Zahmetten Kaçarak Rahmete Ulaşılabilir mi?
AİLE VE MUALLİMLİK
FEDAKÂR, DAVA ADAMI EĞİTİMCİLERİMİZİN 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM
İnce Minaremizi İsteriz
İNSANIN KÖLELEŞTİRİLMESİ VE YENİDÜNYA DÜZENİ
FIRSAT
KURTULUŞ İSLAM’DADIR…
Üzerimize boca edilen kötü haberler
Bugünlerde araçlarda kış lastiğinin önemi ve zamanı
2025 yılında döviz kurlarında dalgalanmalar(volatilite) yaşanır mı?
Ebu’l-Ala el-Ma’arri’nin Risaletu’l-gufran Adlı Eseri
Beyşehir Gölü’nde Suyun ve Emeğin İzinde
ABD’nin Ortadoğu Haritası
Alfa Romeo Junior
Organize İşler
Konyaspor Sezonun En İyi Oyununu Oynadı
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
KONYALISIN ETLİEKMEK
Ney; yemyeşil kamışlıkta sevdikleriyle birlikte olmanın mutluluğu içindeyken bir el, onu vatanından ve dostlarından ayırır. Elini, ayağını keser, vücudunu kurutur, bağrını deler. O da, bu ayrılık acısından hazin hazin feryat eder.
Mesnevi'de ney'in temsil ettiği İnsan-ı Kâmil de böyledir. İlahi kudret eliyle asıl vatanından, yani ruhlar aleminden ayrılan insan da, ıstıraplarla yoğrulup kemale erdikçe vatanına, sevgilisine özlem duyar ve duyduğu hüznü, hasreti ney gibi esrarlı ve remizli bir şekilde dile getirir.
Mevlana, ney kelimesini belli bir sembolik amaç çerçevesinde kullanırken ve aynı zamanda Mesnevi'yi bu kelime üzerine kurarken, belli bir kurguyu zihninde tasarlamış ve ona göre de sadece ilk on sekiz beyit değil, bütün bir mesnevinin özü sayılabilecek içerikle donattı.
Ney; Mevlana'nın maddi ve manevi kişiliğinde somutlaşan insan-ı kamil sembolüdür. Mevlana insan-ı kamili; teşbih, sembol ve çeşitli niteliklerle onu evrensel bir varlık olarak ele almış, eserlerinde bunu işlemiş, bu teşbihlerden biri olarak ney teşbihini vermiştir. Ney teşbihiyle ortaya konulmak istenen; insanın bu alemdeki var oluşunun sebebini açıklayacak bir şekilde birlik kamışından kesilmiş, kendi varlığından geçmiş, gerçek varlıkla var olmuş insan yani insan-ı kamildir.
Mesnevi'nin Türkçe şerhlerinin tamamına yakınında ney istiaresinin açıklamasında başvurulan unsurların başında; "İnsan-ı Kamil, mürşid-i Kamil, Mürşid-i Mükemmel” gibi sözler gelmektedir. Ney- insan-ı Kamil ilişkisi; Mevlana'nın şahsında bütünleşmiştir.
Ney; kamışlıkta kesilmemişken sürekli olarak büyüme, yetişme ve hayat buluyordu. Kesildikten sonra kurudu. Ârif'in ruhu da, ruhlar aleminde (Alem-i ervah) manevi sonsuz lezzetlere mazhar olmuşken, gaddar ve kuru olan dünyaya gelince tatlı su gibi, ruhlar aleminden mahrum kaldı ve susuz kalmış kamış gibi kurudu. Neyden âşıkane sesler çıkar. Ârif olan insandan da âşıkâne ve ârifane sözler çıkar.
Mevlana; ney ile insanın asli vatanı olan ve elest bezminde verdiği sözleri yerine getirememekten dolayı ortaya çıkan sıkıntı ve emanete ihanet sebebiyle meydana gelen insanın hikâyesini anlatıyor.
Evet, Allah kullarla; daha ruhlar bedenlere girmeden önce sözleşme imzalıyor. Bunu da, Hz. Âdem'in yaratılış serüveninden hareketle neyle temsil ediyor.
