NE KADAR SAMİMİYİZ?

Her zaman yazıyorum, durmadan dillendiriyorum. Fırsat buldukça anlatıyorum; "samimiyetimiz ne kadar? Neden samimi olmuyoruz? Niçin içimiz başka, dışımız başka? Neden kendi yandaşlarımızı görünce dostlarımızı iteliyoruz? Ne hakla insanların ayağına ip takıp, önünü almak istiyoruz? Niçin başkalarının başarısını çekemiyoruz? Ne bu kibir? Ne bu kasıntılı tavır?      

Okuduklarımız bize hiç etki etmiyor mu? Yazılanlar, söylenenler bir kulağımızdan girip diğerinden mi çıkıyor? "Kellim kellim la yenfa'” denilen güzel bir söz var. Şu demek; "konuş konuş faydasız”. Rabbimiz: "Niçin yapmadığınızı söylersiniz?” "Ey iman edenler, iman ediniz”, "hiç düşünmez misiniz?” "Birbirinizle alay etmeyiniz, ola ki alay edilenler, alay edenlerden daha hayırlıdır” "Müminler ancak kardeştir.” "Kusur araştırmayın”… buyurur. Bu ifadeleri; kardeşlerinizin önüne set çekmeyin, ayaklarına pranga vurmayın, kendinizi kaf dağında, karşınızdakileri dinlenmeye değmeyen, toplum tarafından itibarını sıfırlamak için çeşitli Bizans oyunları oynamayın… şeklinde de anlamak mümkündür.

Kur'an neden; iman ile amel-i salihi birlikte zikreder? Sevgililer sevgilisi niçin; "Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” der. Hz. Aişe'ye: "Resulullahın ahlakı nasıldı?” Diye sorduklarında; "Siz Kur'an okumuyor musunuz? Onun ahlakı Kur'andı” cevabını verir. Evet, bizim ahlakımız da Kur'an mı?

Şu dünyada bugün varız yarın yokuz. İki günlük dünyada neyimize güveniyoruz? İnsanlar tarafından: "iyi insandı, tam anlamıyla mükemmel bir mümindi, güzel ahlak sahibiydi…” denmesini istiyor muyuz? O zaman Kur'an istikametinde ve Resulün sünneti doğrultusunda hayat sürmeye mecburuz.     

       Ensar Olamadık!

 

Ensar muhacirle, nasıl kardeşti?

Hepsi gerçek dosttu, akrandı eşti.

Elleri değil de, ruhlar birleşti,

Biz hala bir Ensar, olamadık ki!

 

"Müslümanlar kardeş”, der Kur'an'ımız,

"En güzelini ser”, der Furkan'ımız,

"Helal olanı ver”, der Rahman'ımız,

Biz hala Kur'an'la, dolamadık ki!

 

 

 

 

Mümini döveriz, dine söveriz,

Batıla; "gel, gel” der, Hakkı kovarız,

Hakikate bakmaz, yalan severiz,

Samimi Müslüman, kalamadık ki!

 

İnançlar kâğıtta, uygulanma yok,

Gözyaşı ağıtta, duygulanma yok,

Gerçeğe bakıp da, sorgulanma yok,

Hakikati asla, bulamadık ki!

 

Nebiyi dinledik, ashabı da hep,

Tâbiyi dinledik, ahbabı da hep,

Veliyi belledik, erbabı da hep,

Hiç birisinden ders, alamadık ki!

 

 

                      Bulamayabilirsin!

Vefadan bîhaber dost üzme canı bu darda,

Hasbi olan kulları bulamayabilirsin,

Hıçkırıklar içinde bir gün gelir arar da,

O aydınlık yolları bulamayabilirsin!

 

Dillerini har edip kalbe batırma sakın,

Ağyarları yar edip dostu bitirme sakın,

Nurlarını nar edip kana yatırma sakın,

Muhabbetli dilleri bulamayabilirsin!

 

Canlar canlara muhtaç tek başına olamaz,

Eller ellerden üstün bir kenarda kalamaz,

Hak sevgisi ebedi hiçbir fani alamaz,

Cennet gibi illeri bulamayabilirsin!

 

Güllerini güzel tut dikeni batmasın hiç,

Gülistana sevgi kat kokusu gitmesin hiç,

Gönül dostlarımızla muhabbet bitmesin hiç,

Sevgi dolu halleri bulamayabilirsin!

 

Yedi bölge dört iklim bir bedendir tek bir baş,

Aynı yolun yolcusu her birimiz arkadaş,

Davaya baş koymuşuz vatan için tüm sırdaş,

O samimi elleri bulamayabilirsin!   


Yazarın Diğer Yazıları