NEDEN MİLLETİN ZAMANINI ÇALIYORSUNUZ?

Şu günlerde olanlar, tarihe başvurmamızı, tarihten ilham almamızı gerektirmektedir. Âkif boşuna dememiş;
 
“Tarih tekerrürden ibarettir,
İbret alınsaydı tekerrür mü ederdi?”
 
Evet tarihten ibret almıyoruz! Onun için her zamanki yanlışlar devam ediyor! Olaylar bize bir şey anlatır, ama biz olaylardan ders almıyoruz! 
 
Şahsen bendenizin kafasında olan şu soruyu, bir de siyasilere sormak istiyorum:
“siz niçin varsınız? Neden milletvekili oldunuz? Neden vekil olmak için can atıyorsunuz? Neden parti liderliğinde bulunuyorsunuz? Millet, sizin karakaşınıza, kara gözünüze mi, yoksa boyunuza, posunuza mı meraklı? Neden milletin zamanını çalıyorsunuz? Niçin ülkeyi oyalıyorsunuz? Siz, siyaseti oyuncak mı sanıyorsunuz? Yoksa size göre siyaset, spor yapmak mı? Veya; “vatan millet Sakarya” türküsü söylemek mi? Aklınızı başınıza alın! Türkiye üzerinde oyun oynamak isteyenlerin ekmeğine yağ sürmeyin! Vatanın kazanımlarını heba etmeyin! Size vekaleti; işleri çıkmaza sokun, Türkiye’yi kaosa sürükleyin, terörü destekleyin, ihanet şebekelerinin yanında yer tutun… diye vermedik!
   
Burada, Şeyh Edebalı’nın, Osman Bey’e yaptığı nasihat sanırım bize bir şeyler hatırlatır! Şöyle diyor:
“Yüce Allah'ın emirlerine aykırı bir iş işlemeyesin. Bilmediğin hususlarda din alimlerinden sorup anlayasın. Sana itaat edenleri hoş tutasın. Askerlerine izzet ve ikramı ihmal etmeyesin ki, İnsan, ihsanın kölesidir.
 
Allah için çalışmayı terk etmeyerek beni şa'd eyleyesin. Nerde bir ilim ehli duyarsan ona rağbet et ve ona karşı yumuşak davran. 
Askerlere ve malına gurur getirip dinimizin bilgilerinden uzaklaşma, bizim mesleğimiz Allah yoludur ve Allah dini İslamı yaşamaktır. Yoksa kuru kavga ve cihangirlik davası değildir.
 
Sana da bunlar yaraşır. Daima ve herkese, ihsanda (iyilikte) bulun. Memleket işlerini noksansız gör. Güçlüsün kuvvetlisin, akıllısın, kelamlısın. Bunları nerede, nasıl kullanacağını bilmezsen, sabah rüzgarında savrulup gidebilirsin. 
 
Öfken, nefsin bir olup aklını yener. Daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olasın. 
Dünya senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün gizemler, bilinmeyenler görülmeyenler, ancak senin fethedilmemiş fazilet ve erdemlerinle gün ışığına çıkacaktır.
 
Bu dünyada inancını kaybedersen yeşilken çorak olur, çöllere dönersin. 
Bildiğin yere sık gidip gelme, muhabbetin kalkar itibar olmaz.
 
Üç kişiye acı; 
 
Cahil arasındaki Alime, 
Zengin iken düşene, 
Hatırlı iken itibarın kaybedene. 
 
Unutma ki! Yüksekte yer tutanlar aşağıda ki kadar emniyette değildir. Haklı olduğunda mücadeleden korkma, bilelim ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler
 
Ey oğul! Beysin; bundan sonra öfke bize, uysallık sana; güceniklik bize gönül almak sana; suçlamak bize, katlanmak sana; acizlik bize, yanılgı bize, hoş görmek sana; geçimsizlik, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize, adalet sana; kötü söz, şom ağız, haksız yorum bize, bağışlamak sana. 
 
Ey oğul! Bölmek bize, bütünlemek sana; üşengeçlik bize, uyarmak, gayretlendirmek sana, Şekillendirmek sana. 
Ey oğul; sabretmesini bil, vaktinden önce çiçek açmaz. Şunu da unutma: İnsanı yaşat ki devlet yaşasın
Ey oğul! İşin ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı. 
 
Allah yardımcın olsun!”

Yazarın Diğer Yazıları