PKK’lı 3 Kadın

Fransa’nın başkenti Paris’te geçtiğimiz gün PKK’lı üç kadın öldürüldü. Basının da manşetine oturdu. Tabii ki gündem oluşturdu! Her kesimden, dünyanın her yerinden çeşitli ve değişik görüş ve yorumlar geldi, gelmeye de devam ediyor.
Olay duyulur duyulmaz BDP hemen Paris’e gitti. Başbakanımız Sayın Erdoğan konuyu Afrika seyahatinde haber aldı.


Demirtaş, "Bizim ihtiyacımız olan şey öfke, kin değil konuşabilmektir. Barışı sağlamanın zorluğu da buradadır, öfkeye kine teslim olmadan, başlatılan bu süreci ısrarla yürütmek için sabırlı, akıllı, cesur olmak zorundayız başka çaresi yok. Başbakan'ın açıklamalarını izliyoruz, bu açıklamalar Kürt toplumuna güven veren açıklamalar değil. Başbakan Erdoğan, 'Fransa Cumhurbaşkanı öldürülen bu teröristlerle neden görüştüğünü açıklamak zorunda' diyor. Türkiye'de barış sürecini başlatmak isteyen bir Başbakan'ın yapması gereken açıklama bu değil. Bu insanlar terörist değil. Öldürülen kişiler sivil siyaset yürüten insanlar. Bunu sorgulayacağına, bu katliamların, bu cinayetlerin ortaya çıkması için çaba sarf etmen gerekir. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın yapması gereken budur" ifadesini kullandı.


Dünya basını, bu öldürülenlerin PKK’lı olduğunu, PKK’nın da terör örgütü olduğunu söylüyor. Selahattin demirtaş niçin; “bu insanlar terörist değil” diye ısrar ediyor? Demirtaş, PKK’lı olduklarını bile bile neden gitti protesto gösterilerine katıldı? Eğer BDP, teröre destek vermiyorsa bu PKK’lıların yanında ne işi var? Destek veriyorsa-ki destek verdiği açı seçik ortada- neden destek vermiyoruz diyor? Sayın demirtaş’ın söylemleri ve yaklaşımı, terörün bitmesine yönelik değildir.


Televizyonda izleyince adeta kanım çekildi, donup kaldım; şöyle diyordu; o dönemin adalet bakanı ve şimdi AK PARTİ GENEL BAŞKAN YARDIMCISI olan sayın M. Ali şahin; “ Dönemin MİT Müsteşarı Taner, o dönem İmralı ile görüşmek istemiş ancak bu görüşme engellenmiş. "Taner;
- 'Gerçekleştiremedik ziyareti sayın bakanım' dedi.


Niye dedim.
-'Bursa Garnizon Komutanlığı izin vermedi' diye cevap verdi.  
Şahin;
-''Birileri PKK terör örgütünün dağdan inmesini istemiyor, silah bırakmasını istemiyor." dedi.
Terörün bitmesi konusunda hükümet çok kararlı! Bunu her yönüyle anlamak mümkün. Aynı kararlılığı, aynı duyarlılığı herkesten beklemek de bizim vatandaş olarak hem hakkımız, hem ülkemizin selamete çıkması açısından en birinci arzumuzdur.  


İmralı’ya alternatif olarak Silivri cezaevi’ne gitmek, terörün bitmesi için bir çözüm getirmez. Yurt dışında bulunan CHP genel başkanı sayın Kılıçdaroğlu’nun, hükümete yüklenmesi de çözüm değil terörün bitmesi için. Aslında Sayın Kılıçdaroğlu şöyle demeliydi; “ülkemizdeki terör belasından kurtulmak için bize yardımcı olun. Ülkenizde terörü barındırmayın. Biz CHP olarak bunu gönülden istiyoruz. Buraya geliş amacımız da bu. Aynı duygu ve düşüncelerle bütün Dünyayı dolaşıp, teröre destek vermeleri konusunda herkesi duyarlı olmaya çağıracağım…”


Tabii asıl duyarlılığı MHP’den bekliyor insanımız! Çünkü isminde; “Milliyetçi” kelimesi var. O da, her zeminde, her fırsatta terörün bitmesi hususunda insanlara çağrıda bulunmalı, neler yapılabileceğini anlatmalı, hatta yurt dışına giderek, teröre destek veren ülkeleri uyarmalı, onlardan yardım istemelidir.   
İster CHP, ister MHP ve isterse bir başka siyasi parti olsun, yan yana, birlikte masaya oturup, ön şartsız, ön yargısız olarak gerçekten ve samimiyetle terör belasının bitmesi konusunda kesin bir tavır ortaya koymazlarsa, korkarım ki yarın çok büyük tehlikelerle karşı karşıya kalacağız!


Paris’te öldürülenlerin durumuna, bir insan oldukları için elbette üzülünür. Ama bir terör örgütü kurucusu olmaları ve de ölümlerinde-bana göre- bir iç hesaplaşma olması, PKK terör örgütünün çözülme aşamasında olması sebebiyle sevindirici bir durumdur diye düşünmek gerekir. Yani artık bitme durumunda olduğu için kendi elemanlarını infaz etmeye yönelmiştir!


Yazarın Diğer Yazıları