PAYİTAHTTA BİR ÖMÜR
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
Konya’da etliekmek savaşları-2
SURİYE’YE “OSMANLI YÖNETİM MODELİ” LAZIMDIR.
HRİSTİYAN BİR KOMŞUN NAMAZ KILSA NE DERSİN?
Laiklerin gücü nereden geliyor?
Bitcoin altına rakip olabilir mi?
HAK AŞIĞI AHMED-İ KUDDÛSİ
Yeni Bir Yıla
BİZ YAPTIK BİZ
“Ver Korkuyu” Değil; “Ver Coşkuyu”
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
İNGİLİZLER VE HİNDİSTAN’IN KARANLIK TARİHİ
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Oynamak İstemeyenler Varsa İsteyenler Oynasın
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -2-
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
KAZIM ÖZTÜRK
ÖZTÜRKÇE
semazen.net
İmbik Dergisi
İlesam Dergisi
Doğruses.com
"PAYİTAHTTA BİR ÖMÜR” Konya'mızın payitaht olması sebebiyle kaleme alınmış 300 sayfalık bir Konya tarihi. Konya'nın tüm güzelliklerini kültürünü, tarihini, sanatını, ediplerini, şairlerini, erenlerini, bu şehre değer katan kıymetlerini…gezip dolaştığım, ilham aldığım cadde ve sokaklarını ele almaya çalıştım. Bir bakıma bu çalışma bendenizin Konya'da geçen hayatıdır. İşte o çalışmadan bir bölüm;
Selçuklu'ya başkentlik yapmış, binlerce tarihi esere sahip, kültür, turizm, tarih, dinî yaşantı, edebiyat konularında kendini kabullendirmiş, Belediye çalışmaları, sosyal aktiviteler, yaşanabilir bir kent imajı sergilemiş büyük şehir durumundaki Konya'mız, tarihten gelen bir misyonla görevini yapmaktadır.
Konya denilince akla, öncelikle Meram gelir. Tabii mesele sadece Meram'la bitmez. Ardından; Sille, Çatalhöyük, Kilistra.... ve akla gelmedik sayısız tarihi ve kültürel zenginliklerle insanı karşılar. Bu zenginliklerde insan kendisini kaybeder. Tarih sahnesinde bir gezinti yapmanın hazzını tadar. Edebiyat ve kültür mirasını görmenin mutluluğunu yaşar.
Konya'yı; büyük mutasavvıf, gönüller sultanı Mevlâna Müzesinden başlayıp, Sultan Selim Camii, tarihi ve kültürel eserlerle dolu Yusuf Ağa kütüphanesi, Şems-i Tebrizi Camii ve Türbesi, Şerafettin Camii, İplikçi Camii, Alaaddin Caddesi, Alaaddin Tepesi, Alaaddin Camiindeki Sultanlar Türbesi, Karatay Medresesi, İnce Minareli Medrese, Kazım Karabekir Caddesi, Zafer, Form, Hoca Hasan Camii, Sadreddin Konevi Camii ve Türbesi, Meram Yeni Yol istikametinden, Meram Eğitim ve Araştırma Hastanesi yanındaki sokak içinde Mevlâna'nın çağdaşı ve müridi Ateş Bâz-ı Veli, Meram Yaka yolu birleşeni arasında Turut, Cemel Ali Camii ve Türbesi, Meram son durakta; birçok çay bahçesi, dinlenme tesisi, orman, yeşilin tonları…
Belediyenin yeniden dizayn etmeye çalıştığı, Konyalıya yaraşır mekanlar... Tavusbaba Camii ve Türbesini... gezerseniz, Konya hakkında bir miktar bilgi sahibi olursunuz. Bir miktar diyorum, çünkü Konya bu değil.
Bir de Konya'yı akşamüstü Akyokuş'tan seyretmeli! Sanki yıldızlar yere dökülmüş, Konya caddelerini süslüyor. Gökyüzü masmavi rengiyle Konya'ya şemsiyelik yapıyor. Üzerine kirlilik, çamur, leke bulaşmasın, kültürüne halel gelmesin, tarihi yok olmasın diye adeta titriyor!
Konya'yı iyi tanımak lazım. Konya deyince; Selçuklu'ya başkentlik yapması dışında her alanda kendini ispat etmenin, bir açık hava müzesi olmanın, bağrında bir bu kadar çok değerli insan barındırmanın mutluluğunu yaşar. Konya'ya: "Belde-i Muhayyere” dedirten mesele bu olsa gerektir.
Konya'mız; Veliler, Peygamberler diyarıdır. Dünya kurulduğundan beri yeryüzüne 124.000 veya 224.000 peygamber gelmiştir. Bunlardan bir kısmının mezarı da Konya'mızdadır. Konya'da yattıkları bilinen Peygamberlerin isimleri ve yattıkları mezarlıkların bir kısmı varlığını korumakta olup, bir kısmının yerleri kesin olarak bilinmemekle birlikte, sadece peygamber isimleri kayıtlara geçmiştir.
Bilinen ve kayıtlara giren birçok peygamber medfundur bu şehirde. Mevlâna'nın Konya'yı tercih edişinde bunun önemi vardır sanırım. Konya'yı bilmek için, meseleleri objektif kriterlerle ele almak yeter de artar bile.
