Köşemde tanıtmam için dostlar zaman zaman kitaplarını gönderirler. Gazete, dergi ve televizyonlar, kitap tanıtımı için iyi birer araçtır. Doğru aslında; insanlar emek veriyor, göz nuru döküyor, aklını terletiyor, düşüncesini, fikirlerini halka aktarmak için seferber oluyor. Bunların bilinmesi, duyulması, hatta satın alınıp yararlanılması bakımından yerinde bir davranıştır.
“Ağlamayana meme vermezler” denir. Emek verilen eserlerin mutlaka ortaya çıkması lazım. Bu hususta çaba sarf edenlerin çabalarının boşa gitmemesi gerekir. Kim; kitap yazmış, kim; bir eser ortaya çıkarmış, kim; el emeğini, alın terini dökerek topluma sunmak istemişse, o kimseye mutlaka; Belediyeler, Odalar, Holdingler, Kültür bakanlığı…sahip çıkmalı, sponsor olmalı ve bu çalışmalara destek olmalıdır.
Bu cümleden olmak üzere Karatay Belediyesi, kültür hizmetine imza atmış ve benim de yazarlık yaptığım Yeni Konya Gazetesi’nde köşe arkadaşım olan muhterem Fahri Özparlak ağabeyimin, “Konya, Hz. Mevlana ve Sanat” isimli nadide eserine destek vermiştir. Bu açıdan Karatay Belediye Başkanı sayın Mehmet Hançerli’ye ve Kültüre önem veren, destekleyen bütün Belediyelere şükranlarımı sunarım.
Kitabın müellifi muhterem Fahri Özparlak ağabeyim, zahmet edip, kitabını imzalayarak TYB Konya Şubesi’ne bırakmış. Öncelikle bu inceliğinden dolayı zatı âlilerine teşekkür ederim.
Kitap; Damla Ofset tarafından baskısı yapılmış, Editörlüğünü Ayşe Gündoğar üstlenmiş, Grafik- Tasarımı; Adem Akca tarafından hazırlanmış, 120 sayfadan ibaret; renkli, Eski Konya resimlerinin yer aldığı müstesna bir eser!
Kitabın içerisinde;
Cumhuriyet Döneminde; Türbe Önü ve Hz. Mevlana,
Eski Konya’dan manzaraların yer aldığı resimler,
Konya’mız başlığı altında; Âşık Şem’î’nin; “Konya’nın”, Dâsıtân-ı Konya” şiirleri, Meşami’nin; “Konya’nın”, Mü’min Paşa( Ahseni’nin);”Konya’nın”… isimli şiirleri,
Hz. Mevlana hakkında bilgiler,
Mevlevilik ve Sanat: Hz. Mevlana sanata oldukça ehemmiyet vermiştir. Hatta sanatı mabede sokmuş ve ibadetten sayarak yaşama çizgisi haline getirmiştir. Hz. Mevlana, mükemmel tahsilinin yanı sıra, musiki ile de uğraşmıştı. Rebap çaldığı nakledilir. Mesnevide ayrı bir mevki verdiği sazlıktan koparılan ney, asli vatanından ayrılan “ruh”un timsalidir. Bununla, Rabbine kavuşmanın hasretini çeken “insan-ı Kâmil” remz edilir.
Mevlevi dedelerinin, dergahlarda en fazla meşgul oldukları sanatlardan biri de, makta imalidir. Geçmiş asırlarda yazı yazmasını bilenlerin yanlarından ayırmadıkları ve yazmak gerektiği zaman, beli saran kuşağın arasından çıkartıp kullandıkları divitin içinde mutlaka makta bulunurdu.
Makta; 2-3 Cm. eni, 10-20 Cm. boyu, 2-3 Cm. kalınlığı olan bir plakadır. İyi cins olanı fildişinden, kalitesizleri kemikten yapılır. Bağa ve sedeften maktalar da vardır.
“Lisan sanatı” olarak bilinen ve edebiyatın Mevlevilikteki yerini belirtmek gerekir. Mevlevilikte; söz ve hareket ilahi bir zarafete bürünmüştür…..
Kitabın son bölümüne minyatürler ilave edilmiştir.
Her kitap bir değer, her çalışma önem verilmesi, yazarlarının elinden tutulması, yanlarında olunması gereken çalışmalardır. Yazarlara, ediplere, kültür adamlarına değer verelim. Unutmayalım ki; hayat sadece yemek, içmek, eğlenmek ve maddiyattan ibaret değildir. İnsanın manevi yönünün de doyurulması gerekir!