PAYİTAHTTA BİR ÖMÜR
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
Konya’da etliekmek savaşları-2
SURİYE’YE “OSMANLI YÖNETİM MODELİ” LAZIMDIR.
HRİSTİYAN BİR KOMŞUN NAMAZ KILSA NE DERSİN?
Laiklerin gücü nereden geliyor?
Bitcoin altına rakip olabilir mi?
HAK AŞIĞI AHMED-İ KUDDÛSİ
Yeni Bir Yıla
BİZ YAPTIK BİZ
“Ver Korkuyu” Değil; “Ver Coşkuyu”
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
İNGİLİZLER VE HİNDİSTAN’IN KARANLIK TARİHİ
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Oynamak İstemeyenler Varsa İsteyenler Oynasın
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -2-
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
Yaz mevsiminin yakıcı sıcağında, güneşin canları iyice yıprattığında, insanların; "bir damla su” deyip feryat ettiğinde, kanallarda, deniz ve göllerde, havuzlarda serinlemek için çare aradığı bir anda suların kesildiği, denizlerin ve göllerin girilemez hale geldiği, içecek bir damla suya hasret kaldığımız zamanda ne yaparız? Nereye gideriz? Kime el açarız?
Her gün yediğimiz ekmek ve yemeklerimizin yok olduğunu, elimizden çıktığını yani kıtlık yaşadığımızı düşünün. Rabbimizin verdiği bu güzel nimetleri haram ve yasak olan nesnelerle kirlettiğimizi, hem sağlığımızı, hem bütçemizi, hem aile ve çocuklarımızı tehlikeye attığımızı aklımıza getirelim.
Tuttuğumuzda taşın suyunu çıkardığımızı, elimizden uçanla kaçanın kurtulduğunu, kanımızın deli deli aktığını, her aklımıza esen şeyleri yaptığımızı, yerde alıp gökte savurduğumuzu, kulağımıza lafın gitmediği, nasihat ve öğütlerin kâr etmediği "deli balak” misali oradan oraya savrulduğumuzu arz edin.
Belimizin büküldüğü, elimize baston alıp, zar zor yürüdüğümüzü, gözlerimizin iyi seçemediği, kulaklarımızın duymadığı, ellerimizin titrediği, aklımızın düşünce mekanizmasını kaybettiği… bir anı tahayyül edin.
Sağlığımıza dikkat etmediğimiz için hastane hastane dolaştığımızı, sağlığın büyük bir nimet olduğu, Kanuni'nin;
"Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi,
Olmaya devlet, cihanda bir nefes sıhhat gibi” dediği sağlığımızı hiçe saydığımızı; içkiyle, kumarla, haram yiyecek ve içeceklerle vakit geçirdiğimizi… şöyle bir düşünün.
Daha sayayım mı? O kadar yanlış ve kabahatlerimiz var ki! Bunlardan kurtulmak, helal yollara gitmemek için adeta kendimizi zorluyoruz. Halbuki helaller bedava, haramlar paralı. Cennete gitmek kolay, Cehenneme gitmek zor. Neden kolayı tercih etmiyoruz da zora talip oluyoruz?
Ne mi yapmamız lazım? Yukarıda sıralamaya çalıştım; Kullandığımız suyu israf etmemek, temiz tutmak, deniz kıyısında da olsak suda israfa kaçmamak. "Allah'ın deryası, biter mi bu su?” dememek.
Yediğimiz ekmek ve yemekleri çöpe atmamak, yeterli miktarda alıp, ihtiyacımız kadar kullanmak. En fazla israf; düğünlerde, otellerde, misafirliklerde oluyor. Aşırılıklardan her zaman kaçınmak insanlık gereğidir.
İslam'da; "Sana ne, bana kimse karışamaz, ben istediğimi yaparım…” deme lüksü yoktur. Herkes yaptığından sorumludur. Her işten sorumluyuz; yediğimizde, içtiğimizden, kazandığımızdan, harcadığımızdan…
Onun için Rabbimiz;
"Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın”, "İnsan başıboş yaratılmamıştır”, "Bütün işler Allah'a varacaktır”… buyurur.
Çektiğimiz sıkıntılar, sorumsuzluğumuzun sonucudur. Sanki bu dünya ebedi, biz de ölümsüzmüşüz gibi bir davranış içindeyiz ne yazık ki!
Bir Türlü! (Samimiyetsizlik üstüne)
Komşuluklar öldü, şimdi mezarda,
İnsanlık satılmaz, hiç bir pazarda,
Dostluğu sevgiyi, kitap yazar da,
Sohbete gelecek, yol yok bir türlü!
Hal hatır mesajla, sorulur oldu,
Ticaret mesajla görülür oldu,
Ataya mesajla varılır oldu,
Yüzlere gülecek, hal yok bir türlü!
Gecenin bir vakti, uykuyu böler,
Sanal âlemlerin zevkine dalar,
Kendini bir anda, gayyada bulur,
Samimi kalacak, el yok bir türlü!
Tefekkür etmeyi, kenara attık,
Kur'an'ı unuttuk, battıkça battık,
Dilârâ canlara, zehirler sattık,
Huzuru bulacak, dil yok bir türlü!
Sırça köşk yıkıldı, inkisar kaldı,
Harabeye dönen, bir hisar kaldı,
Gözyaşları aktı, ah u zar kaldı,
Neşeler salacak, dal yok bir türlü!
Samimiyet!
Tertemiz bembeyaz tortusuz hayat,
Dostların geçtiği yol samimiyet,
Amasız fakatsız korkusuz hayat,
Yıkmayan dökmeyen yel samimiyet!
Alnı açık gezer dümdüz saflarda,
Hiç hilafı olmaz asla laflarda,
Her zaman her vakit gözü aflarda,
İnsanca uzanan el samimiyet!
Göründüğü gibi gezer dolaşır,
Gönüller fetheder cana ulaşır,
Muhabbetlerle her yana ulaşır,
Sevgiyle sarılan kol samimiyet!
Kafanın içinde art niyet yoktur,
Aslından süzülen berraklık çoktur,
İçilen süt gibi bembeyaz aktır,
Riyaları silen sel samimiyet!
Kalpleri fetheyle Yunus misali,
Ahlakta irfanda Yusuf emsali,
Canlara canlar kat Leyla timsali,
Düpedüz dosdoğru kal samimiyet!
Elinle dilinle kimseyi kırma,
Şefkat kanadı ger bîgane durma,
Günahı setreyle yüzüne vurma,
Elif gibi dimdik ol samimiyet!PAYİTAHTTA BİR ÖMÜR
SÖZLERDE KENDİMİZİ ARAMAK
SEVGİ, İNSANA HAS BİR MEZİYETTİR!
VATAN VE İSLAM ŞAİRİ
YAZARLIK HAYATIM-YAYIMLANAN KİTAPLARIM VE EVRENSEL MESAJLAR SERİSİ
VAKT-İ MUHABBET
VUSLATININ 751. YILINDA MEVLANA
HER ZALİM CEZASINI ÇEKECEK!
TEVHİD’İN HAYATA YANSIMASI
PAYİTAHTA RUH VERENLER