez nimetler vardır…”

"Asr'a (zamana) yemin olsun ki, insan zarardadır. Ancak iman eden ve amel-i salih işleyen, hakkı ve sabrı tavsiye edenler hariç…”

İnsan; eden, eylemde olan, yapan, aktif bir varlıktır. Bunun için;

"kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın”.

"İnsanın çalıştığından başkası yoktur.” ,

"İnsan başıboş bırakılacağını mı sanır?” İfadeleri…imanın tek başına yetmediği, yetmeyeceği, her insanın tek başına bir cevher olduğu, tek başına, dünyaya yön verebileceği anlatılır.

"Rabbimiz, bizi yeryüzünün halifesi ve melekten üstün kılmıştır” dedik. Bu üstünlüğünü kaybetmemesi için; kanun koymuş, yönetmelikler ihdas etmiş. Bir de akıl vermiş.

Kanun; Kur'an-ı Kerim, Yönetmelik; Peygamberlerin sünneti.

Kanunda diyor ki; "dost kazanmak mı istiyorsun?”

Kırıcı olma, dilini iyi kullan… armudun sapı, üzümün çöpü var deme. Empatiyi elden bırakma. Olaylara geniş bir perspektiften bak. Merhametli ol. Ölmeden önce öl. Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz. Ölümü Şeb-i arus bil.

Bu hayat bir gün bitecek. Her doğan, her canlı ölecek. Yeryüzünde kaçılamayacak gerçeklerden birisi ölümdür.

Rabbimiz şöyle der;

-"Hiçbir kimse, Allah'ın izni olmadan ölmez. Ölüm, belirli bir süreye göre yazılmıştır. Kim dünya menfaatini isterse, ondan veririz. Kim de ahiret mükafatını isterse, ona da ondan veririz….” (Âl-i İmran/ 145)

"And olsun ölseniz de, öldürülseniz de, Allah'ın huzurunda toplanacaksınız.” (Âl-i İmran/ 158)

"Her canlı ölümü tadacaktır. Ancak Kıyamet günü yaptıklarınızın karşılığı size tastamam verilecektir.” (Âl-i İmran/ 185)

"Nerede olursanız olun ölüm size ulaşacaktır, tahkim edilmiş kaleler içinde olsanız bile…” (Nisa/78)

"Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et.” (Hicr/99)

"Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayır ile de, şer ile de deniyoruz. Ancak bize döndürüleceksiniz.” (Enbiya/ 35)

Hz. Peygamberimizin annesi Amine annemiz, son nefesinde oğlu Hz. Muhammed (SAV)e şunları söylemiştir;

"Her yenen tükenir,

Her yeni eskir,

Her doğan ölür” diyerek ölüm gerçeğini dile getirmiştir.

Hz. Mevlana, ölümü; "Şeb-i Arus” (Düğün gecesi) olarak tarif eder. Ölüm üzerine çok şey söylenmiş; şiirler yazılmış, şarkılar bestelenmiş, türküler yakılmış, hikaye ve romanlar kaleme alınmıştır. Diyebilirim ki en fazla konuşulan ama hiç akla getirilmeyen bir gerçekle yüz yüzeyiz.

Mutasavvıflar, ölümü hatırlamak için evlerinin penceresini mezarlıkları görecek şekilde açarlarmış.

İbrahim Ethem'e;

-"Üstad, hayatımız nasıl olmalı?” diye sorarlar. İbrahim Ethem'in cevabı şöyle olur;

-"Son nefeste nasıl olacaksa, öyle hayat yaşamalı”.

 

Ölüm Dediğin

 

Ezanla başlar, kısacık bir an,

Saat işliyor, geçiyor zaman,

Vakit bitiyor, dönüyor devran,

Herkesi bulur, ölüm dediğin!

 

Doğanlar şahit, bunu biliyor,

Yazılmış ahit, canlar alıyor,

Güneş batıyor, akşam oluyor,

Her kulu alır, ölüm dediğin!

 

Paraya mala, aldanma sakın,

Ensende solur, vakit çok yakın,

İnsanca yaşa, şerlerden sakın,

Çok fena dalar, ölüm dediğin!

 

Değişmez gerçek; cinsi dengi yok,

Dini inancı, ırkı rengi yok,

Sesi soluğu, hiç ahengi yok,

Yanında olur, ölüm dediğin!

 

Tahtı sarayı, kor, bıraktırır,

Şanı şöhreti, hepten yaktırır,

Hak bilmeyene, yaşlar döktürür,

Acılar salar, ölüm dediğin!

 

 

 

 

 

 

 

Saçı ağartır, dişi döktürür,

Ayaklar tutmaz, beli büktürür,

Gözler seçemez, gözlük taktırır,

Mesajlı gelir, ölüm dediğin!

 

Herkes binecek, o tahta ata,

Veda ettirir, tüm saltanata,

"Şeb-i arus”la en son vuslata,

Canlara güler ölüm dediğin! (06 NİSAN 2022)


Yazarın Diğer Yazıları