Öyle Bir Davranış Sergile ki!...

Büyük mutasavvıf İbrahim Etem’in babası Ethem, Belh sultanıydı. Sultan babasının yerine geçerek Belh hükümdarı olmuştu.
Bir gün, Hızır mı değil mi bilinmeyen bir adam teklifsizce sarayına girip kapının yanına oturdu. İbrahim Ethem;
-“Burası han değil, ne işin var burada?” diye çıkışınca o adam;
- Senden evvel burada baban Etem vardı, ondan önce de öteki hükümdar oturuyordu. Ondan önce de bir başkası vardı. Bunların hepsi de burada bir müddet kalıp gittiler, şimdi de bir müddet kalma sırası sana geldi. Söyler misin burası yolcuların bir müddet dinlenip de gittiği han değil de nedir? İşte benim istirahat müddetim de bitti, ben de gidiyorum.” diyerek çıkıp gözden kayboldu.
Belh hükümdarı İbrahim Ethem, bu meçhul zatın uyarısından sonra artık sarayını da, tahtını da terk ederek kendini tümüyle İslami hizmete verdi. İmam-ı Azam gibi büyüklerden ders alarak kendini iyice yetiştirdi. Gençlere de İslami ve tasavvufi eğitimler vermeye başladı.
Öğrencilerine ders anlatırken yanına bir genç geldi. İbrahim Ethem’e;
– Nefsim beni günaha girmeye zorluyor, nefsime nasıl karşılık vereceğimi bilemiyorum, ne tavsiye edersiniz?”
İbrahim Ethem:
– Önce günaha girmenin şartlarını hatırlat nefsine. Günaha girme şartlarını yerine getirebilirse günaha girebileceğini söyle”
Genç;
- Günaha girmenin şartları da mı var?” dedi.
İbrahim Ethem:
-“ günaha girmenin üç şartı var. 1. içinde günaha girme duygusu başlayınca kendisine karşı günah işleyeceğin Zat’ın mülkünden dışarıya çık, günahı orada işle! Sonra geri dönüp gel!..” dedi.
Genç:
- Bu mümkün mü, der genç. Her yer O’nun mülküdür. Mülkü olmayan yer yoktur ki, oraya gideyim de günahı orada işleyip döneyim!..” cevabını verdi.
 İbrahim Ethem;
 -“hem mülkünde oturacaksın, hem de mülkün sahibine karşı gelmekten utanmayacaksın; senin gibi civanmert bir gence yakışır mı böyle saygısızlık?..” dedi.
- Genç;
-“ikinci şartı söyler misin?” talebinde bulundu.  
İbrahim Ethem;
-“ 2.Kendisine karşı günah işleyeceğin zatın verdiği rızkı da yememeye karar ver, ondan sonra ona isyana niyetlen!..”
Genç;
– Bu da mümkün değil. Ben Allah’ın verdiği rızkı yemeden yaşayamam ki?”
İbrahim Ethem;
-“ hem mülkünde oturacaksın, hem verdiği rızkı yiyeceksin, hem de O’na karşı günah işlemekten utanmayacaksın, buna akıllı, insaflı bir gencin vicdanı razı olur mu?” karşılığını verir.  
Genç;
– Olmaz! pekiyi üçüncü şart nedir?” der.
 İbrahim Ethem:
-“3. İçinde günah arzusu kıpırdayınca, hemen O’nun görmediği, gizli bir yere git, günahı görmediği gizli bir yerde işle. Sonra geriye dönüp gel!..
Genç;
-“ bu şart da öteki şartlar gibi imkânsız. O’nun görmediği bir yer var mı ki gidip günahı orada gizlice işleyeyim de sonra dönüp geleyim?” diye cevap verir.
 İbrahim Ethem asıl diyeceğini burada söyler;
– Öyle ise, benim civanmert evladım! Hem mülkünde oturacaksın, hem verdiği rızkı yiyeceksin, hem de görmediği gizli bir yer bulamayacaksın, yine de ona karşı günah işlemeyi göze alacaksın, imanlı bir gence yakışır mı böylesine isyan ve itaatsizlik?
Genç, daha fazla dayanamaz, iki elini birden kaldırarak bağırmaya başlar:
– Teslim oldum ey İbrahim teslim! Bundan sonra nefsim beni günaha zorlayınca haykırarak diyeceğim ki:
- Ey nankör nefis, utanmıyor musun, mülkünde oturduğun, verdiği rızkı yediğin, görmediği gizli bir yeri bulamadığın Zat’a karşı açıkça, alenen isyan bayrağı çekip de nankörce günah işlemeye?


Yazarın Diğer Yazıları