Kâlu belâ, insanların, Yüce Allah'ın birliğini ikrar, Rablığını tasdik ettikleri vakittir Elest bezmi, bu anlaşmanın yapıldığı toplantıdır Allahu Tealâ, kıyamete kadar gelecek bütün insanların ruhları ve baba sulbündeki zerreleriyle bir anlaşma yapmıştır
Allahu Tealâ'nın kulları ile yaptığı bu misakı (ilahi sözleşmeyi), şimdilik hatırlamıyor olsak bile, Yüce Rabbimizin hatırlatmasıyla, bizim O'nunla böyle bir sözleşme yaptığımızı kesin olarak kabul ederiz Biz unuturuz, fakat Rabbimiz unutmaz, biz yanılırız, ancak O yanılmaz Biz zamana bağlıyız, O ise zamanı yoktan var edendir, zaman ve mekan onu bağlamaz
İnsanoğlunun varlık alemine ilk adımı, ruhuyla oldu İlahi ilimde bilinen ve ezelde takdir edilen insan vücudunun, yokluktan varlığa geçişi ruhuyla gerçekleşti Ruh, dünya aleminde kendisini taşıyacak vücutla ana rahminde buluştu İnsanın ilk zerreleri, ilahi kudretle belli bir kıvam ve şekil aldıktan sonra, ruhla ayrı bir güzellik ve özellik kazandı; böylece insanın madde alemindeki hayatı başladı Ruhla bütünleşen bu et ve kemikten meydana gelen vücutta, insani özellikler ve kabiliyetler oluştu İnsanın bünyesine, hayvanlardan ayrı olarak, kalp, akıl, düşünce, hafıza, şuur, sevgi gibi insanı insan yapan özellikler yerleştirildi Bütün bu özellikler ona Rabbini tanıması için verildi
Her insan, Yüce Yaratıcısını tanıyacak özellik ve kabiliyette yaratıldı Yani Allahu Tealâ, ana rahminde şekil verdiği insanla ikinci anlaşmayı yaptı Ona, benliğini verirken, bir benlik şuuru da verdi Ayrıca onu, varlığının sahibini tanıyacak, onu hissedecek ve sevecek bir özellikle donattı Böylece Allah, kulu ile yeni bir anlaşma yapmış oldu Sanki insana "sana bunları verdim, onların gereği şunları isterim” dedi İnsanın bu şekilde iman ve İslam fıtratı üzere yaratılması, insani özelliklerle donatılması, kendisinden iman ve İslam'ın gereklerinin beklenmesi için bir sebep oluşturdu
İşte ney, bunun için inlemektedir. Neyi inletmemek için Rabbimize kulluğumuzu eksiksiz ve tam yapmalıyız. Ney, durmadan bize bir şeyler anlatmakta; ayrılıkları hikaye etmekte.
İnliyorum!
Aslımdan uzak, kıldılar beni,
Ney misali hep, inliyorum ben,
Gurbet ellere, saldılar beni;
Ney misali hep, inliyorum ben!
Aşkın ateşi, beni yandıran,
Ayrılıklara, nefsi kandıran,
Hasret zehrine, canı bandıran,
Ney misali hep, inliyorum ben!
Gurbet ıstırap, gurbet bir aşı,
Gurbet sıkıntı, gurbet gözyaşı,
Vuslata giden, atlama taşı;
Ney misali hep, inliyorum ben!
Her "la” bir gurbet, hala bir gurbet,
Nefisle cihat, âlâ bir gurbet,
Candan ayrılık, valla bir gurbet,
Ney misali hep, inliyorum ben!
AİLE VE MUALLİMLİK
“KEŞKE” DEMEMEK İÇİN
NE KADAR SAMİMİYİZ?
MIZRAK ÇUVALA GİRMEZ
MANKURTLAR
SELÇUKYA NELER YAPIYOR?
GÖNÜL FATİHLERİ
16 KONYA EFSANESİ
ERENLER DÜNYASI
VAKT-İ MUHABBET