Zahmetten Kaçarak Rahmete Ulaşılabilir mi?
AİLE VE MUALLİMLİK
FEDAKÂR, DAVA ADAMI EĞİTİMCİLERİMİZİN 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM
İnce Minaremizi İsteriz
İNSANIN KÖLELEŞTİRİLMESİ VE YENİDÜNYA DÜZENİ
FIRSAT
KURTULUŞ İSLAM’DADIR…
Üzerimize boca edilen kötü haberler
Bugünlerde araçlarda kış lastiğinin önemi ve zamanı
2025 yılında döviz kurlarında dalgalanmalar(volatilite) yaşanır mı?
Ebu’l-Ala el-Ma’arri’nin Risaletu’l-gufran Adlı Eseri
Beyşehir Gölü’nde Suyun ve Emeğin İzinde
ABD’nin Ortadoğu Haritası
Alfa Romeo Junior
Organize İşler
Konyaspor Sezonun En İyi Oyununu Oynadı
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
KONYALISIN ETLİEKMEK
Konya’da kültür şölenleri devam ediyor! Kültürel konularda markalaşmış kurumlardan birisi de;
KONYA AYDINLAR OCAĞI’dır. Her hafta Salı sohbetleri yapılmaktadır. Bu haftaki sohbet, hepsinden önemliydi, herkesi konferans salonuna koşturdu! Salonda yer kalmadı, birçok insan ayakta kaldı! Zira konu ilginç, ilginç olduğu kadar da merak konusuydu! İki tane örnek insanı gündeme getirdi. Bu gün bir tanesini, bir başka gün de diğerini ele alacağım. Aydınlar Ocağı’na yaptığı bu güzel hizmetlerden dolayı teşekkür ederim. İşte örnek insanlardan ilki;
Cihanbeyli Belediyesi bir parka ismini verdi. Japonya’ya İslam’ı getiren kişi. Önce Rusya Müslüman Türklerini birleştirme çabalarıyla tanındı. Rusya'daki Türkleri Türkiye'ye göç etmeye özendirdi. Bu girişimlerinde büyük ölçüde başarı sağladı. Uzun seyahatlere çıktı ve çok maceralı bir hayat sürdü. Hayatını Müslümanlığı yaymak için seyahatler yapmaya adamıştı. 1912’de Osmanlı vatandaşı oldu. Seyahatlerini "Alem-i İslam" adlı eserinde Osmanlı halkına anlattı; verdiği konferanslar büyük ilgi gördü. Mehmet Akif’in “Süleymaniye Kürsüsü”nde adlı ünlü eserinde halka hitap ettirdiği kişidir.
Rusya Türklerinin ilk siyasî temsilcisi, son Osmanlı aydınlarından. 23 Nisan 1857’de Sibirya’nın Tobolsk ilinin Tara kasabasında dünyaya geldi. Babası Buharalı Özbek bir aileden gelen Ömer Bey, annesi Başkurt Türklerinden muallim Afife Hanım idi. Çocukluğunda Rusya’daki medreselerde öğrenim gördü. 1879’da Orenburg’a geldi, bir zenginin hizmetkârlığını üstlendi ve 1880’de Hicaz’a gidişinde ona eşlik etti. Hac’dan sonra Medine’ye yerleşti; medrese öğrenimine devam etti. Beş senelik eğitiminin sonunda icazetnamesini aldı. 1884’te memleketine dönen Abdürreşit İbrahim, Tara’da müderrisliğe başladı; aynı yıl evlendi. Bu evlilikten Münir, Kadriye, Fevziye adlarında üç çocuğu dünyaya geldi. Müderrisliğe başlamasından 6 ay sonra öğrencileri ile birlikte tekrar hacca gitti; onları bir medreseye yerleştirdikten sonra memleketine dönüp modern okullar açmakla meşgul oldu. 1890’da 10 öğrencisiyle İstanbul’a geldi, onları Darüşşafaka ve Dar-üt tedris okullarına yerleştirdikten sonra memleketine döndü.
Rusya’nın her bölgesinde Müslümanlar İstanbul’a öğrenci yollaması için kendisine başvurmaya başlayınca Rus hükümeti rahatsız olarak faaliyetlerine kısıtlama getirdi. 1891’de Ufa şehrine geldi; kadı(Hakim) olarak görevlendirildi. Rusya’daki Müslümanların en büyük mahkemesinin kadısı oldu. Resmi görevlerinin yanı sıra fakir ve yetimler için dernekler kurdu. Müslüman halkın dertlerine çözüm bulmak için başkent St. Petersburg’a giderek içişleri ve eğitim bakanları ile görüşmeler yaptı. Rejim yanlısı müftüler tarafından hükümete şikâyet edilince canı tehlikeye girdiğinden 1895’te İstanbul’a gitti. Abdülhamit rejimi onun faaliyetlerinden rahatsız olmaya başladı.
