POZİTİF ENERJİ, “KEŞKELERİ” BERHAVA EDER

Kitaplarımın basım ve yayımını yapan yayın evine uğradım. Yayınevinin Sahibi- Genel Yayın Yönetmeni sevgili İsmail Çalışkan ve sayfa dizaynını yapan sevgili Mehmet Ateş ile muhabbet ettik. Genel olarak kitap satışlarından, piyasanın durumundan söz ettik. Sohbet esnasında yayınevine bir kardeşimiz geldi. Kitap sordu; -eski baskı.- Tarihçiymiş. Bu alanda Doktora yapıyormuş. Yakın zamanda doktorayı bitirip, Yard. Doç olarak bir Üniversiteye girecekmiş. Şu anda Orman Bölge Müdürlüğünde çalışıyormuş. İsmini bilmiyorum. İsmail Çalışkan da hatırlayamadı. Yüzündeki tebessüm, insana hitap tarzı, sohbetindeki incelik, letafet ve konuşmalarındaki espri anlayışı… inanın insanı kendisine çekiyor! "sohbeti bitmese” diyorsunuz.

Hani bir söz var; "insanın içine katası geliyor” deriz ya, aynen öyle. Buna benzer bir başka ifade de; "bir insan, yüzüne baktığın zaman sana Allah'ı hatırlatıyor, sana pozitif enerji veriyorsa onun arkadaşlığı samimidir, ona yapışınız…” şeklinde. Bu kardeşimde bendeniz bunu gördüm, bunu hissettim!

Bu, bir ölçüdür. Sadece bu kardeşimiz değil, daha sayamayacağımız kadar insan var böyle bir mizaca sahip olan! İnanın, insanın içi açılıyor, insana inşirah veriyor, sıkıntılar, hayatın dağdağası, kaygılar, üzüntüler… dağılıp gidiyor!

Tabii, bu bir yaratılış diyeceğim fakat, kötü mizaçlı, karamsar tavırlı, her şeyi kapkara gören, kara bir tablo çizen, her şeyde; kusur, kabahat, kötü niyet…sezen ve hisseden insanla, bu insan bir olur mu? "yarısına kadar boş bardak, dünya kötü, piyasa yıkılıyor, insanlarda haya, ahlak kalmamış, işsizlik almış başını gidiyor, ne olacak bu piyasaların hali? Ekmek pahalı, sular bozuk, herkes hırsız, yalancı, dolandırıcı, sahtekar, hilekar…” diyen bir insanı düşünün! Bunlarla yan yana gelmek ister misiniz? Bunlarla sohbet etmek mi size daha hoş gelir? Yoksa, her şeyde iyi niyet arayan, olaylara hoşgörüyle yaklaşan, "yarısına kadar dolu bardak” felsefesiyle bakan, güler yüzlü, hoş sohbet, espri… anlayışına sahip bir insanla mı sohbet edersiniz?

Hiç zor değil; "Lütfen, Rica Ederim, Teşekkür Ederim” sözlerini kullanmak. Bu sözlere para da istemezler. Bizi sıkıntıya da sokmaz. -Sıkıntıya sokmaz zira; işten yorgun gelsek, hayatın bin bir türlü gailesi omuzumuzda olsa bile- önemli olan, tatlı dil, dili iyi kullanmak! O yüzden; "dilin kemiği yok” derler. Bunun için; "tatlı dil yılanı deliğinden çıkartır” sözü vecize olmuş!

Her şey insanda başlar, insanda biter! insan; Allah'ın en şerefli, en değerli varlığıdır! Bu bakımdan, peygamberler insanlar arasından seçilmiştir!

Hep düşünmüşümdür; insanlar neden kendi ayaklarına pranga vurur? Niçin kendi elleriyle kendini tehlikeye atar? Diye. Tavırlarımızda, davranışlarımızda, insanlarla iletişimimizde; "küçük dağları ben yarattım, her şeyi ben bilirim, senin ilmin ne ki? Kaç paralık adamsın? Paran kadar konuş, sen bana emir verecek adam mısın?....”sözleri, hem insanlığımızı bitirir, hem hayatımızı zehir eder. Böyleleri için;

"Ne kendi etti rahat,

Ne verdi dünyaya huzur,

Yıkılıp gitti dünyadan,

ehl-i kubur” denir.

 

Nazar Etsin

Rabbi bilmek isteyen; deryaya nazar etsin,

Güzelliği görsün, dünyaya nazar etsin,

Uzağa gitmeye ne gerek; rüyaya nazar etsin,

Okusun kâinatı, güneşe, aya nazar etsin,

Lisana baksın, konuşmaya, manaya nazar etsin.


Yazarın Diğer Yazıları