Kimsenin itiraz edemeyeceği, hiçbir insanın; "bu olamaz, bu noktalar bana göre değil, benim partimin, siyasi anlayışımın görüşüne aykırı…” deme şansı yoktur. Aslında sözünü edeceğim ortak noktalar; insan olmanın, birbirini sevmenin, el ele vermenin, dayanışma içinde olmanın, dünyayı cennet kılmanın, huzurun, kardeşliğin, barışın tesisinin unsurlarıdır.
Üzerinde duracağımız hususlar, herkesin hemfikir olduğu hayati öneme sahip ilkelerdir. Bunun adına, hayat veren prensipler, hayat iksiri veya dostluk köprüsü demek de mümkün. Ne dersek diyelim mutlaka üzerinde; "insan” kimliği olan, Allah'ımızın; "kulum” dediği, yeryüzünde bütün insanların bir arada yaşamaya can attığı huzur diyarına muhtacız.
Ortak Noktalarımız;
- İman: Kâinata yön veren, bütün varlığı dizayn eden, ölümü, dirimi, hayrı, şerri yaratan, insanlara akıl ve iz'an lütfeden, yeryüzünde fesat çıkarmayın, zulüm etmeyin talimatını veren, hayatın dağdağasında bizi uçuruma düşmekten kurtaran hayat ilkesidir. İman, her canlıyı sevmeye götüren, bütün yaratıkların Allah'ın kulu olduğunu bilmeyi sağlayan, "sana yapılmasını istemediğin bir şeyi başkalarına yapmama” şuurudur.
- İslam; iman gibi sağlam ve şaşmaz bir köke sahip olduktan sonra her şeyiyle yaratana bağlanmak, O'nun emir ve direktifleri istikametinde hareket etmek, Allah'ın talimatlarından dışarı çıkmamak. İnanmamak, düşmanlığı gerektirmez. Peygamberimiz, inanmayanlarla değil, inanca saldıran, inananlara rahat yüzü göstermeyen, huzuru ve sükunu bozan, nesli helak eden terörist zihniyetlerle mücadele etmiştir. Saldırı olmadıkça savaş yoktur.
- İhsan: her işimizi Allah'ı görüyormuş gibi yapmak. Her ne kadar biz Allah'ı görmüyorsak da, O bizi görmekte, her yaptığımızı, yapacağımızı, gizli ve açıkta olan her şeyi görmekte, duymakta ve bilmektedir. Yani bizi gizli kameraya çekmekte, bütün eylemlerimizi, söylemlerimizi kayda almaktadır. Kayda almakla kalmamakta, ölüp de dirildikten sonra mahşerde bu yaptıklarımızın hesabını vereceğimizi bilmemiz gerekir.
- Allah'ın bize emanet ettiği ülkeyi korumak için; dinimize, vatanımıza, bayrağımıza, kutsal değerlerimize sahip çıkmak, bizi bölmeye çalışan şer kuvvetlere ve güçlere bel bağlamamak.
- Şehitlik ve gazilik gibi kutsal bir ruha sahip olmak. Şehitlik; vatanı savunmak için dışarıdan gelen ve gelecek olan her türlü yıkıcı, birliğimizi bozucu, kardeşliğimizi berhava eden tavırları, ırz ve namusumuzu, manevi değerlerimizi ayaklar altına alanlarla kanımızın son damlasına kadar mücadele etmek. Bu uğurda ölmeye verilen isimdir şehitlik. Eğer kutsal değerler uğruna ölmeyip yaralanır veya sağ salim dönerse onun adına da gazi denir.
- Aklımızı, beynimizi, düşünce mekanizmamızı satmamak: Bizi biz yapan, sağlam millet olmayı sağlayan milli kültürümüze sahip olmak. Allah'a kafa tutan, İslam'a savaş açan, ülkeleri terörize eden, dünyayı kan gölüne çeviren millet ve ülkelerle değil, barışı ilke edinen, kardeşliğe kapı aralayan, Rabbimizin; "Ancak inananlar kardeştir” prensibine uyanlarla beraber olmak.
- Komşularla iyi geçinmek: Burada komşuluk ilişkileri deyince sadece aynı apartmanda, aynı sokakta, aynı mahallede oturan kapı karşı komşu anlaşılmamalıdır. Devletlerin de komşuları vardır. Devletler de birbiriyle komşudur. Bir devlet, komşu devletin huzurunu bozmaya yönelik terör hareketlerini desteklerse, komşuluk ilişkilerine zarar vermiş olur. Her devletin kendine göre kırmızıçizgileri vardır. "ben dünyanın efesi olacağım, dünyada savaşı kışkırtacağım, benim dediğimden dışarı çıkmayacaksın…” sözleri devletlerin komşuluk ilişkilerine zarar verir.
Aynı dine, aynı kıbleye, aynı Allah'a inananların saflarını sıkı tutmaları gerekir. Bugün dünyada yaşanan; İman- küfür savaşıdır. Aslında mümin, hiçbir kimseye, eliyle, diliyle zarar vermeyendir. Müslümanlar, terörizme izin vermez. İslam; dünyayı cennet kılmayı emreden ve arzulayan ilahi sistemdir.