Ülfet” adıyla çıkardığı dergi çok büyük bir ilgi gördü. Yayımlanan “Ülfet”, Türkistan’da gördüğü yoğun ilgiden dolayı “Zararlı neşriyat” olarak kayıtlara geçti. Özellikle dinî meselelere ağırlık veren ve medrese talebeleri tarafından da büyük bir ilgiyle takip edilen dergi Seksen beşinci sayıda Rus merkezi yönetimi tarafından kapatıldı.
Abdürreşit İbrahim, 1897’de ilk büyük seyahatine çıktı. Seyahati 3 yıl sürdü. Önce memleketi Tara’ya giden seyyah, bir süre kaldıktan sonra Japonya’ya gitti. Kısa bir süre sonra 1900’de St. Petersburg’a döndü ve bir dergi çıkardı. 1902-1903 arasında tekrar Japonya’da bulundu.
Rusya ve Japonya arasındaki ilişkileri inceleyip İstanbul’a aktardı. Japonların Müslümanlığa yatkın olduklarını Abdülhamit Han’a bir mektupla bildirdi ve Müslümanlığın yayılması için yardım istedi. Rus karşıtı faaliyetleri nedeniyle Rusya’nın ricası üzerine kendisinden Japonya’dan ayrılması istenince İstanbul’a döndü. Rusya’da yaşayan Müslümanlara yönelik kitaplarından ötürü Rusya, Osmanlı Devleti’nden de sınırdışı edilmesini talep etti. 1904’te Rusya’ya teslim edildi. Odessa’da 2 hafta hapsedildikten sonra Rusyalı Türklerin büyük baskısı sonucu serbest bırakıldı. Gezdiği ülkelerdeki Müslümanların durumunu Osmanlılar’a aktaran konferanslar verdi. İstanbul’da Sultanahmet, Ayasofya, Şehzadebaşı camilerinde vaaz tarzında yapılan bu konferanslarda binlerce kişi kendisini dinledi. Mehmet Akif ile tanışıp dost oldu. Büyük şair, konferanslarından birisini şiirleştirdi ve “Süleymaniye Kürsüsünde” adıyla yayımladı. Sultanahmet’te bir eve yerleşip, bir dergi çıkarmaya başladı. "Tearüf-i Müslümün" adlı dergide Müslüman dünyasının birbirini tanımasını amaç ediniyordu. Anıları, İstanbul’da Eşref Edip Bey’in çabası sonucu “Alem-i İslam” adıyla kitaplaştırıldı ve büyük ilgi gördü.
1918’de İstanbul’dan başlayan bir yolculuğa çıktı. Sibirya, Ukrayna, Almanya, Litvanya, Doğu Türkistan ve Rusya’yı dolaştı. Bolşevik idarenin kanlı yönetimi karşısında Rusya’dan ayrılmak zorunda kaldı. Üçüncü seyahatinden sonra Konya’nın Cihanbeyli ilçesi Böğrüdelik Köyü’ne yerleşti. 1925’ten itibaren bir süre gönüllü sürgün hayatı sürdürdü. 1933’e kadar bir rençber olarak yaşadı. Zaman zaman hacca ve dostu Mehmet Akif’i görmek için Mısır’a gitti. Aklı, Japonya’nın İslamlaştırılmasında kalmıştı. 1933’te 76 yaşında iken tekrar Japonya’ya gitti. Japon basını kendisine büyük ilgi gösterdi. Tokyo’da yaşayan Tatar halkının sorunlarıyla ilgilendi. Arsa temini çok zor olan Tokyo'da cami yaptırmak için büyük çaba gösterdi Tokyo Camisi’nin planlarını hazırlatıp temelini attırdı. Cami, 1937’de ibadete açıldı. İlk imamı Abdurreşit İbrahim oldu. 1939'da İslamiyet'in Japonya'da resmi din olarak tanınması ve teşkilat kurma hakkı kazanmasında rol oynadı. 17 Ağustos 1944 günü Tokyo’da hayatını kaybetti. Tokyo yakınındaki Müslüman mezarlığı’na (Tamareien) defnedildi.
Abdürreşidİbrahim`in günümüz Türkçesine çevrilmiş eseri tektir. Âlem-i İslâm ve Japonya`da İslâmiyet`in İntişârı. Oysa kendisinin onlarca kitabının var olmasının yanında, Mehmed Âkif`in dergilerinde -Sırât-ı Müstakîm, Sebilürreşâdvd.- yahud diğer pek çok Türkçe-Rusça-Arabça-Japonca neşredilen dergilerde-gazetelerde onlarca yazısı vardır.
AİLE VE MUALLİMLİK
“KEŞKE” DEMEMEK İÇİN
NE KADAR SAMİMİYİZ?
MIZRAK ÇUVALA GİRMEZ
MANKURTLAR
SELÇUKYA NELER YAPIYOR?
GÖNÜL FATİHLERİ
16 KONYA EFSANESİ
ERENLER DÜNYASI
VAKT-İ MUHABBET