Zahmetten Kaçarak Rahmete Ulaşılabilir mi?
AİLE VE MUALLİMLİK
FEDAKÂR, DAVA ADAMI EĞİTİMCİLERİMİZİN 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM
İnce Minaremizi İsteriz
İNSANIN KÖLELEŞTİRİLMESİ VE YENİDÜNYA DÜZENİ
FIRSAT
KURTULUŞ İSLAM’DADIR…
Üzerimize boca edilen kötü haberler
Bugünlerde araçlarda kış lastiğinin önemi ve zamanı
2025 yılında döviz kurlarında dalgalanmalar(volatilite) yaşanır mı?
Ebu’l-Ala el-Ma’arri’nin Risaletu’l-gufran Adlı Eseri
Beyşehir Gölü’nde Suyun ve Emeğin İzinde
ABD’nin Ortadoğu Haritası
Alfa Romeo Junior
Organize İşler
Konyaspor Sezonun En İyi Oyununu Oynadı
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
KONYALISIN ETLİEKMEK
İnternette gezinirken, bir yazı dikkatimi çekti. Yazının başlığı; “Sen misin Erdoğan’ı seven”. Süleyman Özışık; “tahammülsüz köpekler”in işi nerelere vardırabileceğini “çarpıcı bir olay”la gözler önüne sermiş...
Yazıda şunları söylüyor:
“Bu ülkede herşeyi, ama herşeyi savunabilirsiniz. Ensesti, ahlâksızlığı, namussuzluğu ve hatta terörü göğsünüzü gere gere savunabilirsiniz. Ama başörtüsünü ve başörtülülerin eğitim hakkını savunamazsınız.
Bu ülkede herkesi, ama herkesi sevebilirsiniz. Öcalan’ı, darbeci Sisi’yi, katliamcı Esed’i darbeci paşaları, darbeye çanak tutan holding sahiplerini, gazetecileri ve 200 TL karşılığında ayaklanan vandalları ve daha nicelerini…
Ama Recep Tayyip Erdoğan’ı sevemezsiniz!
Bu ülkede her partiye oy verebilir, oy verdiğinizi de göğsünüzü gere gere söyleyebilirsiniz. Darbe ve ayaklanmaların koşulsuz destekçisi CHP’yi, PKK’nın emir eri görevini yürüten BDP’yi, Perinçek’in İşçi Partisi’ni, MHP’yi, ÖDP’yi ve daha aklınıza hangisi gelirse… Ama AK Parti’ye oy veremez, verdiyseniz de söyleyemezsiniz!
Bunları yapıyorsanız hainsiniz ve bu hainliğin bir cezası vardır. Kimi “Kömürcü, makarnacı, Bidon kafalı, göbeğini kaşıyan adam, koyun sürüsü” diyerek psikolojik işkencelerden geçirir, kimi ise işkenceyi bizzat fiziki olarak uygular!
Bu fiziki işkenceye maruz kalanlardan biri de Nedret Gökçe...
Nedret Nine tam 75 yaşında...
Önceki gün evinden çıktığında sonu tüyler ürperten bir yolculuğa çıkacağından habersizdi.
Hemen kapısının önünden geçen bir taksiye bindi ve gideceği adresi söyledi. Yolculuk daha başlarken ters giden birşeyler olduğu belliydi. Sürücü koltuğundaki adam, radyoda haberleri dinliyordu ve o sırada Fethullah Gülen ile ilgili bir haber yayındaydı. Sürücü, dikiz aynasından bakarak; “Bu adamı seviyor musun? Ne düşünüyorsun bunun hakkında?” diye sordu. Nedret nine ansızın gelen bu soruyu, “Seviyorum evladım bana bir zararı yok” diye geçiştirdi.
Biraz sonra haberlerde bu kez Başbakan Erdoğan hakkında bir haber çıktı. Sürücü, bir kez daha dikiz aynasından bakarak, bu kez daha nezaketsiz bir şekilde “Sen şimdi bunu da seversin!” diye sordu. Tavırlarında, tuzağı kurup avını bekleyen bir avcının kurnazlığı vardı. Nedret nine bir kez daha aynı cevabı verdi: “Ülkeye hizmet ediyor. Seviyorum niye sevmeyeyim? Allah ondan razı olsun...”
Bu istenmeyen cevap, biraz sonra yaşlı kadının hayatında kavrayamayacağı kadar büyük, onaramayacağı kadar derin yaralar açacaktı!
Direksiyondaki insan kılıklı adam bir anda çileden çıkıp “Bu o.. çocuğunun nesini seviyorsun? Ülkeyi ne hale getirdi” diyerek ağzına gelen galiz küfürleri sıralamaya başladı. Yaşlı kadın kısa bir süre dili tutulmuş gibi öylece izledi. Bu şoktan yararlanan mahlûk, işi o kadar ilerletti ki, ağzını her açtığında dudaklarının arasında iğrenç bir küfür savruluyordu.
Erdoğan’ı ve Fethullah Gülen’i geçip bu kez yaşlı kadına kâğıda kaleme gelmez, yakası açılmamış küfürler savurmaya başladı. Beti benzi solan kadın çaresizlik içinde sadece, “Seni polise şikâyet ederim. Beni burada indir” demekle yetindi.
Gelen cevap kan donduracak cinstendi:
“Seni indireceğim. Öyle bir indireceğim ki, asla unutmayacaksın!”
Olanlar karşısında yaşlı kadının yüzü adeta kireç kesmişti. İtiraz etmesine fırsat dahi verilmeden araba kuytu bir sokağa girdi ve sağa çekip park etti. Dakikaların yıl olduğu, korkunç işkencenin başladığı anlar... Sürücü, oturduğu koltukta ters dönerek yüzünü arkaya döndü ve sarkarak arka koltuktaki cılız, çelimsiz bedenin sahibine gözünü kan bürümüşçesine yumruklar savurmaya başladı.
Yaşlı kadın, kıstırıldığı arka koltukta gözü dönmüş bir şehir korsanının yaşattığı işkenceyi tüm dehşeti, bütün acısıyla yaşıyor ve civardaki esnaf, olanları sadece ama sadece izliyor, bu vahşete aile kavgası olduğu gerekçesiyle müdahale etmiyordu!
“Sen Tayyip Erdoğan’ı seversin ha?..” sözleri eşliğinde atılan her bir yumruğu bir diğeri izliyordu. Ta ki, suratı kanlar içinde kalıncaya kadar. Nedret ninenin yapabildiği tek şey dermansız bir fısıltıyla “Yapma, vurma!” demek oldu. Yüzünü koruyacak mecali bile yoktu ve yumruklardan kaçamayacak kadar bitkin düşmüştü!...
AİLE VE MUALLİMLİK
“KEŞKE” DEMEMEK İÇİN
NE KADAR SAMİMİYİZ?
MIZRAK ÇUVALA GİRMEZ
MANKURTLAR
SELÇUKYA NELER YAPIYOR?
GÖNÜL FATİHLERİ
16 KONYA EFSANESİ
ERENLER DÜNYASI
VAKT-İ MUHABBET