RAMAZAN NEDİR?

Yazımın başlığını oluşturan; "RAMAZAN NEDİR?” sorusuna girmeden önce Şems-i Tebrizî'nin on öğüdürünü hatırlamakta fayda görüyorum. "ŞEMS-İ TEBRİZİ'NİN EVRENSEL MESAJLARI” isimli kitabımızda zikrettim;

ON ÖĞÜT

Allah'ı tanıdığınızı iddia ediyor, fakat ona olan borcunuzu vermiyorsunuz. Bu borcu, fakir ve muhtaçlara ihsanda bulunarak ödeyin.

Kur'an-ı Kerim'i okuyorsunuz fakat hüküm ve kurallarından haberiniz yok. Okuduklarınızı uygulayın.

Şeytanın, düşmanınız olduğunu iddia ediyor, fakat ona itaat ediyorsunuz. Onun tekliflerini geri çevirin.

Kendinizi Muhammed (sav) ümmetinden sayıyor, fakat sünnetini uygulamaya çalışmıyorsunuz.

Cennete girmek istediğinizi söylüyor, fakat ona girmek için gerekli hiçbir ameli işlemiyorsunuz.

Ateşten kurtulmak istiyor, fakat günahlarınızı ve kötü amellerinizle kendinizi durmadan ona doğru sürüklüyorsunuz.

Ölümün herkese geldiğini biliyor, fakat ona hiçbir hazırlıkta bulunmuyorsunuz.

Bütün din kardeşlerinizin kusurlarını görüyor, fakat kendi kusurlarınızı görmüyorsunuz.

Allah'tan gelen bütün nimetleri şükretmeden yiyor ve kullanıyor, fakat O'na olan minnettarlığınızı size verdiği nimetlerden muhtaçlara tasadduk ederek göstermiyorsunuz.

Ölülerinizi, aynı sonun sizin de başınıza geleceğini bile bile, ibret almadan, gömüyorsunuz.

İşte bu on öğüt ışığında aşağıdaki hususları dikkatlice okuyalım.

Ramazan; evde 20 tabaktan oluşan iftar yemeğine "Peygamberimizin sünneti" diye hurmayla başlamak değildir. Ramazan; bir köyü doyuracak kadar yemek yedikten sonra namazda zorlanmamak için içilen maden suyu değildir. Ramazan; gündüz aç kalmanın akşam intikamını almak değildir. Ramazan; akşama kadar her kalbi kırıp her hakka girdikten sonra iftardan az önce Nihavend Makamında İlahiler dinlediğiniz için tüm günahlarınızın bakiyeden otomatik silindiği bir ay da değildir. Ramazan; Şaban ayında 1.5 milyon tl ye jip alıp 'Kuzum bu sene zekat veremeyeceğiz biraz borca girdik de...' diye durumu kurtarabileceğiniz bir ay değildir.

Ramazan; akşama kadar 85 milyonun hakkını yiyip de iftarda ''Kuşlar yesin diye Güllaç torbasındaki kırıntıları da balkona dökelim inşallah sevaptır'' dediğiniz için ahirette sorgu sualde size torpil sağlayacak bir ay değildir. Ramazan; "Ramazan şerbeti değil", "Hacivat-Karagöz oyunları değil", "Hz Yusuf dizisi değil", "Oruç Baba türbesi önünden son 2 dakika yayına giren uhrevi bir alem değildir". Ramazan; 11 ay boyunca 'Aç mısın bir ihtiyacın var mı?' diye sormadığın bir adama 'Oruç musun?' diye sorgulamak değildir.

Ramazan; mahallede 1 ay boyunca oruç tutmayanları değil 12 ay boyunca aç kalanları araştırıp bulmanızı öğreten bir aydır. Ramazan; İnstagram'da iftar storileri değil; fakir fukara ile ekmeğini paylaşmaktır. İhtiyaçlarını alamadığı çocuğunun gözüne bakan gariban babanın yüzünü güldürmektir. Kapısının önüne zarf koyup kaybolmaktır...Ramazan; son birkaç yılda Karun gibi zengin olmuşlarla değil; uzun yıllardır kıt kanaat yaşamaktan sefaleti kanıksamış bir gariban bulup ezanı beklemektir. Ramazan; şekersiz sakız çiğneyince değil; 'insan eti yiyince'(gıybet etme) orucunuzun bozulduğu konusunda endişe etmeniz gereken bir aydır!

Ramazan; sadakadır, zekattır, Kur'andır, namazdır. Ramazan; "aranızda Muhammed kim?' denilecek kadar sade yaşamış bir Nebinin (sav) "Aişe etleri dağıttın mı?" diye sormadan sofraya oturmadığı bir aydır. "Ramazan; insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun, hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır.”

Ramazan; Kur'an hatim yarışı değildir. Ramazan; tefekkürdür, tezekkürdür, teşekkürdür, teemmüldür. Ramazan; Samimiyettir. Hayırlı Ramazanlar.


Yazarın Diğer Yazıları