Doğduğum andan itibaren; ekmeğini yediğim, suyunu içtiğim, havasını teneffüs edip, nimetlerinden yararlandığım, kültür, sanat, edebiyat… ziyafetlerinden istifade ettiğim, "Bir başkent her zaman başkenttir” anlayışıyla, her köşesinde kültürün fışkırdığı Konya şehrinde yaşamaktan büyük bir mutluluk duymaktayım.
Konya'da yaşayıp, bu şehrin güzelliklerini yazmamak, tarihinden, kültüründen, edebiyatından, sanatından, milli ve manevi değerlerinden söz etmemek vefasızlık olacaktır. Babam rahmetli; "Konya, medrese şehriydi, ilimde, irfanda, tasavvufta önde giden bir mana kentiydi” derdi.
"Belde-i muhayyere” sözünü de çok duydum. "Gez dünyayı, gör Konya'yı” sözü yaygındır. Konya'nın ziyaretçileri eksik olmuyor. Mevlana'nın, Sadreddin Konevi'nin, Şems-i Tebrizi'nin, birçok peygamber ve velinin bu şehirde medfun oluşu, bütün dünyaya mesajlarını Konya'dan ulaştırmaları sebebiyle bu kent ayrı bir özelliğe sahiptir.
Mevlana türbesi, her zaman dikkatimi çeker. Sadece benim mi? Hayır, tüm dünyanın. Onun ilkelerini, sevgiye, hoşgörüye dayalı sözlerini bilmeyen ve bu hususta kendine çeki düzen vermeyen yok gibidir. Konya'ya ve Mevlana'ya gönül verenlerden bir tanesi;
Fransız aristokrat bir aileden gelen 1909 doğumlu Eva de Vitray-Meyerovitch (Eva dö Vitre-Meyeroviç) hukuk ve felsefe eğitimi aldıktan sonra, felsefe doktorası yaptı. Çalışmalarını edebiyat, felsefe ve tasavvuf konuları üzerinde yoğunlaştırdı. Fransa'nın dünya çapında saygın bilim ve araştırma kurumu olan İlmî Araştırmalar Millî Merkezi (CNRS) üyesi olarak bu müessesede yöneticilik ve uzmanlık yaptı.
Mevlâna ile İkbal'in hemen hemen bütün eserlerini Fransızcaya çevirdi. Gerek bu önemli tercümeleri gerekse yaptığı salon ve radyo konuşmalarıyla çok sayıda Fransız aydınının İslam'a ısınmasına ve pek çok kişinin de Müslüman olmasına vesile oldu.
Sorbonne ve Ezher Üniversiteleri dâhil, dünyanın birçok ülkesindeki üniversitelerde dersler ve konferanslar verdi. Telif ve tercüme olarak kırk kadar esere imza attı. Mevlânâ'yı mürşidi olarak gördü. Türkiye'yi ve insanımızı çok sevdi. Eva de Vitray-Meyerovitch, Müslüman olduktan sonraki adıyla Havva Hanımefendi, 24 Temmuz 1999'da rahmet-i Rahmân'a kavuştu. Vasiyeti üzerine naaşı daha sonra Konya'ya getirildi ve Hz. Mevlânâ'nın türbesine yakın Üçler Mezarlığı'na defnedildi.
"Gel, ne olursan ol, yine gel…” sözleri her ne kadar Mevlana'ya ait olmasa da, güzel, gönüllere etki eden bir dost gibidir. Bu söze uyarak Konya'yı mesken tutanların sayısı çoktur.
Bendeniz bunlara; "Dilârâ” diyorum.
Âşığım Sana Konya!
Hakka özden sevdalı derunundan bakarsın,
Samimi ahvalinle âşığım sana Konya.
Zümre-i muhabbetle gönüllere akarsın,
Manevi yollarınla âşığım sana Konya!
Selçuklu diyarında aşk gülleri bitiyor,
Meşklerin gülistanı canlara can katıyor,
Dost bahçelerinde bülbül-i şeyda ötüyor,
O tatlı dillerinle âşığım sana Konya!
Sevgiler akıtıyor, asırlardır dost arkın,
Sema törenleriyle öne çıkıyor farkın,
Dillerden hiç düşmüyor gönüllerdeki şarkın,
Sufi gönüllerinle âşığım sana Konya!
Gündüzlerimde sensin gecelerimde de sen,
Cümlemde kelimemde hecelerimde de sen,
Sen benim baş tacımsın yücelerimde de sen,
Samimi hallerinle âşığım sana Konya!
SÖZLERDE KENDİMİZİ ARAMAK
SEVGİ, İNSANA HAS BİR MEZİYETTİR!
VATAN VE İSLAM ŞAİRİ
YAZARLIK HAYATIM-YAYIMLANAN KİTAPLARIM VE EVRENSEL MESAJLAR SERİSİ
VAKT-İ MUHABBET
VUSLATININ 751. YILINDA MEVLANA
HER ZALİM CEZASINI ÇEKECEK!
TEVHİD’İN HAYATA YANSIMASI
PAYİTAHTA RUH VERENLER
TASALANMAK DA SEVİNMEK DE SİZİN ELİNİZDE