Zahmetten Kaçarak Rahmete Ulaşılabilir mi?
AİLE VE MUALLİMLİK
FEDAKÂR, DAVA ADAMI EĞİTİMCİLERİMİZİN 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM
İnce Minaremizi İsteriz
İNSANIN KÖLELEŞTİRİLMESİ VE YENİDÜNYA DÜZENİ
FIRSAT
KURTULUŞ İSLAM’DADIR…
Üzerimize boca edilen kötü haberler
Bugünlerde araçlarda kış lastiğinin önemi ve zamanı
2025 yılında döviz kurlarında dalgalanmalar(volatilite) yaşanır mı?
Ebu’l-Ala el-Ma’arri’nin Risaletu’l-gufran Adlı Eseri
Beyşehir Gölü’nde Suyun ve Emeğin İzinde
ABD’nin Ortadoğu Haritası
Alfa Romeo Junior
Organize İşler
Konyaspor Sezonun En İyi Oyununu Oynadı
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
KONYALISIN ETLİEKMEK
Kimse bana bahaneler uydurmasın. Soma'da ihmal var, işletme sahibinin ilgisizliği söz konusu! Yaşam odalarının olmadığını, yeni kurulacağını... söylüyor! Bu kadar can gittikten, bu kadar eve ateş düştükten sonra mı? Pekiyi, Çalışma Bakanlığı Müfettişleri neden tam rapor verdiler? Neden eksik yok deniyor? Sendikaların görevi sadece prim almak mı? İş yerlerinin güvenliğini sorgulamayacaklar mı? Onların tek görevi, 1 Mayıs'larda Taksim'e çıkıp, ortalıkta sansasyon meydana getirmek mi? Kömür işletmesi sahibine, “vicdanın rahat mı?” sorusuna; “vicdanım rahatsız” diye cevabı vermesi, bunu kurtarmamalı!
Alp Gürkan, gazetecilerin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la ilgili sorusuna net cevap veriyor.
Gürkan, "Ben Başbakan ile hayatımda ilk kez el sıkıştım. Başbakanla önceden görüşmüşlüğüm yok. Kendisini tanımam. Buraya geldiğinde benden bilgi almak istediği için kendisiyle görüştüm.." ifadelerini kullanıyor.
Soma'daki facianın 4. gününde basın toplantısı düzenleyen Soma Holding, kazada hiçbir ihmalleri olmadığını savunuyor! Soma Holding Yönetim Kurulu Başkanı Alp Gürkan, "Kazayı anlamakta zorluk çekiyorum. Canım yanıyor içim yanıyor" diyor. Maden Şirketinin Genel Müdürü Ramazan Doğru ise, "Kazanın trafoyla ilgisi yok" diye konuşuyor. Taşeron işçi çalıştırmadığını söyleyen şirket, "yaşam odası" olmadığını yönündeki iddiaları ise doğruluyor!
“17 Ağustos depreminin üzerinden 5 gün geçmiş, 20 binden fazla vatandaşımız ölmüştü! Sular kesik, elektrikler kesikti! Camilerin bahçeleri insan cesetleriyle doluydu! Halk kaderiyle baş başa kalmıştı. Değil Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanların hiçbiri yoktu burada! Depremzedelerin halini soran olmadı! Başbakan Bülent Ecevit, yoğun eleştirilere dayanamayarak sadece helikopterle deprem bölgesi üzerinde iki tur atıp, inmeden ve depremzedelerin yanına bile uğramadan çekip gitti! Gelen deprem yardım paralarını da o zamanki hükümet yedi!
Allah’a şükür şimdi kazanın ilk anından itibaren seferber olan, bakanları, Başbakanı ve Cumhurbaşkanıyla birlikte acıları paylaşan bir devletimiz var!” bu sözler, 17 ağustos depremini yaşayan bir depremzedenin ifadeleri!
Allah aşkına birileri bana bunları izah etsin! Her olayda; “hükümet istifa” “Başbakan istifa”… diyerek kaos hasıl etmenin, insanların yarasına tuz basmanın, yangına körükle gitmenin anlamı yok. Her şeyde hükümeti, Başbakanı suçlamak, kolaycılıktır, aynı zamanda da altında kötü niyet aramak olur! 1999 depreminde- ki binlerce canımız gitti! Birçok insanımızı şehit verdik!- o zaman, “hükümet istifa” denmedi! O zaman; ne Taksim Gezi Parkı Eylemi, ne 17 ve 25 Aralık “paralel yapı” darbesi yapılmadı!
“Nedenler” üzerine eğilmek, “nerede hata yaptık?”, “bir daha böylesine hatalara geçit vermeyelim”, “hatır için, yaranmak için, şirin görünmek için iş yapmayalım”… anlayışını içimize yerleştirelim. Yani empati kuralım. “Ya olduğumuz gibi görünelim, ya da göründüğümüz gibi olalım.” Yunus’un;
“Elif okuduk ötürü,
Pazar eyledik götürü,
Yaratılanı severiz,
Yaratandan ötürü!”
Güzel sözünün gönlümüzde yer etmesi kaçınılmazdır. Kalabalığın olduğu yerde, provokatörlerin olabileceğini de unutmayalım!
Beyni, hükümete karşı öfkeyle şerbetlenmiş olanlar, hava sıcak olunca, “bunda hükümetin suçu var, hemen istifa etmeli”, “ramazan ayında 17-18 saat oruç tutulunca, “hükümet oruç tutma saatlerini de uzattı, istifa”, yolda giderken ayağına taş takılanlar, “olmaz böyle şey, başbakan istifa”, seçimde halk, teveccühünü AK PARTİ’den yana gösterince, “bu halk bir şey bilmiyor, seçim her şey demek değildir, bu hükümeti göndermemiz lazım”, eşini döverek öldüren; “başbakan hemen istifa etmeli, eğer AK PARTİ olmasaydı ben bunu yapmayacaktım”, arabası bozulan; “arabam bozuldu, eğer Erdoğan Başbakan olmasaydı arabam bozulmayacaktı!”…sözün kısası, başına taş düşen her şeyin sorumlusu olarak AK PARTİ ve Tayyip Erdoğan’ı göstermeye çalışıyor! Pekiyi hırsızın hiç mi suçu yok?
AİLE VE MUALLİMLİK
“KEŞKE” DEMEMEK İÇİN
NE KADAR SAMİMİYİZ?
MIZRAK ÇUVALA GİRMEZ
MANKURTLAR
SELÇUKYA NELER YAPIYOR?
GÖNÜL FATİHLERİ
16 KONYA EFSANESİ
ERENLER DÜNYASI
VAKT-İ MUHABBET