Zahmetten Kaçarak Rahmete Ulaşılabilir mi?
AİLE VE MUALLİMLİK
FEDAKÂR, DAVA ADAMI EĞİTİMCİLERİMİZİN 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM
İnce Minaremizi İsteriz
İNSANIN KÖLELEŞTİRİLMESİ VE YENİDÜNYA DÜZENİ
FIRSAT
KURTULUŞ İSLAM’DADIR…
Üzerimize boca edilen kötü haberler
Bugünlerde araçlarda kış lastiğinin önemi ve zamanı
2025 yılında döviz kurlarında dalgalanmalar(volatilite) yaşanır mı?
Ebu’l-Ala el-Ma’arri’nin Risaletu’l-gufran Adlı Eseri
Beyşehir Gölü’nde Suyun ve Emeğin İzinde
ABD’nin Ortadoğu Haritası
Alfa Romeo Junior
Organize İşler
Konyaspor Sezonun En İyi Oyununu Oynadı
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
KONYALISIN ETLİEKMEK
Merhum Necip Fazıl'ın, "Sakarya Türküsü” çok hoşuma gider. Oradaki; "Benimse alın yazım yokuşlarda susmak” ifadesi tam da yerini bulur. Bir zamanlar, hayranlığını duyduğumuz Batı'nın nasıl bir hastalıklı yapıya sahip olduğunu, nasıl, İslamî değerlere, Müslümanlara gizli ve açık kin güttüğünü Mondros Mütarekesiyle görmek mümkündür. Mondros'u iyi anlayan, onun nasıl bir pranga olduğunu idrak edenlerin; Türkiye ile, Türkiye sevdasıyla, Osmanlı ruhuyla, İslam'ı şiar edinenlerle yan yana, el ele, birlikte olmamasını düşünebileceğini sanmıyorum;
Konya Aydınlar Ocağı'nın bu haftaki Selçuklu Salı Sohbetlerinde "100.Yılında Mondros Mütarekesi” anlatıldı.
Konya Halk Kütüphanesi Konferans Salonu'nda Mondros Mütarekesi'ni 24 Maddesiyle birlikte ele alan NEÜ Beşeri Bilimler Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Caner Arabacı, "Osmanlı başkentine ve Çanakkale'ye saldırırken düşman ileri gelenlerinin hesapları şöyleydi: 232 yıl sonra Viyana'nın öcünü alacağız” idi. Mondros'ta bu rövanşı aldılar. Yani bin yıllık zaferlerin ve ileri harekâtın rövanşını aldılar” dedi.
Her sohbetinde, tarihi gerçeklere parmak basan, gizli kalmış belgelerle tarihe ışık tutan değerli ilim adamı Prof. Dr. Arabacı şu çarpıcı ifadeleri kullandı;
"1071'den itibaren Anadolu'nun çok hızlı bir şekilde vatan haline getirildi. Vatanı askerî harekâtlar oluşturmaz. Vatanı millet oluşturur. Vatanı halk meydana getirir. Askerî harekât yol açar, fırsat tanır. Ama toplum olmadan millet olmadan ne vatan kurulur ne devlet kurulur ne de yaşatılır. 1071'den itibaren Anadolu'yu vatanlaştırma Türk milletinin İslâm medeniyeti adına bir ileri hamlesidir. Ama Türk milleti çok tehlikeli bir millettir. Anadolu'yu vatanlaştırır. Burayla durmaz Balkanlara geçer. Balkanlar'la durmaz Orta Avrupa'ya Tuna'ya gider. Tuna'yla da kalmaz.
"Türk Olmak İslâm Olmak Demektir”
Balkan coğrafyasında yaşayanlar kendilerini ay-yıldız ile ifade ederler. Kabir taşlarının üzerinde ay yıldız vardır ve Müslüman olduklarının kimliğini ay yıldız ile ifade etmektedirler.
Türk olmak İslâm olmak demektir. Ama Hıristiyan ileri gelenleri ve siyasetçileri İslâm varlığını, yani Türk varlığını Balkanlar'dan atmayı, Orta Avrupa'dan atmayı; Balkanlar'dan sonra İstanbul'dan ve Anadolu'dan atmayı ve bu milleti geldiği yere sürmeyi veya toptan yok etmeyi asırlarca planladılar.
Bu 1000 yıllık bir dâva. Şark Meselesi ve Doğu Sorunu dendi. Şark meselesinin Mondros Antlaşması en ileri noktasıdır. Yâni Müslüman ve Türk varlığını, İslâm medeniyetini Avrupa'dan ve Balkanlar'dan attıktan sonra Anadolu'da da yok etme, İslam'ı silme hareketinin en ileri adımlarından biri.
Osmanlı, Mondros'la Felçli Hale Getirildi. 24 maddeden oluşan Mondros Antlaşması'na göz atacak olursak şu maddeleri görürüz;
"Meselâ Trakya, Boğazlar, Anadolu, Kafkasya Mondros'la anahtar teslimi verilir. Ordu terhis edilir, silahların teslimi kabul edilir. Bütün ulaşım ve haberleşme vasıtaları ihtilaf devletlerinin kontrolüne verilir. Bu korkunç bir şeydir ve ölümdür!
Bazı yazarlarımız ve âlimlerimiz, Osmanlı'nın Mondros'la "meflûç” hale geldiğini ifade ederler. Yani parmağını kıpırdatamaz, göz kapağını hareket ettiremez, ayaklarını kımıldatamaz felçli hale geldiğini ifade ederler. Bütün bunlar Osmanlı Cihan Devleti'nin varlığına son verme ve Türk milletinin bütün direncinin kırılması anlamına gelir. Topraklar işgal edilecek, direnme gücü kırılacak ve bu işlere hukukî bir zemin hazırlanmış olacak. Tabi Mondros Mütarekesi İngilizlerin, Fransızların, İtalyanların yani müttefiklerin (ihtilaf devletlerinin), haçlıların bize bakışlarını, politik niyetlerini çok net ortaya koyar. Bu, şark meselesini ve doğu sorununu kökten halletmek demektir. Bir kere Mondros karşılıklı bir antlaşma değil, diktedir. Türk Milleti Yeniden Mücadele Başlattı.
Bu antlaşmadan sonra Türk milletine tek bir yolun kaldı ve bunun da; "Yeniden Diriliş” ve "Yeniden Mücadele”! "Mondros'u düşmanlarımızın niyetlerini okuma, anlama, ellerine fırsat geçtiği zaman Türk Milletine nasıl bir felaket hazırlayabileceklerini kavrama yönünden anmak lâzım.
Ben Türkiye'yim!
Ezelden beridir, buranın eriyim,
Burada yerim, buranın neferiyim.
Ben, Türkoğlu Türk'üm, ben, Anadolu'yum!
Yıllarca hep yokuşlarda susatıldım,
Dört tarafımdan düşmanla kuşatıldım,
Dinime, ülkeme savaş da açtılar,
"Allah" diyenlere kurşunlar saçtılar...
Ben, Türkoğlu Türk'üm, ben, Anadolu'yum!
Yılmadım, yılmam asla, hiç bir hainden,
Topyekûn Türkiye'yim, Anadolu'yum!
Zerrelerim korku veriyor düşmana,
Namahrem eli değmedi bu toprağa.
Ben, Türkoğlu Türk'üm, ben, Anadolu'yum!
Her hain nefes, bir bir söndü, yok oldu,
Sayısı az değil bunların, çok oldu…
Türkiye; cennet vatan, atamın yurdu,
Şehitlerin, kefensiz yatanın yurdu.
Ben, Türkoğlu Türk'üm, ben, Anadolu'yum!
AİLE VE MUALLİMLİK
“KEŞKE” DEMEMEK İÇİN
NE KADAR SAMİMİYİZ?
MIZRAK ÇUVALA GİRMEZ
MANKURTLAR
SELÇUKYA NELER YAPIYOR?
GÖNÜL FATİHLERİ
16 KONYA EFSANESİ
ERENLER DÜNYASI
VAKT-İ MUHABBET